×
FRANSA

ANALİZ

Fransa Siyaseti'nin “İsrail Açmazı”

Fransa’da Kasım ayındaki antisemitizme karşı yürüyüş etkinliği, ülkedeki siyasi ayrılıkları gözler önüne serdi. Solcu lider Melenchon, yürüyüşün “İsrail’in katliamlarına koşulsuz destek verenler"in bir araya gelmesinden ibaret olduğunu savundu.
FRANSA'DA başkent Paris’teki antisemitizme karşı yürüyüş, ülkedeki siyasi ayrılıkları ön plana çıkardı ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'u bir ikilemle baş başa bıraktı.

Macron birkaç gün süren kararsızlığının ardından yaptığı açıklamada mitinge katılmayacağını ancak "kalben ve ruhen" orada olacağını söyledi. 

Macron, yaptığı açıklamada "Daha önce hiçbir konuda protestoya katılmadım" dedi. "Benim rolüm (...) kararlar almak, gerektiğinde doğru ifadeleri kullanmak ve harekete geçmek."

Fransa devlet başkanı antisemitizme karşı düzenlenen gösteriye katılması yönünde bir baskı görüyordu ve basında çıkan haberlere göre katılmayı da düşünüyordu. Ne var ki, bu durumda Macron, daha önceden yürüyüşe katılacaklarını teyit eden aşırı sağcı lider Marine Le Pen ve Ulusal Birlik Partisi'nin (National Rally) Başkanı Jordan Bardella ile aynı kalabalıkta yürümek zorunda kalacaktı.

Macron'un yürüyüşe katılmama kararı ülkede muhalefetin ve insan hakları gruplarının eleştirilerine neden oldu. Yahudi bir subay olan ve 1890'larda gerçekleşen meşum bir davada haksız yere casuslukla suçlanan Alfred Dreyfus'un büyük torununun kızı da Macron'a sitem etti. 

Avrupa'nın en büyük Yahudi topluluğuna ve en büyük Müslüman topluluklarından birine ev sahipliği yapan Fransa'da yetkililer, İsrail'in Hamas'a karşı yürüttüğü saldırının ülkedeki bölünmeleri körüklemesini engellemek için yoğun çaba sarf ediyor. 

Başbakan Elisabeth Borne, muhafazakar Les Républicains lideri Eric Ciotti ve eski devlet başkanlarından Nicolas Sarkozy ve François Hollande gibi siyasi yelpazenin farklı kesimlerinden isimler, yürüyüşün katılımcılar listesindeydi.

Yürüyüşün lojistik bir kabusa dönüşmesi ise, hükümet sözcüsü Olivier Véran'ın Ulusal Birlik Partisi'nin mitingde "yeri olmadığını" söylemesi ve sol partilerin kendilerini aşırı sağcı gruplardan ayıracak sembolik bir bariyer olan "cordon républicain" çağrısında bulunmasıyla gerçekleşti. 

Yürüyüş, Hamas'ın İsrail'e 7 Ekim'de düzenlediği saldırıyı kınamayı reddeden ve antisemitizme karşı kayıtsız kalmakla suçlanan aşırı sol Boyun Eğmeyen Fransa Partisi’ni de stratejik olarak zor durumda bırakıyor. Solcu lider Jean-Luc Melenchon yürüyüşü eleştirmekten çekinmedi. Melenchon, İsrail'in Hamas'a misillemesinde ölen Filistinli sivillere atıfta bulunarak bu yürüyüşün "katliamlara koşulsuz destek verenler"in bir araya gelmesinden ibaret olduğunu söyledi. 

Yaşanan bu gelişmeler, Fransa devlet başkanı üzerinde baskı yarattı. Basında Macron ile eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand arasında paralellik kuruldu. Mitterrand, 1990 yılında bir Yahudi mezarlığının Neo-Naziler tarafından tahrip edilmesinin ertesinde düzenlenen antisemitizm karşıtı sokak gösterisine katılmıştı.

Macron'un söz konusu mitinge katılması, Marine Le Pen'in partisini ana akıma taşımak için umutsuzca çabaladığı şu günlerde, Ulusal Birlik Partisi milletvekilleriyle aynı kalabalıkta yürümesi anlamına da gelecek. Macron ayrıca, kendi deyimiyle "Jüpiter" gibi, günlük siyasetin dışında görünmek için de çok çabaladı. Sokak protestolarına katılmak bu resme pek de yakışmıyor.

Macron'un partisinin şansına, yürüyüş aşırı sağ için de bazı sorunlar ortaya çıkarmış durumda. Antisemitizm tehdidine odaklanılmasıyla birlikte medyanın ilgisi Ulusal Birlik Partisi'nin geçmişine, eski adıyla Ulusal Cephe'ye çevrildi. Aşırı sağcı milletvekilleri, partinin kurucusu Jean-Marie Le Pen'in antisemitik olup olmadığı konusunda defalarca sıkıştırıldı.

İkinci Dünya Savaşı’ndaki gaz odalarının tarihin "bir detayı" olduğunu söyleyen Jean-Marie Le Pen'in Yahudi düşmanı olduğunu ilk başta reddeden Ulusal Birlik Partisi'nden Bardella bu hafta geri adım atarak Le Pen'in "[bir tür] antisemitizmin tuzağına düştüğünü" söyledi.


Bu yazı, POLITICO'da 11 Kasım 2023 tarihinde “How a march against antisemitism became a headache for Macron” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.