×
AFRİKA

ANALİZ

Nijerya’da Başkan Tinubu’nun Krizlerle Dolu “İlk 100 Günü”

Nijerya iç siyasetinde, seçimlerin meşruiyeti, ekonomik kriz ve yolsuzluk iddiaları dışında Nijer cunta yönetimiyle ilişkiler ve ulusal güvenlik meselesi, Başkan Tinubu yönetiminin önünde duran kritik sorun başlıklarını oluşturuyor.
AĞUSTOS AYININ BAŞINDA Nijer’de meydana gelen darbe, başta Batılı aktörler olmak üzere uluslararası toplumun dikkatini Batı Afrika’ya çekti. Darbenin hangi aktörler tarafından desteklendiği hakkında çeşitli iddialar öne sürülürken, asıl tartışma konusu Nijerya’nın dönem başkanı olduğu ECOWAS’ın Nijer’deki darbecilere yönelik askeri bir müdahale gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği oldu. Nijerya Devlet Başkanı Bola Ahmed Tinubu, Fransa ve ABD’nin de desteğiyle, Nijerli darbecilere karşı sert söylem ve müdahale tehditlerinde bulunurken diğer yandan Şubat seçimlerinden beri ülke içinde cereyan eden ciddi krizlerle mücadele etmekte.

Nijerya’da 25 Şubat 2023 tarihinde gerçekleştirilen başkanlık seçimlerinde, Lagos eski Valisi ve APC (All Progressives Congress) adayı Bola Ahmed Tinubu oyların %36.61’ini alarak başkan seçilmişti. Tinubu’nun rakipleri PDP (People’s Democratic Party) adayı Atiku Abubakar %29.07, LP (Labour Party) adayı Peter Obi %25,4 ve NNPP (New Nigeria People's Party) adayı Rabiu Kwankwaso %6,4’lük oy oranına sahip olmuştu. Ancak ana muhalefet partisi adayı Atiku Abubakar, bu seçim sürecindeki usulsüzlüklere ve sonuçlara itiraz etmiş, süreci yargıya taşımıştı. 

İktidarın meşruiyeti ve ekonomik kriz

Tinubu’nun itirazlarla başlayan başkanlık süreci, iç ve dış siyasette birçok krizle devam etti. Bu krizlerden ilkinin, muhalefetin seçim itirazlarının iktidarın meşruiyetine gölge düşürmesi olduğunu söylemek mümkün. Atiku Abubakar’ın itirazı ve muhalefetin Abuja’daki mahkemeye taşıdığı yasal sürecin Tinubu lehine sonuçlanmasının ardından, Abubakar yeni itiraz için Yüksek Mahkemeye başvuracağını açıkladı. Muhalefetin bu süreçte Nijerya’daki adalet sistemine yönelik ağır eleştirileri, kamuoyundaki Tinubu karşıtı görüşlerin güçlenmesi ve yargıya güvenin azalmasında etkili olmuştu. 

Tinubu Hükümeti’nin Nijerya’daki en büyük sınavının aslında ekonomi alanında verildiği iddia edilebilir. Keza ülkedeki en büyük siyasi ve askeri sorunların da temelinde ülkedeki ekonomik problemler bulunuyor. Geçtiğimiz ay yapılan Ulusal İstatistik Bürosunun açıklamalarına göre, Nijerya’nın ekonomik büyümesi 2023’ün ikinci çeyreğinde yavaşlamış durumda. Bu büyüme oranı, geçen yılın aynı dönemine göre %3,54 daha düşük. Diğer yandan Nijerya’da yapılan doğrudan dış yatırımlar ise 2014’te 2,2 milyar dolar iken, 2022 yılında 0,47 milyar dolara düştü. Sonuç olarak Nijerya’nın bütçe açığı 2016-2023 yılları arasında %370,54 oranında arttı. Başkan Tinubu, her ne kadar Hindistan’daki G20 zirvesine katılıp ülkeye yabancı yatırımcı çekme girişiminde bulunsa da Nijerya ekonomisindeki bu olumsuz tablonun yakın zamanda düzelmesi oldukça zor. 

Tinubu, Dünya Bankası gibi Batılı aktörlerin de etkisiyle Nijerya’da enflasyon ve bütçe açığıyla mücadele için bazı girişimlerde bulundu. Bu girişimlerden yakıt sübvansiyonlarının kaldırılması ise Nijerya halkında büyük endişe ve tepkilere yol açtı. Çünkü Tinubu’nun sübvansiyonları kaldırma kararı sonrasında petrolün fiyatı, kıtanın en büyük ikinci petrol üretici olan Nijerya’da litre başına 0,78 dolar arttı. Bu artışın eğitim, sağlık ve gıda gibi önemli sektörlerde de fiyat artışlarına yol açması bekleniyor. 

Kabinede 48 bakan ve yolsuzluk sorunu

Başkan Tinubu, bütçe açığını kapatmak için böylesine radikal önlemler almaya çalışırken, kabineye 48 bakan atanması Nijerya’da tartışılan diğer bir mesele oldu. Önceki dönemlerde hükümetler genellikle ülkedeki 36 eyaletten en az bir bakan aday göstermeyi ve bakan sayısını sınırlı tutmayı tercih etmekteydi. Bakan sayılarını nispeten arttıran Olesegun Obasanjo’nun 1999’da 42, Umaru Yar’Adua’nın 2007’de 39 ve Muhammed Buhari’nin 2019’da 42 bakan ataması da tepki çekmişti. Ancak Tinubu’nun bakan sayısını 48’e çıkarması Nijerya’da bir rekor. Bakanlıkların çalışmaları ve personelleri için ayrılacak bütçeler hali hazırda büyük ekonomik sorunları olan Nijerya hazinesi üzerinde büyük bir baskı yaratacak. 

Tinubu’nun seçim çalışmalarından beri en büyük vaatlerinden birisi ülkedeki yaygın yolsuzlukla mücadeleydi. Hatta göreve geldikten sonra Tinubu, bu amaçla Ekonomik ve Mali Suçlar Komisyonu (EFCC) Başkanı Abdulrasheed Bawa’yı görevi kötüye kullandığı gerekçesiyle görevden almıştı. Ancak Tinubu, yolsuzlukla mücadele alanında yine söylemleriyle çelişen bir eylem gerçekleştirerek kamuoyunda büyük bir tartışmaya daha konu oldu. Tinubu, Nijerya’nın eski başkanlarından olan ve adı diktatörlük ve yolsuzlukla anılan Sani Abacha’nın ülkeden milyarlarca doları yurtdışına çıkarmasına yardım etmekle suçlanan Abubakar Atiku Bagudu’ya bütçeden sorumlu bakan olarak kabinede yer verdi. Bagudu’nun adı 2021 yılında Pandora Belgelerinde de geçti. Bu belgelere göre Bagudu, İngiliz Kraliyet ailesinin de davalarına bakan Farrer & Co. adlı bir hukuk şirketinin de müvekkili. Bu hukuk şirketi Abubakar Atiku Bagudu ve erkek kardeşi hakkındaki mali suçlar ve yolsuzluk soruşturmalarını düşürmüştü. Netice itibarıyla hakkındaki geçmiş yolsuzluk iddiaları hala kuşku yaratan ve yurt dışındaki off shore hesaplarda büyük bir servete sahip olan Bagudu’nun Tinubu tarafından atanması, bu hükümetin de yolsuzlukla mücadelede başarılı olmayacağının bir emaresi olarak görülüyor.

Nijerya iç siyasetinde seçimlerin meşruluğu, ekonomik kriz ve yolsuzluk iddiaları dışında Tinubu’nun akademik kariyeri de sorgulanıyor. Ana muhalefet partisi lideri Atiku Abubakar, Tinubu’nun ilk ve orta öğrenimi olmadan Chicago State Üniversitesi’nden şaibeli bir şekilde diploma sahibi olduğunu iddia ediyor. Bu iddia hükümet ve Amerikan üniversitesi yetkilileri tarafından çürütülmeye çalışılsa da hala bu söylemlerle Tinubu Hükümetinin kamuoyundaki prestijini zayıflatıyor.

Nijerya’da siyasi ve ekonomik krizler haricinde geçtiğimiz dönemlerden beri yüksek tehlike arz eden güvenlik endişeleri de artarak devam ediyor. Bilhassa ülkenin kuzey bölgelerinde çiftçiler ve çobanlar arasındaki toprak çatışmaları, Boko Haram, JNIM ve ISWAP gibi terör örgütlerinin eylemleri, kaçakçılıkla güçlerini arttıran suç örgütleri ve silahlı haydut çetelerinin varlığı ülke halkının güvenliğini tehdit ediyor. Tinubu hükümeti ise bu tehditlerle başa çıkmakta oldukça zorlanıyor. Örneğin Tinubu göreve başladıktan sonra sadece bir hafta içerisinde Rivers, Zamfara, Kaduna, Ogun ve Sokoto gibi eyaletlerde meydana gelen eylemlerde 78 kişi öldürüldü. 12 kişi ise kaçırıldı. Yine Abuja’nın ve uluslararası toplumun dikkati Nijer darbesine odaklandığı süreçte, 18 Ağustos’da Nijerya’nın Nijer Eyaletindeki terör saldırısında 25 askeri personel hayatını kaybetti.

Nijer’e askeri müdahale tehdidi

Yukarıda bahsi geçen başarısızlık ve krizlere rağmen Nijerya Devlet Başkanı Tinubu, Paris ve Washington yönetimlerinin de etkisiyle ECOWAS dönem başkanı olarak Nijer’deki cunta yönetimine askeri müdahale tehdidinde bulundu. Diğer yandan Nijer’deki cunta yönetimini anayasal koşullara geri döndürmek için ikna çabaları için General Abdulsalami Abubakar, Sokoto Sultanı Alhaji Muhammad Sa'ad Abubakar ve ECOWAS Komisyonu Başkanı Ömer Alieu Touray Niamey’e ile görüştü, ancak olumlu bir sonuç alamadı.

Bu girişimlere rağmen cunta liderlerinin geri adım atmaması karşısında Tinubu, Nijer’e karşı sert tutumunu sürdürdü, askeri müdahale olasılığını vurguladı. Fakat bu olası müdahalenin Nijerya’daki iç sorunları tetikleme ihtimali çok yüksek. Çünkü ECOWAS’ın toplam nüfusunun %60’ını ve GSYİH’nın %78’ini oluşturan Nijerya, oluşumun bütçe ve askeri kapasitesine de en fazla katkıyı sağlayan ülke. Eğer bu askeri müdahale olursa Tinubu hükümeti Nijer’de cuntacılara karşı, bütçe ve askeri destek yükünün büyük bir kısmını üstlenmek durumunda. Bu da Nijerya için hem askeri kayıp hem de yüksek bir ekonomik maliyet olasılığını doğuruyor. Ayrıca bu askeri müdahale, eski sömürgeciler tarafından yapay olarak yaratılan sınırlarla bölünen etnik gruplar üzerinde de olumsuz etki yaratabilir. Özellikle Kuzey Nijerya’daki Müslüman topluluklar, sınır ötesinde akraba toplulukları olması hasebiyle askeri müdahale olasılığına çok sıcak bakmıyor.

Güvenlik sorunu

Nijer’e karşı Nijerya liderliğinde gerçekleştirilecek bir askeri operasyonun yaratabileceği olası en vahim etkinin ülkede mevcut olan terörizm, radikalizm, kaçakçılık ve suç örgütlerinin varlığı gibi toplumsal sorunları arttırma ihtimali olduğu da söylenebilir.  Askeri odağın operasyona kaydırılması sonrasında ülkede oluşacak güvenlik boşluğu, bu sorunlara ivme kazandırabilir. Nitekim darbenin sonrasındaki kaos ortamında birçok terör grubu Nijerya’nın kuzeyinde eylemlerini artırdı ve çok sayıda can kaybına neden oldu. 

Nijer darbesi sonrası Tinubu hükümeti tarafından verilen sert kararların bir diğer etkisi, ülkenin kuzeyinde hissedilmeye başladı. Bilindiği üzere Nijerya, darbe sonrasında, elektrik ihtiyacının %70’ini karşıladığı Nijer’e verdiği elektriği kesip ağır ekonomik yaptırımlar uygulama kararı aldı. Ancak bu çabalar olumlu sonuç vermediği gibi Nijer ile önemli sosyo-ekonomik bağları olan başta Hausalar olmak üzere Kuzey Nijerya’daki toplulukları da sıkıntıya soktu. 

Netice olarak iç politikayla dış politika arasındaki etkileşimin net olarak gözlemlenebildiği son dönem Nijerya gelişmeleri incelendiği zaman, yeni Başkan Tinubu’yu gelecek süreçte zor günlerin beklediği söylenebilir. Ülkede güçlü bir kamuoyu desteğinden yoksun olan Tinubu’nun yukarıda özetlenen siyasi, askeri ve sosyo-ekonomik krizlerle mücadelede oldukça zorlanacağı görülüyor. Görevinin ilk 100 gününde verdiği bazı yanlış kararların bu mücadele sürecinde kamuoyu karşısında kendisine dezavantaj yaratacağı aşikar. Eğer Yüksek Mahkemeden olumsuz karar çıkmaz ve görevine devam edebilirse Başkan Tinubu’nun, Nijerya’da 36 eyalet ve 300’den fazla etnik grubu kapsayacak, rasyonel politika ve çözüm  stratejilerini acilen oluşturması gerekiyor.

HURİYE YILDIRIM ÇİNAR

Lisans ve Yüksek Lisansını Uluslararası İlişkiler alanında Akdeniz Üniversitesinde tamamlayan Yıldırım Çinar, Yüksek Lisans tez aşamasında Fransa’da Institut D’etudes Politique de Rennes’de bulundu. Doktora derecesini ise Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden aldı. Doktora tezinin başlığı “Sahraaltı Afrika’da Devlet İnşası ile Terörizm İlişkisi: Nijerya ve Boko Haram Örneği”dir. Yazar şu anda TASAM Afrika Enstitüsü’nde Eş Direktör olarak görev yapmaktadır.
 
İyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen yazarın başlıca çalışma alanları Bölgesel Çalışmalar, Türkiye-Afrika İlişkileri, Afrika Çalışmaları, Afrika’da Güvenlik Meseleleri, Güvenlik Çalışmaları, Radikalizm ve Terörizmdir. Yıldırım Çinar, çok sayıda makale/kitap bölümü yanında Afrika Politikası: 21. Yüzyılda Güvenlik, Refah ve Demokrasi Arayışı ve Küresel Aktörler ve Büyük Güç Rekabeti başlıklı iki kitabın editörleri arasında yer almaktadır. Bunların dışında yazar, Afrika meselelerine yönelik olarak ulusal ve uluslararası basında yer almaya ve çeşitli projeler üzerinde çalışmaya devam etmekte.