×
LATİN AMERİKA
16.03.2024

ANALİZ

Latin Amerika'da Yolsuzluk Tırmanıyor

Brezilya’da Yüksek Mahkeme, yolsuzluk ve rüşvet soruşturmaları kapsamında para cezasına çarptırılan büyük firmaların cezalarını askıya aldı. Eski düzen, verdiği mücadeleyi kazanıyor.
BREZİLYA YÜKSEK Mahkemesi yargıçlarından José Dias Toffoli, 31 Ocak'ta, inşaat firması Novonor'un (eski adıyla Odebrecht) aldığı 2.6 milyar dolarlık para cezasının ödemesini askıya aldı. Dünyanın en büyük et şirketlerinden JBS grubun sahibi J&F'ye kesilen başka bir ceza da geçtiğimiz ay askıya alınmıştı. Yöneticilerinin Brezilyalı yetkililere rüşvet verdiklerini kabul ettikleri pişmanlık anlaşmalarının bir parçası olarak şirketler, bu cezaları ödemeyi kabul etmişti. Yargıç Toffoli ise anlaşmaların gönüllü olarak imzalanıp imzalanmadığına ilişkin makul şüphelerin bulunduğuna hükmederek cezaları veren yargıcın, savcılarla kapalı kapılar ardında bir iş birliği yapmış olabileceğini öne sürdü.

Para cezaları, Brezilya'da on yıl önce bu ay başlayan ve en meşhuru Lava Jato (Oto Yıkama Soruşturması) olarak bilinen bir dizi yolsuzluk soruşturmasının ardından geldi. Bu, 2010'lu yıllarda Latin Amerika'yı kasıp kavuran yolsuzlukla mücadele faaliyetlerinin bir parçasıydı. Ne var ki Toffoli'nin aldığı kararlar, bölge genelinde yolsuzluk algısının tekrardan kötüleştiği bir döneme denk geliyor. Brezilya, bir yardım kuruluşu olan Transparency International'in ocak ayında yayımladığı Yolsuzluk Algı Endeksi'nde 10 sıra gerilerken Peru, 20 sıra gerileyerek dünyada yolsuzluğun en fazla yapıldığı düşünülen ülkeler sınıfına düştü. Birçok Latin Amerika ülkesi, gelişmişlik düzeylerine bakıldığında, olması gerekenden çok daha düşük puan aldı.

Algılara güvenmek, her zaman doğru değil, fakat yolsuzlukla mücadele faaliyetlerinin karşısında, bölgede güçlü bir tepkinin varlığından söz etmek mümkün. Kasım ayında, Honduras'ın yeni cumhurbaşkanının müttefikleri, iktidara yakın bir başsavcı atamak için kongreyi baypas etti. Diğer yandan Peru Kongresi, (çok sayıda kanun koyucunun yolsuzluk soruşturması altında olmasına rağmen) savcı ve yargıçları seçen bağımsız kurul üyelerinin görevden alınıp alınmamasını oylamaya girişti.

Meksika'nın popülist Devlet Başkanı Andrés Manuel López Obrador, yolsuzlukları soruşturan devlet kurumunu rafa kaldırmaya çalıştı. Guatemala iktidarındaki siyasetçiler ise, eski bir yolsuzluk karşıtı olan Bernardo Arévalo'nun ocak ayında devlet başkanı olmasının önüne geçmek için çetin bir mücadele verdi.

Yolsuzlukla mücadeleye karşı verilen tepkinin kökleri, bahse konu soruşturmalarda yaşananlara dayanıyor. Brezilya polisi, Mart 2014'te petrol şirketi Petrobras'ı soruşturmaya başladı. Ayrıca inşaat ihaleleri, yıllardır şişirilmiş fiyatlarla dağıtılıyordu. Onlarca şirket, Petrobras yönetimindeki kişilere ve diğer yetkililere ciddi rakamlarda rüşvet veriyordu. Bu soruşturma, inşaat firmalarını da mercek altına alan daha büyük bir soruşturmaya evrildi. Odebrecht, 2001-2016 arasında, üç kıtada yaklaşık 800 milyon dolar rüşvet ödeyerek gerek kendisi gerekse ortakları için 3 milyar dolardan fazla kâr elde etti. Petrobras davası, aynı zamanda ABD Adalet Bakanlığı'nca (bazı rüşvetlerin ABD'deki banka hesapları vasıtasıyla ödenmesi sebebiyle) bugüne kadar kovuşturulan en büyük yabancı rüşvet davasıydı.
 
Suç ve Ceza

Kara para aklayan bir oto yıkama tesisinin incelenmesiyle başladığı için soruşturmaya “Lava Jato” adı verildi. Bu, İtalya'nın 1990'lardaki Mani Pulite'sinden (Temiz Eller Operasyonundan) bu yana belki de görülen en büyük yolsuzluk soruşturması oldu ve Latin Amerika siyasetini altüst etti. Brezilya senatörlerinin neredeyse üçte biri ve valilerinin yarısı, bir dereceye kadar soruşturmaya dâhil edildi. Dönemin solcu Devlet Başkanı Dilma Rousseff, görevden alındı. 2003-2010 arasında devlet başkanlığı yapan, aynı zamanda Rousseff'in akıl hocası Luiz Inácio Lula da Silva (Lula) iki kez hapse mahkûm edilerek 580 gün sonra serbest bırakıldı. Her iki dava Lava Jato soruşturması ile bağlantılıydı.

***
[2008 yılında Hermes Magnus, çalıştığı firmanın Dunel Indústria e Comércio adlı bir firma üzerinden kara para akladığı yönünde suç duyurusunda bulundu. Yapılan incelemede olayın 4 organize suç örgütüyle ilişkisi olduğu ortaya çıktı. 2014 tarihinde Brezilya polisinin yaptığı “Oto Yıkama” baskınında bu organize suç örgütleriyle bağlantılar bulundu.

Olayların merkezinde Brezilya’nın en büyük devlet firması olan “Petrobas” ve Latin Amerika’nın en büyük inşaat firması “Odebrecht” bulunuyordu. İddialar, Petrobas ile bazı inşaat şirketleri arasında yapılan sözleşmelerde inşaat şirketlerinin fazladan para aldıkları yönündeydi. Bu sözleşmeyi ayarlayan milletvekillerine ise komisyon adı altında inşaat şirketleri tarafından pay verilmekteydi.  

Şirketler Brezilya’nın dışında bölgedeki çeşitli ülkelerde de benzer uygulamaları yaptığını itiraf etti. Arjantin, Angola, Kolombiya, Şili, Küba, El Salvador, Ekvator, Guatemala, Meksika, Norveç, Panama, Peru, Portekiz ve Venezuella’da çeşitli davalar açıldı.

***

Lava Jato yolsuzluk soruşturması kapsamında Peru'da beş eski devlet başkanı hakkında soruşturma başlatıldı; hatta içlerinden biri, polisin kendisini tutuklamaya geldiği esnada intihar etti. Yine aynı kapsamda El Salvador, Panama, Meksika, Paraguay, Ekvator ve Kolombiya'da da eski devlet başkanları hakkında soruşturmalar başlatıldı. Birçok kişiye göre bu soruşturmalar, yalnızca siyasi saiklere dayanıyor. 

Brezilya’da başlayan ama sonrasında bölgedeki ülkelere yayılan Lava Jato Soruşturması, Latin Amerika ekonomisini de sarstı. Soruşturmaya adı karışan birçok inşaat firmasının geliri dibe vurdu, hatta bir kısmı iflas etti. Soruşturma bağlamında 17 milyar dolar değerindeki inşaat ihalelerinin incelendiği Peru'da, imar çalışmalarının durma noktasına gelmesiyle beraber binlerce çalışan işsiz kaldı. Bir süreliğine de olsa hiç kimse, suçluları avlayan Lava Jato’nun oklarına hedef olmaktan kaçamayacak gibi duruyordu.

Fakat zamanla işler değişmeye başladı. Savcıların hatalı ve kibirli davranışları, soruşturmanın tarafsızlığı noktasında çeşitli şüpheler uyandırmaya başladı. Soruşturmanın önde gelen yargıcı Sergio Moro, 2018 seçimlerinden bir hafta önce, Lula'nın da adının karıştığı bir itiraf pazarlığını kamuoyuna duyurdu. Sonuçta Lula'nın desteklediği aday, (kampanyasını, Lava Jato soruşturmaları neticesinde esen, düzen karşıtlığı rüzgârıyla yürüten aşırı sağcı) Jair Bolsonaro'ya karşı kaybetti. Moro, daha sonra Bolsonaro kabinesinde adalet bakanı olmak üzere görevinden ayrıldı. Başsavcı Deltan Dallagnol ise sağcı bir partiden milletvekili oldu. Araştırma sitesi The Intercept tarafından 2019'da sızdırılan telefon mesajlarında, Moro'nun dava süreçlerinde Dallagnol ile bazı gizli anlaşmalar yaptığını iddia ediliyordu. 

Siyasetçiler, yapılan hataları kurcalamaktan geri durmadı. Southern Pulse Danışmanlık Şirketi'nden Marco Bostos, düşüncelerini şöyle dile getiriyor: “Lava Jato, Fransız Devrimi'nin bir Jakoben'i gibiydi.” Brezilyalılar, siyasetçiler âdeta giyotin ile idam edilirken televizyonda gösterilenleri aval aval izledi. Sonra, siyaset sahnesinin eskileri, tüm bunlara bir karşılık verdi.

Sönen Işık

Brezilya’da kanun koyucular, kendilerini korumak için çok az şey yaptığını düşünerek Devlet Başkanı Rousseff'u görevden aldı. Senatör Romero Jucá ise görevden alınmadan önce siyasi bir ortağına şunları söylerken dinlemeye takıldı: "Bu saçmalığın düzeltilmesi gerekiyor...Kanamayı durdurmak için hükûmet değişmeli!" Daha sonra, sözlerinin çarpıtıldığını ifade etti.

Ülkede Rousseff'in halefi olan Devlet Başkanı Michel Temer, yolsuzluk yaptığı iddiasıyla hapse girmiş ve hakkındaki suçlamaları defalarca yalanlamıştı. Temer, 2017'de, yolsuzluk suçu sebebiyle hapse girmiş ve cezasının beşte birini tamamlamış olan, şiddete karışmamış suçluları affetti. Af kararnamesinde, bu hamlesinin "hapishane nüfusunun katlanarak artmasını" engelleyebileceğini belirtti. 2019'da Yüksek Mahkeme, önceki kararını bozarak sanıkların hapse atılmadan önce tüm temyiz yollarına başvurabilmelerinin önünü açtı. Bu karar, Lula'nın serbest bırakılmasını sağladı ve birçok siyasetçiyi de hapse girmekten korudu. Kongre, aynı yıl savcı ve yargıçların görevi "suistimal" etmelerini suç sayan ve geniş bir suistimal tanımını da kapsayan bir yasayı kabul etti.

Temer'in halefi Bolsonaro, Lava Jato'nun yarattığı duyarlılık coşkusuyla iktidara gelmişti. Fakat bu duyarlılık iklimiyle ilişkisini kesmek için kendince nedenleri vardı. Nitekim Bolsonaro hakkında soruşturma başlatılması amacıyla yapılan yüzden fazla talebi geri çevirecek bir başsavcı göreve getirilmişti. 2020'de Lava Jato soruşturması, başkanın kendisi gibi siyasetçi olan oğullarından birini incelemeye varıncaya kadar genişletildi. Bunun üzerine Bolsonaro, hükûmette artık soruşturulacak bir yolsuzluk olmadığına dair açıklamalar yapmakta gecikmedi. Oğlu ise görevi suistimal ettiğine dair suçlamaları reddederek bu soruşturmaları, "siyasi zulüm" olarak nitelendirdi. Bolsonaro, 2021 yılında Lava Jato soruşturma kurulunu feshetti. Orta Amerika'daki yolsuzlukla mücadele taraftarları da benzer bir akıbetle karşılaştı. Honduras ve Guatemala'daki uluslararası destekli mahkemeler, siyasetçiler tarafından kapatıldı.

Yargıç Toffoli'nin son kararları, yolsuzlukla mücadele çabalarına karşı tepkinin hâlâ devam ettiğini gösteriyor. O kadar ki yargıcın kendisi bile Lava Jato soruşturmasıyla ilişkilendirildi. Brezilyalı bir araştırma kuruluşu olan Crusoé, 2019'da bir yazı yayımladı. Bu, Odebrecht’in patronu tarafından 2007'de gönderilen ve dönemin başsavcısı Toffoli'den "babamın bir arkadaşının arkadaşı" şeklinde bahseden e-postalar hakkındaydı. Başsavcıdan böyle bahsedilmesinin dönemin Devlet Başkanı Lula'ya bir gönderme olduğunu iddia ediyordu bu yazı. Lula, Toffoli'yi 2009'da Yüksek Mahkeme'ye atamıştı. Yüksek Mahkeme, yazıyı yalanlayarak internet ortamından kaldırtması için karar almış olsa da kamuoyu tepkisi üzerine kararını geri çekti. Toffoli; Odebrecht ve J&F'nin aldığı para cezalarını askıya almasının yanı sıra, Odebrecht pişmanlık anlaşmasından yola çıkılarak toplanan tüm kanıtları da geçersiz kıldı. Ayrıca konu hakkında bir yorum yapmayı da reddetti.

Brezilya'da Lava Jato soruşturmasını hor görmek dışında, yolsuzluk hakkında konuşmak isteyen çok kişiye rastlanmıyor artık. Yüksek Mahkeme yargıçlarından Gilmar Mendes, Lava Jato'yu yabancı müdahalesinin, "medya propagandasının ve "parayı çok seven yolsuzluk karşıtı savaşçıların" bir ürünü olarak görerek reddediyor. 

Yolun Karşısı

Lava Jato'ya yönelik tepkiler çift taraflı. Şu anda senatör olan Moro, görevden menedilmesine neden olabilecek iki davayla karşı karşıya. Davalardan biri, kampanya finansmanının kötüye kullanıldığı iddiası ile Bolsonaro'nun partisi tarafından açıldı. Diğeriyse Toffoli tarafından, Moro’nun eski soruşturma süreçlerinde gizli pazarlıklar yürüterek dolandırıcılık yaptığı iddiasıyla açıldı. Dallagnol, Brezilya Yüksek Seçim Mahkemesi'nin aldığı teknik bir karar nedeniyle Kongre'deki koltuğunu kaybetti. Dallagnol, kararı veren yargıcın Lava Jato kapsamında soruşturulduğunu ve alt mahkemelerin kendisi lehine bir karar verdiğini belirtiyor. Ayrıca Moro, kendisine yöneltilen söz konusu iki suçlamanın da asılsız olduğunu söylüyor.

Brezilya Yüksek Mahkemesi'nden başka bir yargıç, 26 Şubat'ta, Lava Jato sürecinde pişmanlık anlaşması imzalamış olan şirketlere, şartları yeniden müzakere etme yetkisi tanıdı ve bunu kullanmaları için kendilerine 60 gün süre verdi. Bu süre zarfında davaya ilişkin tüm para cezaları askıya alındı. Şirketler, "varlıklarını tehlikeye atan" anlaşmaları imzalamaya mecbur bırakıldıklarını iddia etti.

Lava Jato'nun hüsranla sonuçlanması Latin Amerika'da yankı buldu. Peru'da eski yetkililer, davaların düşürülmesi amacıyla gösterdikleri çabanın bir parçası olarak Odebrecht kanıtlarının geçersiz kılınmasına dikkat çekiyor.

Eski düzen, verdiği mücadeleyi kazanıyor fakat bu noktada dikkatli olmak gerekiyor. 3 Mart'ta yapılan ulusal anket gösteriyor ki Brezilyalıların çoğu, Lava Jato soruşturmalarının siyasi çıkarlar sebebiyle kapatıldığını düşünüyor. Ankete katılanların %74'ü Yüksek Mahkeme'nin aldığı son kararların "yolsuzluğu teşvik ettiğine" inanıyor.


Bu yazı, The Economist'te 28 Aralık 2023 tarihinde “Corruption is surging across Latin America” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında kısatma ve editoryal düzenleme yapılmıştır.