×
ABD
12.12.2023

ANALİZ

İhtiyarların Yönetimi: ABD Siyaseti İçin Güncel Bir Meydan Okuma!

ABD siyasetinde yaşlıların egemenliğinden duyulan rahatsızlığın iki boyutu bulunuyor. Fiziksel ve zihinsel yeterlilikle ilgili endişelerin yanı sıra yaşlı insanların hakim olduğu bir siyasi sınıfın varlığı, farklı siyasi sonuçlar doğuruyor.
NANCY PELOSI Eylül ayında, Temsilciler Meclisi’nde bir sonraki dönem için tekrar aday olacağını açıkladığında, bu haber bazı çevrelerce şaşkınlıkla karşılandı.

Her ne kadar bazı Demokratlar deneyimli bir devlet kadını ve aynı zamanda müthiş bir bağış toplayıcıyla iki yıl daha birlikte çalışma ihtimalini sevinçle karşılasalar da diğer pek çok siyasi gözlemci aynı heyecanı duymadı. Bunun en büyük nedeni ise Pelosi’nin ya da ona atfedilen unvanıyla Speaker Emerita’nın bir sonraki ABD seçimleri yapıldığında 84 yaşında olacak olması. Kararın, yaşlı adayların ABD siyaseti için ciddi bir sorun haline geldiği bir dönemde yapılmış olması da şaşkınlığı artıran bir diğer sebep. 

ABD, siyasetçilerin çoğunun nüfusun genelinden çok daha yaşlı olduğu bir dünyada, dikkat çekmeyi başaran bir ülke. Benzer ülkelerle kıyaslandığında, ABD’de seçilmiş siyasetçilerin çoğunluğu yaşlılardan oluşuyor. Nitekim ülkedeki her beş kongre üyesinden biri 70 yaşın üzerinde. Bu o kadar yüksek bir oran ki Kongre üyeliğini ülkenin en yaşlı mesleklerinden biri haline getiriyor.

Bu durum, ülkede azami süre sınırlaması, zorunlu emeklilik ve hatta 75 yaşın üzerindekiler için zorunlu akli yeterlilik testi yapılması yönünde çağrılara yol açtı. Buna paralel olarak, geçtiğimiz hafta Cumhuriyetçi Kongre üyesi John James, görev süreleri içinde 75 ve üzeri yaşta olanların başkanlık, başkan yardımcılığı ya da Kongre üyeliği için aday olmalarını engelleyecek bir yasa tasarısı sundu.

ABD dahil, dünya genelinde, yaş temsilini araştıran Ottawa Üniversitesi’nden siyasi çalışmalar profesörü Daniel Stockemer’e göre, demokrasinin iyiliği için liderlerin değişimi oldukça kritik bir öneme sahip. Bunun yaşlı siyasetçilerin dışlanması gerektiği anlamına gelmediğini ifade eden Stockemer, “hep aynı kişilerin yönetmesine” izin vermek yerine yeni katılımcılar için alan açılması gerektiğine işaret ediyor.

Temsili olmayan demokrasi

Pelosi’nin açıklamasına gelen tepki, ABD’de artan gerontokrasi tartışmasının son noktasını teşkil ediyor.

İlk kez 1987 yılında seçilen Pelosi’nin yaptığı adaylık açıklaması, 81 yaşındaki Cumhuriyetçi Mitch McConnell ve 90 yaşındaki Kaliforniya senatörü Dianne Feinstein gibi yaşlı siyasetçilerin sağlığıyla ilgili endişelerin dile getirildiği bir dönemde geldi. Bu da tartışmaları daha fazla alevlendirdi. Seksenlik McConnell kısa bir süre önce gazetecilere konuşurken iki kez cümlenin ortasında donup kalmış, bunun üzerine kongre doktoru ve senatörün “nöroloji ekibi” ile görüşülmüştü.

Meclisin en yaşlı üyesi olan Feinstein ise bu yıl geçirdiği zona hastalığının ardından uzun süreli bir izne ayrıldı. Bunun sonucunda, Senato’da az bir farkla çoğunluğa sahip olan Demokratların atama kararları ve yasa tasarılarını geçirmesi zorlaştı. 2024 yılında görevi bırakacak olan Feinstein, hafızasıyla ilgili uzun süredir devam eden endişeler nedeniyle daha erken emekli olma çağrılarını da yanıtsız bıraktı.

Sağlığına ilişkin endişeler, ABD tarihinin en yaşlı başkanı olan 80 yaşındaki Joe Biden’ı da sarmış durumda. Biden, 77 yaşındaki Cumhuriyetçi aday Donald Trump’a karşı muhtemel bir rövanşta yeniden seçilmek için yarışacak. Eski başkan adayı 76 yaşındaki Mitt Romney ise her iki isme de “kenara çekilmeleri” ve genç nesillere yol açmaları konusunda çağrıda bulundu.

Associated Press ve NORC Center for Public Affairs Research tarafından ağustos ayında yapılan bir ankete göre, ABD toplumunun dörtte üçü Biden’ın bir dönem daha başkanlık yapmak için fazla yaşlı olduğunu düşünüyor. Anket ayrıca, Demokratların da üçte ikisinin bu görüşte olduğunu ortaya koyuyor.

Yine de ABD’de gerontokrasiden duyulan rahatsızlığın iki yönü bulunuyor. Fiziksel uygunluk ve zihinsel yeterlilikle ilgili endişelerin yanı sıra yaşlı insanların hakim olduğu bir siyasi sınıfın varlığı farklı sonuçlar da doğuruyor.

Sosyal bilimciler, diğer azınlık gruplarında olduğu gibi, gençlerin yeterince temsil edilmemesinin, onların çıkarlarının siyasetçiler tarafından ele alınmadığı anlamına geldiğini ve bunun da gençlerin siyasete katılımını engellediğini dile getiriyor.

Stockemer, yasama organlarının “toplumun isteklerini karşılayan kararlar alabilmeleri için nüfusun yaş dağılımına benzeyen bir yapıya sahip olmaları gerektiğini” ifade ediyor.

Ancak, ABD’de hem Senato hem de Meclis’teki yaş ortalaması bu yüzyılın başından bu yana giderek artış gösteriyor. Bu durum, diğer ülkelerdekinden oldukça farklı. Yaş ortalaması, Ottawa Üniversitesi araştırmacıları tarafından toplanan verilere göre, İngiliz ve Fransız parlamentolarının alt meclislerinde son yıllarda aşağı yukarı sabit kalırken, Almanya Federal Meclis’inde 2013’ten beri düşüş gösteriyor.

Öte yandan, ABD Temsilciler Meclisi’nin 58 olan yaş ortalaması, diğer G7 ülkeleri ve Rusya’daki muadillerinden daha fazla. Senato’da ise bu ortalama 65’e yükseliyor. Bu da senatörlerin yarısının emeklilik yaşlarında ya da daha üstünde olduğu anlamına geliyor. Bu yaş ortalaması hesaplarının Kongre döneminin başlangıcına göre yapıldığı düşünüldüğünde, görevde olanlar dönemlerini tamamladıklarında bu sayıların daha da artacağı aşikar.

Ayrıca, Kongre’nin sadece yüzde 7’si 40 yaşın altında. Bu durum, ABD’deki gençlerin daha fazla temsili ve iklim meselesi gibi önem verdikleri konulara yönelik yasaların kabulü için iyiye işaret değil.

Norveç parlamentosunda yaş, cinsiyet, sınıfsal köken ve kent-kır temsilinin politik tartışmaları etkileme biçimini inceleyen Norveç İşletme Okulu profesörü Jon Fiva, parlamenterlerin yasama görüşmeleri sırasında yaşlarına göre farklı davrandıklarını söyleyerek “politikayı uygularken de bu farklılığı sürdürdüklerine” işaret ediyor.

Nesillerin savaşı

Yaş, bazen parti bağlılığının bile önüne geçebilen yeni bir siyasi fay hattı olarak ortaya çıkıyor. Diğer bir ifadeyle, Demokrat ya da Cumhuriyetçi olmak bir kişinin görüşlerini belirlemesinde tek etken değil. Fiva, “genç veya yaşlı bir Demokrat ya da genç veya yaşlı bir Cumhuriyetçi olmanın” da bu süreçte etkili olduğunu söylüyor.

Örneğin, Pew Araştırma Merkezi tarafından 2021 yılında yapılan bir anket, Z Kuşağı yetişkinlerinin (1996’dan sonra doğanlar) iklim değişikliğinin çözümüyle eski kuşaklara göre daha fazla ilgilendiğini ortaya koyuyor. Cumhuriyetçiler arasında bile, genç yetişkinler fosil yakıtların kullanılmasını daha az destekliyor. Ayrıca, Z Kuşağı’nın yüzde 44’ü hidrolik kırılmayı desteklerken, bu oran baby boomers ve daha yaşlı Cumhuriyetçiler arasında yüzde 74 seviyesinde.

Başka bir ankete göre, Z Kuşağı Cumhuriyetçiler, diğer konularda da yaşlı Cumhuriyetçilerden ayrışmakta. Örneğin, ırksal adaletsizliği kabul etmek ya da sorunların çözümünü iş dünyası veya bireylere bırakmak yerine daha fazla devlet müdahalesini desteklemek gibi konularda iki nesil farklı tutumlar benimsiyor.

Siyasetçilerin yaşı ile genel nüfusun yaş dağılımı arasındaki uçurum özellikle ABD için belirgin bir sorun oluştursa da gençlerin siyasette yeterince temsil edilmemesi dünya çapında bir sorunu teşkil ediyor.

Ulusal parlamentolardan oluşan uluslararası bir örgüt olan Parlamentolararası Birlik’in sunduğu yeni verilere göre, dünya genelinde milletvekillerinin sadece yüzde 2,8’i 30 yaşın altında. Buna kıyasla, dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 18’i, 18 ila 29 yaş arasında.

Siyasi bağlantı ve destek eksikliği, sınırlı bağış toplama gücü ve yasal asgari yaş kısıtlaması gibi pek çok zorluk, genç milletvekili adaylarının göreve gelmesini engelliyor. Bu durum, gençlerin önlerindeki engelleri aşmalarına yardımcı olmak için eğitim, mentorluk ve finansman sağlayan Run for Something gibi oluşumların ortaya çıkmasına yol açıyor.

Seçimlerde 40 yaş altındaki adayların yarışmasına destek olan Run For Something’in sözcüsü 29 yaşındaki Juan Ramiro Sarmiento, “Bugün hükümetimiz bir gerontokrasiye dönüşmüş durumda ve bu yüzden buradan çıkan kamu politikalarının onlara fayda sağlaması şaşırtıcı değil” diyor.

Sarmiento’ya göre bu, yaşlı politikacıların yeniden seçilmelerini engelleyecek yasalar çıkarmayacakları anlamına gelirken değişim için genç politikacılardan oluşan “kritik bir kitleye” ihtiyaç olduğunu gösteriyor.

Bu yılın başlarında Demokratların adayı olarak Indiana’nın Terre Haute kentinde belediye başkanlığı için yarışan 27 yaşındaki Brandon Sakbun, statükonun dışında yeni fikir ve çözümler arayan seçmenin genç adayları daha fazla destekleyeceği konusunda oldukça iyimser. 

İnsanların daha öncekilerden farklı bir dizi sorunla karşı karşıya olduğuna işaret eden Sakbun, her iki partiden de insanların “bayrağı yeni nesillere devretme” fikrini destekleyebileceğini ifade ediyor.

Bu yazı, Financial Times'da “Battle of the ages: how America’s gerontocracy is a challenge for democracy” başlığıyla yayımlanmıştır. Çeviri yapılırken yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.