ANALİZ
Çin, Tarihsel Nihilizm ve İktidar
“Tarihsel nihilizm” korkusu, Çin yönetimini uzun yıllardır rahatsız ediyor.
2015 YILINDAKİ kutlamada Çin lideri Xi Jinping ve Rusya lideri Vladimir Putin, Pekin'in merkezindeki Cennetteki Barış Kapısı'na doğru yürüdüler. Gökyüzü masmaviydi. Kalabalık mükemmel bir uyum içinde kırmızı bayrakları sallıyordu. Burası, Çin'in son imparatorlarının hüküm sürdüğü zamanlardaki Yasak Şehir'in girişi ve ayrıca Mao Zedong'un 1949'da Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunu ilan ettiği yerdi. Ama o gün her iki liderin de orada bulunmasının bu tarihsel olgularla bir ilgisi yoktu. İki lider, o gün, Çin'de İkinci Dünya Savaşı'nın (Çin’de bilinen şekliyle Çin Halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direnme ve Dünya Anti-Faşist Savaşı'nın) yıl dönümü olan Zafer Bayramı'nı anmak üzere bir araya gelmişti.
Xi, 3 Eylül 2015'teki konuşmasında, "Bu yıkıcı savaş, Çin Halkının Japon Saldırganlığına Karşı Direnme Savaşı, erken başladı ve çok uzun sürdü" dedi ve devam etti: "Boyun eğmeyen Çin halkı cesurca savaştı ve sonunda Japon militarist saldırganlarına karşı tam bir zafer kazandı, böylece Çin'in 5.000 yıllık medeniyetinin başarılarını korudu ve insanlık için barışı savundu." Konuşmanın ardından, zaferi kutlamak üzere büyük bir askeri geçit töreni düzenlendi.
***
Putin ve Kim gibi Xi de tarihi, iktidarı sürdürmek için çok önemli bir araç olarak görüyor. Partinin, yönetme iddiasını üzerine inşa ettiği ve halktan siyasi destek talep ettiği temel zemin bu. Tarih, Çin yönetiminin, rakiplerine saldırmasının temelini ve aynı zamanda Çin'in Komünist Parti’ye neden ihtiyaç duyduğu sorusuna verilen cevabı oluşturuyor. Deng Xiaoping'in Tiananmen'deki baskının ardından işaret ettiği gibi, Çin yönetiminin insanlara sürekli olarak Çin Komünist Partisi (ÇKP)'nin yükselişinden önce “Çin'in nasıl bir yer ve nasıl bir ülke olduğunu” hatırlatmaları gerekiyor.
Ayrıca Putin gibi Xi de Rusya’da Komünist rejim iktidarı kaybettiğinde neler olduğunu kendi gözleriyle görmüştü. Xi, Sovyetler Birliği'nin çöküşüne tanık olduğunda güneydoğudaki Fujian eyaletinde orta rütbeli bir parti yetkilisiydi. Daha sonradan, "Sovyet Komünist Partisi'nin dağılması için Gorbaçov'un bir tek sözü yetti ve büyük bir parti devrildi" dedi. Xi, ÇKP'nin aynı kaderi paylaşmasının önüne nasıl geçilebileceği üzerine epeyce düşünmüştü ve bu, genel sekreter olduktan sonra gündeme getirdiği ilk konulardan biriydi. “Sovyetler Birliği neden dağıldı? Sovyet Komünist Partisi neden çöktü?” Göreve başladıktan bir aydan kısa bir süre sonra, Aralık 2012'de kapalı kapılar ardında yaptığı bir konuşmada parti üyelerine bu soruyu sordu. Cevap olarak da “Önemli bir neden, ideallerinin ve inançlarının zayıflamasıydı” dedi. “Sonunda da kimse gerçek bir fedakarlık sergilemedi, kimse direnmek için ortaya çıkmadı.” dedi.
Birkaç hafta sonra, üst düzey yetkililerle yaptığı bir seminer sırasında Sovyetlerin çöküşüyle ilgili aynı mesajı tekrar etti. Xi, Sovyetler Birliği'nin o zamanki durumu hakkında “İdeolojik alandaki mücadele son derece şiddetliydi” dedi. "Ortada tam olarak Sovyet tarihinin inkarı, Lenin'in inkarı, Stalin'in inkarı, tarihsel nihilizm yönelimi ve tam bir düşünce karışıklığı vardı. Örgütsel disiplin çökerken ve partinin tarihi saldırı altındayken, "Büyük Sovyet Komünist Partisi kuşlar ve hayvanlar gibi dağıldı. Büyük Sovyet sosyalist ulusu parçalara ayrıldı.”
Xi, bu hataları tekrarlamamaya kararlıydı. Onun görüşüne göre, ulusal güvenlik sadece fiziksel veya maddi bir kavram değildi. Çin ulusu, ideolojik alandaki tehditlere karşı da korunmak zorundaydı. Ve o zamandan, Sovyetler Birliği'nin karşılaştığı tehlikelerin hemen aynısı ÇKP için de baş göstermeye başlıyordu. Örgütsel disiplin çökmüştü, yozlaşma sarmal halindeydi ve ideolojik kontrol zayıflıyordu. Çin yönetimi aynı kaderi yaşamaktan kaçınmak istiyorsa, hızlı hareket etmek zorundaydı. Xi, ÇKP’nin “hayatta kalması veya yok olması” konusunda asıl meselenin halk desteği olduğuna dikkat çekti. Mihail Gorbaçov'un aksine, savaşmayı seçti.
2013 baharında, 9 No'lu Belge olarak bilinen gizli bir bildiri, üst düzey yetkililer arasında dolaştı. Söz konusu belge, partinin, ideolojik alanda “karmaşık, yoğun bir mücadele” ile karşı karşıya olduğu konusunda uyarıda bulundu ve yüzleşmesi gereken bir dizi “yanlış ideolojik eğilim”e dikkat çekti. Belgeye göre bu yanlış eğilimler arasında “Batı anayasal demokrasisi”, “evrensel değerler”, “sivil toplum” ve partinin tarih kavrayışını inkar etmek anlamına gelen “tarihsel nihilizm”i teşvik etme çabaları vardı. Belgede açıklanan bu tarihsel nihilizmin amacı, partinin meşruiyetini baltalamak ve “uzun vadeli siyasi egemenliğine” meydan okumaktı. Diğer bir deyişle, parti iktidarda kalmak istiyorsa, ülkenin tarihi üzerindeki hakimiyetini güçlendirmesi gerekiyordu. Yetkililerden, ideolojik çalışmayı günlük programlarının temel önceliği haline getiren "sürekli, karmaşık ve dayanılmaz" bir mücadele vermeleri istendi.
Ertesi sene seçkin bir tarihçi grubu, Pekin'de hükümete bağlı bir araştırma enstitüsü olan Çin Sosyal Bilimler Akademisi'nde özel bir konferans için bir araya geldi. Toplantı sonrasında grup, tarihsel nihilizmi "uluslararası düşman güçlerin" Çin'i Batılılaştırmaya ve bölmeye çalışmak için kullandığı ana taktiklerden biri olarak işaretledi. “İdeolojik güvenliği koruyacak” ve “Çin'in olumlu bir imajını yaratacak” tarih çalışmalarına daha disiplinli bir yaklaşım geliştirilmesi çağrısında bulundu.
Tıpkı partinin Tiananmen baskısından sonra ülkenin geçmişteki “ulusal aşağılanmasına” odaklanmasında olduğu gibi ülkede şimdi de tarihsel nihilizm araştırma için sıcak bir konu haline geldi. Yeni makaleler ve girişimler çoğaldı.
Parti Tiananmen baskısından sonra ülkenin geçmişteki “ulusal aşağılanmasına” odaklanmış ve konuyla ilgili ani bir akademik dalgalanma yaşanmıştı. Şimdiyse tarihsel nihilizm parti için sıcak bir araştırma konusu haline geldi. Yeni makaleler ve girişimler çoğaldı. Partinin ideoloji dergisi Qiushi (“Gerçeğin Peşinde”), web sayfasında tarihsel nihilizmle mücadele savaşına özel bir bölüm ayırdı. Sayfada Xi'den bir alıntı afiş haline getirildi: “Tarih tarihtir, gerçek gerçektir ve hiç kimse tarihi ya da gerçeği değiştiremez."
Ne var ki bu doğru değil. Çin Komünist Partisi, ülkenin tarihinin çoğunu yeniden yazdı. Kültür Devrimi ve Tiananmen katliamı sırasında yaşanan şiddetin ölçeği gibi, Mao dönemindeki insan yapımı kıtlığın boyutu da silindi. Tarih ve hakikatin o anda liderlik ne derse o olduğunu ve hiç kimsenin olayların bu versiyonuna meydan okumasına izin verilmediğini söylemek daha doğru olur. Ancak parti, tarihsel nihilizme karşı kampanyasını vatansever bir misyon olarak sunuyor ve tarihsel nihilist avı devam ediyor.
Bu yazı 01 Mayıs 2022 tarihinde Foreign Policy'de "Xi Jinping Is Fighting a War for China’s History" başlığıyla yayınlandı. Bölümler halinde yapılan çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.