×
ABD
29.04.2024

ANALİZ

Üniversiteler Ayakta: Amerika, İsrail İçin "Liberal Değerleri" Feda Ediyor!

Columbia Üniversitesi’ndeki İsrail karşıtı protestolar, polis şiddeti sonrasında, ABD'nin seçkin üniversiteleri olarak bilinen 'Ivy League/Sarmaşık Ligi' listesindekiler dahil, pek çok üniversiteye yayıldı. Demokratlar kaos ve savaşın destekçisi olma riskiyle karşı karşıya.
AMERİKA'DA ÜNİVERSİTELER günlerdir Gazze için ayakta. Columbia Üniversitesi’nde başlayan Gazze ve Filistin yanlısı gösteriler, Teksas’tan Ohio’ya, Georgia’dan California’ya pek çok Amerikan üniversitesi kampüsüne yayılmış durumda. Gösterilerin fitilini ateşleyen olay, Columbia Üniversitesi’nin ilk Arap rektörü olan Minuşe Şefik’in yarım asırlık bir geleneği bozarak kampüse polis çağırması ve 100’den fazla öğrencinin gözaltına alınması oldu. 

Gelinen noktada Amerika'da üniversite yönetimlerinin öğrenci protestolarına yönelik sert uygulamaları geri tepti. Columbia'daki polis müdahalesi diğer üniversitelerde de protestolara neden oldu. New York Üniversitesi, göstericileri engellemek için Batı Şeria duvarını andıran bir duvar inşa etti. Polis, New York Üniversitesi'nde yaklaşık 120 Filistin yanlısı göstericiyi tutukladı. Pazartesi günü erken saatlerde Yale'de onlarca gösterici tutuklandı. Teksas Üniversitesi’nde atlı polisler kampüse girdi. Princeton’da lisansüstü öğrenciler okul kampüsünden atıldı. Georgia’da öğrencilerin tutuklanmasına tepki gösteren hocalar ve bölüm başkanları yerlerde sürüklenerek gözaltına alındı. 

Cumhuriyetçi senatörler Tom Cotton ve Josh Hawley, Joe Biden'ı protestoları bastırmak üzere Ulusal Muhafızları Columbia Üniversitesi'ne göndermeye çağırdı. Diğer milletvekilleri Columbia Üniversitesi rektörü Minuşe Shafik'i istifaya çağırdı.

***
Amerika’da üniversite rektörleri kampüste ifade özgürlüğünü denetlemekle mücadele ediyor: Filistin yanlısı protestolarla nasıl başa çıkılır? Harvard ve Pensilvanya Üniversitesi rektörlerinin geçtiğimiz aylarda, İsrail karşıtı protestolara karşı yumuşak tutumları sonrasında istifaya zorlandığını gördükten sonra, mevcut rektörler daha sert bir yaklaşım denemeye çalışıyor. 

Üniversiteler ve Amerika toplumu, ifade özgürlüğüne karşı polis şiddeti ve aşırı müdahale dehşetiyle yüzleşiyor.

Son sorunların tetikleyicisi, 18 Nisan'da polisin Columbia'daki çadırları ve protestocuları temizlemesi ve yüzden fazla öğrenciyi tutuklaması oldu. Üniversitenin ifade özgürlüğü merkezinden Jameel Jaffer, bunun "endişe verici bir karar" olduğunu yazdı ve şunu ekledi: "Kampın ve protestonun nasıl bu kadar büyük bir tehlike oluşturduğu bizim için açık değil." New York Polis Departmanına (NYPD) göre, tutuklanan protestocular barışçıldı ve hiçbir direniş göstermediler. Tutuklamaları gören Layla Saliba, "Çok korkutucuydu" diyor. "Kampüs, baştan aşağı çevik kuvvet teçhizatıyla donanmış polislerle doluydu ve bütün polisler her yere, herkese saldırıyordu." Tutuklamalardan birkaç gün sonra öğrenciler, yakındaki bir çimenlikte başka bir kamp yeri oluşturdu.

Columbia'nın resmi web sayfasında yayınlanan basın açıklamasında, Columbia Üniversitesi rektörü Minuşe Şefik, diğer çabaların başarısız olmasının ardından NYPD'den müdahale etmesini istediklerini yazdı. Şefik, polis müdahalesini "Columbia kampüsünün güvenliğine yönelik çok fazla endişe duydukları için" talep ettiklerini belirtti. Bu müdahale, olayları daha da alevlendirdi. Üniversitede hukuk profesörü olan David Pozen, “İronik olan şu ki, üniversite yönetimi, olayları yatıştırmaya ve kamp üzerinde kontrol sağlamaya çalışırken bu ateş fırtınasının patlamasına neden oldu” diyor.

Sonuçta bu ateş fırtınası yayıldı ve Columbia'nın çok ötesinde, farklı şehir ve üniversitelerde çadır kampları ortaya çıktı. Protestocu öğrencilerin talepleri büyük ölçüde aynı: İsrailli firmalardan ve İsrailli firmalara satış yapan silah üreticilerinden gelen bağışların iade edilmesi; İsrailli kurumlarla akademik ortaklıklara son verilmesi ve İsrail'in savaştaki eylemlerinin kınanması.

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını durdurmasını isteyen üniversite öğrencileri, protestolar kapsamında okullarının Gazze'de ateşkes çağrılarına destek vermesini, İsrail'e silah tedarik eden şirketlerle iş yapmayı durdurmasını, İsrail'in askeri çabalarına yardımcı projeler için İsrail’den gelen fonların kabul edilmemesini ve "Gazze'deki soykırıma destek veren şirketlere" finansal yatırımın durdurulmasını talep ediyor.

Massachusetts Teknoloji Ensititüsü (MIT) üniversite bahçesinde kamp kuran öğrenciler, üniversitenin, İsrail Savunma Bakanlığından 2015'ten bu yana araştırmalar için 11 milyon dolar fon aldığını belirterek MIT'nin İsrail ordusu ile bağlantılarını koparmadan protestolara son vermeyeceklerini açıkladı.

***
Columbia'da olduğu gibi, diğer üniversitelerdeki yöneticiler de polisi, öğrenci protestolarını bastırmak üzere kampüse çağırdı. 22 Nisan'da Yale’de yaklaşık 50 protestocu, bir hafta boyunca izinsiz gösteri yapmak ve bir üniversite plazasının işgaline katılmakla suçlandı. New York Üniversitesi'nde polis, bir kampı dağıtarak 130'dan fazla kişiyi tutukladı. Teksas Üniversitesi'nde çevik kuvvet teçhizatlı eyalet polisleri kampüse girerek düzinelerce kişiyi tutukladı. Teksas Valisi Greg Abbott X'te “Bu protestocuların yeri hapishane” diye yazdı. Güney Kaliforniya Üniversitesi'nde (USC) polis kampüsü boşaltmaya çalışırken öğrencilerle çatıştı.

Columbia'daki fiyaskodan çok önce, üniversitelerde ifade özgürlüğü konusunda gerilim yaşanmaya başlamıştı. Geçtiğimiz yıl Columbia, izinsiz gösteriler düzenledikleri gerekçesiyle Filistin'de Adalet için Öğrenciler ve Barış için Yahudi Sesi adlı iki baskı grubunu askıya almıştı. New York Sivil Özgürlükler Birliği bu karar üzerine dava açtı. Güney Kaliforniya Üniversitesi'nin Müslüman olan Filistin yanlısı okul birincisinin mezuniyet konuşmasını iptal etme kararı da aynı derecede tartışma yarattı; okul güvenlik tehditlerini gerekçe gösterdi. Üniversite, o zamandan beri mezuniyet törenindeki tüm konuk konuşmalarını iptal etti. 

Bir Amerikan üniversitesine başkanlık etmek bir zamanlar kolay bir işti; Şimdi ise bir mayın tarlası. Columbia Üniversitesi’nin ilk Arap rektörü Minuşe Şefik, 17 Nisan'da Temsilciler Meclisi Eğitim Komitesi tarafından kampüsteki antisemitizm konusunda sorgulanan son rektör oldu. Temsilciler Meclisi’nin aralık ayındaki duruşmalarında baskı altına alınan, sonrasında istifaya zorlanan Harvard ve Pennsylvania Üniversitesi rektörlerinin aksine Dr. Şefik, şimdilik hayatta kalmayı başardı. Bunda hem Harvard'dan Claudine Gay'in hem de Pennsylvania'dan Elizabeth Magill'in zorlandığı soru (Yahudilere soykırım çağrısı yapmanın üniversitelerinin davranış kurallarını ihlal edip etmediği) sorulduğunda, “Evet, ediyor,” şeklinde cevap vermesinin büyük bir payı var. [Bu soru, Amerika’da İsrail’in Gazze’deki katliamını eleştirmenin, buna karşı çıkmanın baştan suç olduğunu kabul etmekle aynı şeydi.]

Eleştirmenler Dr. Şefik’in ifade özgürlüğünü yeterince savunmadığını söylüyor. Üniversite İfade Özgürlüğü Merkezi’nden Jaffer, üniversitenin kurallarının “bazı dinleyiciler için sakıncalı veya saldırgan olan konuşmalar için bile” geniş bir koruma sağladığını yazdı. Rektör Şefik, kamuya açık mektubunda “Bir grubun şartları dikte etmesine ve kendi bakış açılarını ilerletmek için mezuniyet gibi önemli dönüm noktalarını bozmaya çalışmasına izin veremeyiz,” açıklamasında bulundu.

Şefik’in başı dertten kurtulmuş değil. Bağışçılar tedirgin ve politikacılar etrafta dolaşıyor. Temsilciler Meclisi Başkanı ve Cumhuriyetçi Parti üyesi Mike Johnson, 24 Nisan’da Columbia'yı ziyaret etti ve Ulusal Muhafızları çağırmanın bir seçenek olması gerektiğini söyledi. Johnson kendisine karşı çıkan öğrencilere “İfade özgürlüğünüzün tadını çıkarın” dedi ve Şefik’i “çok zayıf ve beceriksiz bir lider” olmakla suçladı. Dr. Şefik ise protestocu öğrencilerle yapılan görüşmelerde ilerleme kaydedildiğini söyleyerek bir iç çözüm olasılığını gündeme getirdi.

Columbia'da eğitim şu anda kesintiye uğramış durumda. Dersler kısmen internete taşındı. Helikopterler havada tur atıyor. 

***
Üniversite öğretim üyeleri, 22 Nisan'da ana idari bina olan Low Memorial Kütüphanesi'nin granit basamaklarında toplanarak öğrencilerden özür dilenmesini ve af çıkarılmasını talep etti. Konuşmacılardan biri olan tarih profesörü Christopher Brown, üniversite rektörü Şefik’i öğrencileri tehlikeye atmakla ve polis baskınından bir gün önce Temsilciler Meclisi komitesine verdiği ifadede Columbia'nın büyüklüğünü ve saygınlığını savunmamakla suçladı. Profesör Brown, yüzlerce öğrencinin “İstifa et!” tezahüratları arasında “Dr. Şefik, bu büyük üniversiteye liderlik etme ayrıcalığını kaybetmiştir,” dedi. 

Üniversitelerdeki tüm bu öfke başka bir kuruma, Demokrat Parti'ye ve onun lideri Başkan Joe Biden'a yöneliyor. Columbia protestocuları için mihenk taşı, Nisan 1968'de bu kampüste ırksal adalet için ve Vietnam savaşına karşı verilen, polis baskısı ve 700'den fazla tutuklamayla sonuçlanan mücadeledir. Ne var ki 1968, Demokratlar için uğursuz bir mihenk taşı. O yılki kampüs protestoları, Ağustos ayında Chicago'da yapılan ve partinin bu yıl da aynı ay içinde toplanmayı planladığı Demokratik Ulusal Kongre'sinin havasını belirledi.

1968'de savaş yanlısı ve karşıtı delegeler Vietnam konusunda bağırıp çağırdılar. Sonunda Demokratlar savaş karşıtı bir planı oyladılar ve savaş yanlısı olarak damgalanan, Minnesota'lı bir liberal olan Hubert Humphrey'i aday gösterdiler. Chicago polisinin delegelerin kaldığı otelin dışındaki protestoculara göz yaşartıcı gaz ve coplarla saldırması, ulusal televizyonda dehşetle izlendi. 650'den fazla protestocu tutuklandı ve çok sayıda polis memuru da yaralandı. [Sonrasında, Hubert Humphrey ve Demokratlar seçimleri kaybetti.]

Bugün Chicago'daki herhangi bir kaos, Trump’ın aşırılığına karşı “normalliğin adayı” olarak yarışan Biden için kötü olacaktır. Ancak dramın 1968'deki kadar yoğun olmayacağı neredeyse kesin. Filistin yanlısı gruplar partinin İsrail'le ilgili politikasını yeniden yazmak istiyor, ancak bu tür kavgalar artık kongre zeminlerinde yürütülmüyor. Biden'ın yardımcıları partiyi kontrol edecekler, tıpkı artık sadece sıkıcı bir televizyon şovu olan kongrenin senaryosunu kontrol edecekleri gibi. 


Bu yazı The Economist’te 24 Nisan 2024 tarihinde yayınlanan “Efforts to tackle student protests in America have backfired badly” ve “The campus is coming for Joe Biden” başlıklı yazılardan hareketle hazırlanmıştır.