×
AFRİKA

ANALİZ

Etiyopya-Somaliland Anlaşması ve Doğu Afrika’da Büyüyen Krizler Zinciri

Etiyopya ve Somaliland arasında imzalanan anlaşma Somaliland’e bir devlet olarak tanınma fırsatı sunarken Etiyopya içinse ekonomi ve güvenlik alanlarında uzun zamandır aradığı ulusal çıkarlar için coğrafi bir imkan sağlıyor.
KIZILDENİZ VE Aden Körfezi çevresindeki sorunlar 2024 yılında daha da karmaşık bir hal alarak devam edeceğe benziyor. Zira 15 Nisan’da Sudan’da patlak veren çatışmalar henüz sonlandırılamadı. Ülkenin kontrolü Sudan Ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri arasında bölünmüş durumda. Sudan’da yaşanan çatışmalar nedeniyle 12.000’den fazla insan yaşamını kaybederken yaklaşık 6 milyon insan da yaşadığı yerleri terk etmek zorunda kaldı. Diğer yandan İsrail-Gazze Savaşı da bölgede yeni güvenlik paradigmaları yarattı. Netanyahu Hükümetinin Gazze’deki insan haklarını hiçe sayan uygulamalarına karşı uluslararası toplum ve bölgedeki aktörler sert tepkiler vermekte. Bu tepkilerden en dikkat çekenlerinden birisi de Yemen’deki Husiler’in İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı İsrail’e giden ticaret gemilerini hedef alacağını açıklamasıydı. Nitekim Husiler, Babülmendep Boğazı’nda uluslararası ticaret gemilerine füze saldırıları düzenleyerek küresel ticaret için önemli bir konumda olan bölge güvenliğini sarstı. Bu nedenle ABD ve Birleşik Krallık, Yemen’deki Husi hedeflerine karadan ve havadan saldırılar düzenledi. Meseleye sonradan İran’ın da dahil olması bu krizi daha geniş bir çevreye taşıdı. Gazze’de durdurulamayan vahşet ve Kızıldeniz’deki bu güvenlik düğümünün daha uzun bir süre çözülememesi olasılığı yüksek. 

Doğu Afrika’daki terörizm ve ayrılıkçı yapılar da bölgesel güvenliğe yönelik büyük tehditler olarak uzun süredir varlığını korumakta. Çeşitli terörle mücadele stratejilerine rağmen bölgedeki radikalizm ve terörizmin varlığı sonlandırılamadı. Bu güvenlik meselelerine ek olarak 1 Ocak’ta Etiyopya ve Somaliland’ın Somali Hükümeti’nin bilgisi ve rızası olmadan Addis Ababa’da “Ortaklık ve İşbirliği Mutabakat Muhtırası” imzalaması bölgedeki gerilimi daha da artırdı. 

Etiyopya ve Somaliland bu mutabakat zaptını neden imzaladı?

Bu mutabakat zaptının imzalanmasında tarafların çeşitli amaçları etkili olmuştur. Bilindiği gibi Siad Barre rejiminin Somali’de son bulmasının ardından Somaliland’daki Gadabursi, Issa, Dhulbahante ve Warsangeli gibi aşiretlerin liderleri 27 Nisan-18 Mayıs 1991 tarihleri arasında “Somaliland Aşiretleri Büyük Konferansını” düzenlemişti. Somalilandlı aşiret liderleri bu konferansın ardından Somali’den bağımsızlıklarını ilan etmişti. Ancak 1991’de ilan edilen Somaliland bağımsızlığı uluslararası toplum tarafından tanınmamakta. De facto nitelikte bir devlet olan Somaliland’ın en önemli dış politika amacı uluslararası toplum tarafından tanınma. Bu nedenle Etiyopya ile imzaladığı mutabakat zaptı Somaliland için büyük önem taşımakta. 

Etiyopya’nın mutabakat zaptını imzalamasının temelinde ise ekonomi ve güvenlik alanlarında gözettiği bazı çıkarlar yatıyor. Etiyopya, 1993 yılında Kızıldeniz kıyısında bulunan Eritre’nin kendisinden ayrılmasından sonra denize erişimini yitirerek dünyadaki “denize kıyısı olmayan en büyük ülke” olarak anılmaya başladı. Bu nedenle Etiyopya’nın küresel ticarete deniz yoluyla katılımı oldukça maliyetli ve Kızıldeniz’e askeri erişimi de sınırlı. Dünya Bankası verilerine göre Etiyopya uluslararası ticaretinin yaklaşık %95’ini Cibuti limanları üzerinden gerçekleştirme. Bu limanları kullanmak için Addis Ababa Hükümeti yıllık yaklaşık olarak 1,5 milyar dolar ücret ödemek zorunda. Son dönemde içerideki silahlı çatışmalar ve sürekli kötüye giden ekonomi nedeniyle mali sıkıntılar yaşayan Etiyopya için bu büyük bir külfet. Addis Ababa Hükümeti bu nedenle denize erişim imkanlarını arttırmak için son yıllarda büyük bir çaba vermekte. Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali de yaptığı bir açıklamada “2030 yılında nüfusumuzun 150 milyona ulaşmasını öngörüyoruz. 150 milyon, coğrafik bir hapishanede yaşayamaz.” diyerek denize erişimin kendileri için önemini vurgulamıştı. Etiyopya, 2018’de Berbera limanından hisse satın almak için bir anlaşma imzalandı ancak bu anlaşma hayata geçirilemedi. 

Somaliland ile Etiyopya arasındaki mutabakat zaptının metni açıklanmadı. Ancak Somaliland lideri Muse Bihi Abdi, 12 milden fazla bir kıyı bölgesinin 50 yıllığına Etiyopya Donanmasına kiralanacağını söyledi. Bu bölgenin Berbera Limanı çevresinde olması muhtemel. Diğer yandan anlaşma kapsamında Somaliland’ın bağımsız bir devlet olarak tanınacağı ve Etiyopya Havayollarında bir hissesi olacağından da bahsediliyor. Bu anlaşmanın bağlayıcılığı konusu da henüz net değil. Önümüzdeki süreçte taraflar arasında gerçekleştirilecek görüşmelerle anlaşma hükümlerinin daha da netleşmesi beklenmekte.

Anlaşmaya yönelik bölgesel ve uluslararası aktörlerin tepkileri ne?

Anlaşmanın açıklanmasının hemen ardından Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre anlaşmanın hükümsüz olduğunu, toprak bütünlüğüne aykırı hareket eden Etiyopya’nın Somali topraklarına müdahale edemeyeceğini söyledi. Yaptığı bu açıklamada Barre ayrıca, eğer Etiyopya bu anlaşma ile Somali topraklarına yönelik bir girişimde bulunursa “ölülerini taşıyarak geri çekilecek” ifadesiyle bir çatışma olasılığının mesajını vermiştir.

2024’ün ilk haftalarında uluslararası gündeme bomba gibi düşen bu gelişmenin bölgesel ve dolaylı olarak da uluslararası dinamiklere büyük etkileri olacağı muhtemel. Bu nedenle ABD, AB, Arap Birliği ve IGAD gibi uluslararası aktörler taraflara gerilimi düşürme çağrısında bulundu.  Cibuti de komşuları Etiyopya ve Somali’yi diplomatik çözüm için görüşmeye davet etti. Gelişmeye karşı en dikkat çeken tepki ise Somaliland’dan geldi. Somaliland Savunma Bakanı Abdiqani Mohamud Ateye, Etiyopya’ya kıyı erişiminin devredilmesinin Somaliland egemenliğine tehdit oluşturduğunu belirterek 8 Ocak’ta istifa etti. 

Etiyopya ile uzun yıllardır var olan çeşitli dış politika anlaşmazlıkları sonrasında bahsi geçen mutabakat zaptı ile yeni bir kriz yaşayan Somali, bölgedeki müttefiklerinden destek arayışına başladı. Hatırlanacağı üzere Etiyopya Nil Nehri üzerinde inşa ettiği Büyük Rönesans (Hedasi) Barajı ile ülkesinin elektrik ihtiyacının çok büyük bir kısmını karşılamayı hedefliyor. Ancak Mısır ve Sudan, bu barajın yüzünden yıllık 25 milyar metreküp su kaybına uğrama riski nedeniyle Addis Ababa Hükümetine karşı çıkmakta. İtirazlara kulak asmayan Etiyopya meşru bir hak olarak gördüğü baraja su doldurma işlemine devam ediyor. Uzun yıllardır çözülemeyen bu krizin de etkisiyle Mısır, mutabakat zaptı meselesinde Somali’yi desteklemekte. Ayrıca Somali Devlet Başkanı Hasan Şeyh Mahmud yaptığı bir açıklamada Eritre Devlet Başkanı Isaias Afwerki’nin de Somali toprak bütünlüğü ve egemenliğini desteklediğini söyledi. Diğer yandan Şeyh Mahmud’un, ülkesinin toprak bütünlüğünü destekleyen açıklamalar yapan devletlerin büyükelçilerine teşekkür ziyaretleri gerçekleştirmesi de diplomatik avantajlarını arttırma çabası olarak yorumlanabilir. 

Anlaşmanın olası etkileri neler?

Bölgedeki aktörlerin meseleye yönelim tutumları ve Etiyopya’nın iç politikada çeşitli etnik gruplarla yaşadığı sorunlar nedeniyle denize erişim karşılığında Somaliland’ın bağımsızlığını tanıması oldukça riskli bir hamle. Çünkü bilindiği üzere Etiyopya iç politikada Oromo, Tigray ve Sidama halklarının ayrılıkçı talepleriyle mücadele etmekte. Hatta Kasım 2020’den sonra Tigray Halk Kurtuluş Cephesi ile Etiyopya arasında şiddetli silahlı çatışmalar yaşandı. Bu etnik grupların başta Somali olmak üzere bölgedeki diğer devletlerde de var olması Etiyopya’nın etnik meselelerinin bölgesel bir niteliğe de sahip olmasına neden olmakta. Bu yüzden mutabakat zaptı nedeniyle Mogadişu Hükümetiyle yaşanacak bir çatışma riski kolaylıkla çevre ülkelere yayılabilir. Ayrıca Etiyopya’da yaşayan Somali halklarının varlığı da göz önüne alınırsa Somali, Addis Ababa hükümetine karşı irredantist politikaları gündeme koyabilir. Diğer yandan bölgedeki bu gerilimli atmosfer radikal ve terörist gruplara da geniş manevra alanları sunabilir. Nitekim El-Şebab terör örgütü sözcüsü Ali Mohamud Rage, imzaladıkları mutabakat zaptı nedeniyle Etiyopya ve Somaliland’ı tehdit eden bir açıklama yaptı. Rage, “Doğu Afrika'daki, özellikle de İslam ülkesi Somali'deki kardeşleri silaha sarılıp (Etiyopya’ya karşı) savaşmaya çağırıyorum" diyerek krizi fırsata çevirmeyi amaçlamıştır. Uzmanlara göre bu açıklamayla El-Şebap bu mesele üzerinden kendi saflarında savaşacak yeni üyeler kazanmayı hedeflemekte. Özetlenen bu hususlar nedeniyle Etiyopya mutabakat zaptından beklediği kazanımlardan çok daha fazlasını kaybetme riskiyle karşı karşıya.

Etiyopya-Somaliland anlaşmasının bir diğer etkisinin de BRICS bünyesinde hissedilmesi olası. Bilindiği üzere örgütün 2024 dönem başkanı olan Rusya Devlet Başkanı 1 Ocak’ta yaptığı açıklamada İran, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Etiyopya’nın yeni üyeler olarak BRICS’e katıldıklarını söyledi. Anlaşma nedeniyle ilişkileri gerilen Etiyopya ve Mısır arasındaki anlaşmazlık yakın gelecekte BRICS bünyesinde çözülmesi gereken bir meseleye dönüşebilir. Bu olasılığın da henüz genişleyen örgütün işlevselliğini olumsuz etkileyeceğini söylemek mümkün.

HURİYE YILDIRIM ÇİNAR

Lisans ve Yüksek Lisansını Uluslararası İlişkiler alanında Akdeniz Üniversitesinde tamamlayan Yıldırım Çinar, Yüksek Lisans tez aşamasında Fransa’da Institut D’etudes Politique de Rennes’de bulundu. Doktora derecesini ise Kocaeli Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümünden aldı. Doktora tezinin başlığı “Sahraaltı Afrika’da Devlet İnşası ile Terörizm İlişkisi: Nijerya ve Boko Haram Örneği”dir. Yazar şu anda TASAM Afrika Enstitüsü’nde Eş Direktör olarak görev yapmaktadır.
 
İyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen yazarın başlıca çalışma alanları Bölgesel Çalışmalar, Türkiye-Afrika İlişkileri, Afrika Çalışmaları, Afrika’da Güvenlik Meseleleri, Güvenlik Çalışmaları, Radikalizm ve Terörizmdir. Yıldırım Çinar, çok sayıda makale/kitap bölümü yanında Afrika Politikası: 21. Yüzyılda Güvenlik, Refah ve Demokrasi Arayışı ve Küresel Aktörler ve Büyük Güç Rekabeti başlıklı iki kitabın editörleri arasında yer almaktadır. Bunların dışında yazar, Afrika meselelerine yönelik olarak ulusal ve uluslararası basında yer almaya ve çeşitli projeler üzerinde çalışmaya devam etmekte.