Siyasi iktidarlar ve siyasetçiler, "halk iradesine" dayanarak temel hukuk ilkelerini dönemsel ruh hallerine uyacak şekilde çiğneyebilir ya da eğip bükebilirlerse, yönetim tek kişinin iradesiyle şekillenmeye başlar.
Avrupa'nın ana akım merkez sağ partileri, milliyetçi aşırı sağı dışlamak, taklit etmek ya da onunla ittifak kurmak arasında karar verirken, aslında seçmenlerini ve ruhlarını kaybetme ihtimali arasında bir seçim yapıyor.
Fransa hâlâ insan haklarının anavatanı mı, yoksa ırkçı fanatiklerin fikir savaşını kazandığı bir ülkeye mi dönüşüyor? Cevap, her ikisi de.