×
ABD

ANALİZ

“Sıradaki Dava”: Trump İçin Yeni İddianame ve Amerika'nın Siyasi Düzeni

ABD'nin kurucuları, başkanı yasa dışı davranışlardan sorumlu tutma yetkisini Kongre’ye vermiş olsa da yaşanan yapısal değişiklikler bu yetkiyi, yargı mekanizmasına kaydırdı. Trump davasında, bu durumun bir anayasal krize yol açıp açmayacağını göreceğiz.
ESKİ ABD Başkanı Donald Trump'ın Florida'daki malikanesinden çıkan "gizli belgeler" soruşturması kapsamında hazırlanan dava dosyası kamuya açıklandı. Hazırlanan 49 sayfalık iddianamede, eski başkan Trump’a, aralarında "ulusal savunma bilgilerinin kasıtlı olarak saklanması" da dahil olmak üzere 37 suçlama yöneltildi. Bu, iş kayıtlarında tahrifat yaptığına ilişkin olarak Nisan ayında başlatılan dava sürecinin ardından Trump hakkında hazırlanan ikinci dava dosyası.

***
Eski bir başkan hakkında hazırlanan iddianame Amerika Birleşik Devletleri için emsalsiz. Ancak Amerikalılar ve dünyanın buna alışması gerekecek. Bir ABD başkanının veya eski başkanın yasal bir yaptırımla karşı karşıya kalması an meselesi.

1999'da Başkan Bill Clinton, yemin altında yalan söylemek de dahil olmak üzere adalete engel olmak ve mahkemeyi yanıltmak suçundan yargılandı. Benzer şekilde, Clinton'ın iki selefi, George HW Bush ve Ronald Reagan, İran'la rehineler karşılığında silah ticareti yapmak üzere yasadışı bir plana karıştılar, ancak ikisi de yargılanmadı.

Richard Nixon, Başkan Gerald Ford tarafından affedilmemiş olsaydı, görevden istifa ettikten sonra Watergate ile ilgili suçlar ve rüşvetten yargılanacaktı. Diğer yandan Amerikalıların bazıları, George W. Bush veya adamlarının "Teröre Karşı Savaş" politikasıyla ilgili suçlardan yargılanması gerektiğine inanıyor.

Yine de bir başkanın yargılanabileceği fikrinin normalleşmesi, Amerika için birkaç on yıllık bir mesele. ABD'li kurucular, yürütme organının kendi kendini denetleyebileceğini düşünmüyorlardı. Bu yüzden görevden alma yetkisini Kongre'ye verdiler. Ancak üç şey, kuruluş döneminden bu yana, kurucuların görevden alma hesaplarını değiştirdi.

İlk olarak, parti sistemi geliştikçe, başkanlar sonunda partilerinin fiili başkanları haline geldi. İkincisi, başkanlık makamı, yirminci yüzyıl boyunca sistem içerisinde muazzam bir güç kazandı. Bu, başkanın parti içindeki ve parti dışındaki siyasi muhalifleri bastırmak için idari gücünü kullanmak gibi yeni riskler yarattı. Üçüncüsü, yürütme erki bürokratikleşip profesyonelleştikçe, birçok kişi federal kolluk kuvvetlerinin başkan ve yardımcılarından bağımsız çalışabileceğini, onları soruşturabileceğini veya siyasi muhalifleri soruşturma baskılarına direnebileceğini hayal etmeye başladı.

Ancak bu dönüşüm kendi içinde bazı sorunlar yarattı. Mevcut siyasi sisteme göre Başkan, Adalet Bakanını atadığı için, tüm federal yasa uygulama kararları nihayetinde Başkana ve partisine atfedilebilir. Dolayısıyla bu, eski bir başkan veya başkan olmak isteyen birisi (her ikisini de "Trump" olarak okuyabilirsiniz) hakkında açılan herhangi bir ceza davasının olağan bir ceza davasından farklı olduğu ve daha çok siyasi bir mücadeleye, bir tür vekalet kampanyasına benzediği anlamına gelir.

Bu nedenle Başkan Joe Biden ve başsavcı Merrick Garland, kendilerini Donald Trump’la ilgili soruşturmalardan uzak tutmak için büyük çaba sarf ediyor. Ancak Trump ve ekibi, kamuoyuna Garland'ı Biden'ın atadığını, Garland'ın da Özel Danışman Jack Smith'i atadığını hatırlatıyor. Üstelik herkes soruşturmanın, her ne kadar iyi niyetli ve haklı gibi görünse de aslında Demokratların siyasi çıkarlarına katkı sağladığını biliyor.

İşte tam da bu noktada, iddia makamı olarak savcıların, sadece Trump'ın suç işlediğini değil, aynı zamanda yargılama kararının haklı ve yerinde olduğunu da ortaya koyması gerekiyor. Jüri üyelerinin, yargıcın ve toplumun soruşturma ile ilgili şüphelerini yatıştırmaları gerekecek. 

Diğer taraftan Trump'ın avukatları, iddia makamının duruşmayı olabildiğince düzenli, adil ve etik hale getirme çabalarına karşı koymak ve yargı sürecini yavaşlatmak üzere her fırsatı değerlendirerek davayı bir sirke dönüştürmeye çalışacaklardır. “On İki Kızgın Adam” modelinde sıkı planlanmış bir hukuk draması beklemeyin. “Kuzenim Vinny” ve “Godot'yu Beklerken” karışımı bir akışla karşılaşma ihtimalimiz çok daha yüksek.

Yargılama süreciyle ilgili gecikmeler Trump'ın çıkarına hizmet edecek. Zira dava uzadıkça avukatları, yargılama sürecinin aslında Trump'ın başkanlık kampanyasına müdahale amacı taşıdığını iddia edecekler. Diğer taraftan savcıların süreci hızlandırmaya yönelik girişimleri ise adil yargılanmayı engelleme ve adaletsizlik çığlıklarıyla karşılanacak. Dahası, Trump'ın Cumhuriyetçi Parti adaylığı için ön seçimler başlamadan veya genel seçimler yapılmadan önce mahkum edilmesi durumunda, avukatları, halkın başkanı seçme hakkına müdahale edildiğini öne sürecekler Trump'ın hapishane hücresinde bir seçim kampanyası yapmasına gerek olmadığını savunacaklar. [Böylelikle seçim kampanyasını Trump’un mağduriyeti üzerine kuracaklar.]

Sosyalist Eugene Debs 1920'de hapishaneden cumhurbaşkanlığına aday olurken, büyük bir partiye yaslanmıyordu ve dolayısıyla özgür olsaydı bile kazanamazdı. Trump için aynı şey söylenemez.

Gerçekten de bu koşullarda 2024’teki seçimlerde Trump'ın tekrar seçildiğini hayal edelim. Seçilmiş bir başkanın (benzeri görülmemiş) ceza davası, gelecek dönemde başkanının başkanlığa hazırlanma veya hizmet etme kabiliyetine müdahale edeceğinden endişe ediliyorsa mahkemeler tarafından engellenebilir. Ve eğer mahkum edilirse, o zaman ne olacak? Nükleer top Trump'a hücresinin parmaklıkları arasından mı teslim edilecekti?

Büyük olasılıkla mahkemeler, görev süresinin sonuna kadar cezasını (veya henüz tamamlanmadıysa davayı) erteleyecektir. Bu, bir hapishane hücresinde yaşlılık ihtimalinden başka kaybedecek hiçbir şeyi olmayan Trump'ın, cezasının infazını önlemek için mevcut her yolu kullanarak ikinci dönemini geçirmesini neredeyse güvence altına alır. Biden'ın, anayasal bir krizden kaçınmak için Trump'ı affetmeyi veya cezasını hafifletmeyi düşünmesi ve böylece başkanlığı yozlaştıran ve ülkede kötü yönetme yerleştiren ikinci bir Trump dönemin önüne geçmesi gerekebilir. Bu ülkenin geleceği için ehveni şer olan seçenektir. 

Hukukun üstünlüğü mekanizması, seçim siyasetine pek uygun değil. Şayet ilerleyen süreçte Cumhuriyetçiler arasında yıldızı sönmezse söz konusu dava, Trump’ın tekrar seçilmesine yardımcı olabilir veya adalet sistemine daha fazla zarar verebilir. Daha da kötüsü, bu tür yasallaştırılmış siyasi çekişmeler, Trump sahneyi terk ettikten çok sonra bile siyasetin olağan bir özelliği haline gelebilir.


Bu yazı, 14 Haziran 2023 tarihinde, Project Syndicate’te “The Trump Indictment and America’s Political Order” başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.

ERIC POSNER

Chicago Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde profesör