×
RUSYA

ANALİZ

Navalnıy: Son Muhalifin Ölümü

Navalnıy son yıllarda en fazla öne çıkan muhalif liderlerin başında geliyordu. Uluslararası ortam ve ülke içindeki siyasî gelişmeler göz önünde bulundurduğunda, yakın gelecekte benzeri bir siyasî şahsiyetin ortaya çıkma olasılığı, hayli zayıf görünüyor.
16 ŞUBAT'TA Rus muhalif liderlerden Aleksey Navalnıy'nin bulunduğu hapishanede hayatını kaybettiği duyuruldu. 47 yaşındaki Navalnıy 2021 yılında dolandırıcılık suçundan iki yıl sekiz ay hapis cezası verildikten sonra Ağustos 2023'te altı suçtan 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Suç listesi şöyleydi: Aşırılıkçı bir topluluğun yaratılması, aşırılıkçılık çağrıları, vatandaşların haklarını ihlal eden kar amacı gütmeyen bir örgütün oluşturulması, aşırılığın finansmanı, ayrıca küçüklerin tehlikeli eylemlere dahil edilmesi ve Nazizmin yeniden oluşturulması. Daha sonra koşulların ağır olduğu Kuzey Kutup Dairesi'nin yakınlarındaki bir cezaevine gönderildi. Navalnıy 2020’de zehirlenmişti Almanya’da tedavi olduktan sonra Rusya’ya dönmüş, akabinde tutuklanmış ve 2021'de haps edilmişti. 16 Şubat’ta da hapishanede öldüğü açıklandı.

Rus politikacıların yorumu

Kremlin’de Putin dahil olmak üzere üst düzey yetkililer tarafından Navalnıy’ın ölümüyle ilgili herhangi bir açıklama yapılmadı. Kremlin sözcüsü Dmirtiy Peskov olayın yaşandığı ilk gün yaptığı açıklamada konunun Putin’e iletildiği ve tıbbi sonuçların açıklanmasını beklemek gerektiğini söyledi. Navalnıy’ın ölümüyle ilgili Batı’yı suçlayan açıklamalar ikinci derecedeki Rus devlet adamlarından geldi. Federasyon Konseyi Uluslararası İlişkiler Komitesi Başkan Yardımcısı Vladimir Cabarov, “Rusya'nın Alksei Navalnıy'nin sağlığına zarar vermenin "hiçbir anlamı" yok. O, hâlâ birkaç yıl çekmesi gereken bir cezayı çekiyordu. Bunun bir kaza olduğunu düşünüyorum”dedi. 

Putin’e kayda değer yakınlığıyla bilinen Devlet Duması Başkanı Vyaçeslav Volodin, Telegram kanalında benzer bir bakış açısını dile getirerek muhalifin ölümünün "kimseye faydası olmadığını" söyledi. Ona göre, Navalnıy'nin ölümünden "Washington ve Brüksel sorumlu"ydu. Volodin, "Hepsinin isimleri iyi biliniyor: NATO Genel Sekreteri ve ABD liderliğinden Scholz, Sunak ve Zelensky'ye kadar, hepsi Navalnıy'nin ölümünün failleridir" diye yazdı.

"Adil Rusya-Hakikat İçin" partisinin başkanı Sergei Mironov, Telegram kanalında Navalnıy'nin ölümünün "daha önce onu zehirlemeye çalışanlar da dahil olmak üzere Rusya'nın birçok düşmanı için faydalı olduğunu" yazdı. "Batı'nın Rusya ve liderine yönelik başlatacağı güçlü bilgi saldırısını püskürtmek için herkes birleşmeli" dedi.

Devlet Duması Başkan Yardımcısı ve Yeni İnsanlar Partisi'nin başkan adayı Vladislav Davankov, muhalif Navalnıy'nin ölümünü bir trajedi olarak nitelendirdi. Davankov, Navalnıy'nin ölümünün kimse için spekülasyon ve övünme sebebi olmaması gerektiğini söyledi. Davankov,“Herhangi bir siyasi görüşe sahip olabilirsiniz ancak Rusya'da genç ve güçlü insanların cezaevlerinde ölmesi bir trajedidir. Arkadaşlar ve aile için bir trajedi. Navalnıy'nin yakın ve değerli olduğu herkes için” ifadelerini kullandı. 

Kremlin’e yakınlığıyla bilinen siyaset bilimci Sergei Markov, “yaşananların bir kaza olduğuna inanmadığını, Amerikan ve İngiliz istihbarat servisleri tarafından, seçimlerde Putin’e zarar vermek için yapılan bir hamle” olduğunu söyledi. Markov, ayrıca Navalnıy'nin artık Rusya'da ciddi bir takipçisi bulunmadığı için Putin’e alternatif lider oluşturma projenin başarısız olduğunu ve bu nedenle gözden çıkartıldığını” belirtti. 

Navalnıy'nin yabancı istihbarat servislerinin kurbanı olduğuna inanan başka bir siyaset bilimci Marat Başirov ise, Navalnıy'nin Münih Güvenlik Konferansı sırasında öldürülmesinin amacının Ukrayna'daki savaşı finanse etmek için ABD Kongresi'nden zorla para almak olduğunu söyledi. 

Batılı politikacıların yorumu

Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Alexei Navalnıy'nin ölümüyle ilgili haberler hakkında yorum yaptı. Bu yorumlara karşı Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova, Batılı ülkelerin "anlık tepkisini”, “kendini açığa vurmak" olarak nitelendirdi.
 
Eski adı Twitter olan sosyal ağ X'ten açıklama yapan İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, “Aleksey Navalnıy hayatı boyunca inanılmaz bir cesaret sergiledi. Ölümü, eşi, kendisi ve Rusya halkı için büyük bir trajedir," diye yazdı. Avrupa Konseyi Başkanı Charles Michel, Avrupa Birliği'nin Navalnıy'nin ölümünden "yalnızca Rus iktidarını sorumlu tuttuğunu" söyledi. Letonya Devlet Başkanı Edgars Rinkevich de muhalifin ölümünden Kremlin'i sorumlu tuttu. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky de aynı tutumu dile getirdi. Almanya Başbakanı Olaf Scholz düzenlediği basın toplantısında haberi “korkunç” olarak nitelendirdi ve bunun Rusya'nın nasıl değiştiğinin bir göstergesi olduğunu ekledi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, "Çok üzgünüm, NATO her zaman onun serbest bırakılması yönünde çağrıda bulundu" dedi.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Navalnıy'nin hapishanede öldürülmesinin kendisini öfkelendirdiğini söylerek Putin ve çevresini suçlamasının ardından New York Times "Navalnıy'nin ölümü ABD ile Rusya arasındaki gerilimi artırıyor" diye yazdı. 

Bazı Amerikalı Demokratlar, Cumhuriyetçileri eleştirerek ABD'yi Ukrayna'ya yardım edecek bir yasa tasarısını hızla onaylamaya çağırdı. Trump'ın bu sonbahardaki seçimleri kazanması durumunda, ABD’nin Ukrayna'ya yardım etmekten vazgeçeceği ve hatta Ukrayna konusunda Avrupa’yı Rusya’yla yalnız bırakacağı düşünülüyor. 13 Şubat'ta yapılan son oylamada ABD Senatosu, 60 milyar doları Kiev'e olmak üzere Ukrayna, İsrail ve Tayvan'a 95 milyar dolarlık yardım sağlayan bir yasa tasarısını desteklemişti. Tasarının daha sonra Temsilciler Meclisi tarafından onaylanması gerekiyor ancak aynı gün Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson Senato teklifini bir kez daha eleştirdi. Ertesi gün Johnson tasarıyı şimdilik oylamaya sunmayacağını açıkladı.

Bazı yorumcular, Navalnıy'nin ölümünün, ABD'de Kasım ayında yapılacak başkanlık seçimleri için yürütülen kampanyalardaki tartışmaları da etkileyebileceği görüşünde. "Trump ekibinin Rusya'yı normalleştirme çabalarına ciddi bir engel oluşturacağı" belirtiliyor. Donald Trump'ın Amerikan toplumunu ve Washington elitlerini Kremlin'e karşı daha yumuşak bir tutumun gerekliliği konusunda ikna etmesinin daha zor olacağı düşünülüyor. 

Rusya’daki Muhalif hareketin akıbeti

Rus siyasetinde Ruslar muhalefeti ikiye ayırır: Sistem muhalefeti ve sistem dışı muhalefet. Sistem muhalefeti ile yasal partiler kastedilir. Son yıllarda Rusya’daki muhalif siyasi partiler aslında kendi aralarında bir muhalefet yürütürler ancak mevcut iktidara karşı herhangi bir muhalefet yapmazlar. Putin’in dış ve iç politikadaki yönetimine mutlak destek verirler. Sistem dışı muhalefet ise mevcut yönetimin yanlışlığına yönelik muhalefet eden ve genellikle bir siyasi partisinin olmadığı toplumsal hareketlerin liderlerinden oluşur. 2015’te Kızıl Meydan yakınlarında öldürülen Boris Nemtsov’un her ne kadar bir siyasi partisi olsa da mevcut iktidara yönelik eleştirilerini dile getirmesi nedeniyle o da bu kategoriye konulur. Sistem dışı muhalefetin özelliklerinden bir diğeri de liberal görüşlü bir hareket olmasıdır. Rusya’daki sağ kesim, bunları aslında Batı’nın bir uzantısı ve hatta Rusya’daki ajanları olarak görmektedir. Navalnıy’la ilgili de benzeri iddialar söz konusuydu. 

Rusya’da halkın önemli bir kesimi “sistem dışı muhalefet” olarak tanımlanan siyasîleri desteklemiyor. Ülkenin ekonomik ve siyasi şartlarından rahatsız olmalarına rağmen onlara göre Putin’e karşı yapılan eleştiriler aslında ülkenin istikrarına yönelik bir saldırıdır. Rus siyasetinin son 20 yılında kilit rol oynayan Vladislav Surkov’un 2019’da kaleme aldığı makalede, Rusya’da bir “Putinizm” ideolojisinin oluştuğunu ve bunun artık bir devlet ideolojisi haline geldiğini belirtiyor. Surkov makalesinde Rusya’da derin devletin” olmadığını ancak “derin halkın” olduğunu ve toplumun bu kesimini, yani “derin halkı duyabilmenin, anlayabilmenin, onların içini tam olarak görebilmenin ve buna göre hareket edebilmenin Putin devletinin eşsiz ve temel avantajı” olduğunu söylüyor. Putin ile söz konusu “derin halkın” etkileşimi, Putin’e karşı alternatif oluşturabilecek bir muhalefeti geniş kitlelerin desteğinden yoksun bırakıyor. 

Bir de madalyonun diğer tarafı var. İktidar-muhalefet ilişkisi. Rusya’da muhalif görüşe sahip insanların sayısı da az değil. Bazı kaynaklara göre Rusya'nın Moskova, Kazan, Saratov, Tolyatti, Vologda, Krasnodar, Belgorod gibi farklı bölgelerinde Aleksey Navalnıy anısına düzenlenen etkinliklere çok sayısa insan katıldı. Haberlere göre Moskova’da bine yakın kişi sokağa çıktı. Rusya’da toplam 40’a yakın kişi göz altına alındı. Nijniy Novgorod'da, tutuklular serbest bırakıldı. 
Daha önceki yıllarda Rusya’da bir kesimin ülkedeki “sistem dışı” muhalefetin Batı’yla yakın ilişi içinde olması, Batı’nın Rusya’ya baskı uygulaması ve yaptırım kararları alması gibi isteklerde bulunması iktidarın büyük tepkisine ve muhaliflere baskı yapmasına yol açıyordu.
 
Rusya’nın 2022’de Ukrayna’ya kapsamlı müdahalesi, Rus siyasetinde iktidar-muhalefet ilişkisini etkileyen iki önemli gelişmeye yol açtı. Birincisi, Batı’nın uyguladığı yaptırımlar, Rusya’nın zayıflatılmasına yönelik olduğu için iktidarın buna tepki gösterek daha fazla sertleşmesine yol açtı. İkincisi, Batı, Rusya’ya karşı uygulayabileceği yaptırımların neredeyse tamamını uyguladığı için muhalifleri korumak amacıyla Rusya’ya karşı kullanabileceği baskı araçlarını da yitirmiş oldu. 

Ukrayna olaylarından ötürü uluslararası baskı altında olan Rusya’nın temel amacı ülke içinde istikrarı sağlamak olduğu için, bu istikrara yönelik tehdit algıladığında sert tepki gösterebileceği bir sürece girdiği söylenebilir. Navalnıy son yıllarda en fazla öne çıkan muhalif liderlerin başında geliyordu. Uluslararası ortam ve ülke içindeki siyasî gelişmeleri göz önünde bulundurduğumuzda yakın gelecekte benzeri bir siyasî şahsiyetin çıkması düşük ihtimal olarak görünüyor. 

SABİR ASKEROĞLU

Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.