×
KÜLTÜR

ANALİZ

Eski Twitter, Yeni X, Dezenformasyon Kanalına Mı Dönüşüyor?

Twitter uzun yıllar hem gazeteciler ve medya kuruluşları hem de bireysel kullanıcılar tarafından haber ve bilgi kaynağı olarak kabul gördü. Ancak, görülen o ki Musk, bilgi savaşlarına karşı sosyal medyaya direnç sağlayan önlemleri ortadan kaldırıyor.
ELON MUSK tarafından 2022’de satın alınmasıyla gelen değişim sonrası Twitter giderek dezenformasyon, aşırıcılık ve otorite temelli rejim propagandası için güvenli bir platform haline geliyor. Peki, Musk’ın yönetimi devralmasının ardından Twitter’da neler değişti? İlk olarak platformun güven ve güvenlik ekibi dağıtılırken, aşırılık yanlısı ve saldırgan hesaplar üzerindeki yasaklar kaldırıldı. Öte yandan, yabancı devlet kuruluşlarına ait hesaplar konusunda kullanıcıları bilgilendiren etiketler de kaldırıldı. Bunlar arasında, Rus ve Çin hükümetlerinin propaganda kurumlarına ait hesaplar da bulunuyor. Dahası, Musk’ı eleştiren gazeteciler sansürlenirken, nefret söylemi, trolleme ve tacizde kaydedilen ciddi artış engellenmedi. Tüm bu gelişmeler, Twitter’ın güvenilir bir haber ve bilgi alma platformu olmaktan çıktığının göstergesi niteliğinde.

Yeni gelir kaynakları arayışında olan Musk, Twitter’ın dezenformasyon karşıtı temel prensiplerini ortadan kaldırdı. Bunlardan en önemlisi, doğrulanmış kişiler ve gerçek hesaplara yönelik mavi tik şeklindeki onay işareti uygulamasıydı. Bu, bir zamanlar son dakika gelişmelerini takip etme konusunda Twitter’a duyulan güveni artıran bir yenilikti. Uygulamanın en önemli özelliği ise kamu kurumlarının yanı sıra kamuya mal olmuş kişilere ve gazetecilere ait gerçek hesapların ayırt edilebilmesine imkân tanımasıydı. Sahte hesaplar sorununu çözmek amacıyla 2009’da başlatılan onay işareti uygulaması, karar süreci tamamen şeffaf olmasa da gerçek hesapların doğrulanmasını sağladı. Twitter, Mayıs 2021’de doğrulama uygulamasını daha net uygunluk kuralları getirerek yeniden başlattı. Başlangıçta kamu görevlileri, ajanslar, sanatçılar, sporcular ve taklit edilme riski taşıyan diğer tanınmış kişiler için kullanılan mavi tik, işletmeler ve markalar için de kullanılmaya başlandı.

Mavi tik, tüm bu süre zarfında bir statü sembolü haline geldi. “Mavi tikliler” bir tür Twitter eliti denebilecek bir topluluk gibi düşünüldü. Platformun önde gelenleri ve en çok takip edilen kullanıcılarından oluşan bu elitler, dinlenmeye değer kişiler olarak kabul gördü. Musk, mavi tike bu kadar önem veriliyorsa neden bundan para kazanmayalım diye düşünmüş olmalı. Öyle ki mavi tike sahip olmak isteyen kullanıcıların artık “Twitter Blue” için ödeme yapmaları gerekiyordu. Bu durumda tek doğrulama yöntemi, ödemenin başarılı olup olmadığı. Twitter bu yeni abonelik hizmetinde saygınlığını korumak için “doğrulama” ifadesini kullanmaya devam etse de ödeme yapan her kullanıcı artık mavi tik alabiliyor. Dahası, gerçekliği bilfiil doğrulanmış eski mavi tiklilerin çoğu, ödeme yapmadıkları takdirde statülerini kaybetme durumuyla karşı karşıya.

Öte yandan, Twitter Blue abonelik hizmetinin kullanıma sunulmasıyla mavi tikli sahte hesaplar ortaya çıktı. Bu da kaotik bir ortamın oluşmasına sebep oldu. New York Times, Twitter’ın kuralları değiştirmesinden sonraki ilk 24 saatte, Los Angeles Polis Departmanı’nı taklit eden mavi tikli en az 11 yeni hesap oluşturulduğunu bildirdi. New York Belediye Başkanı’nı taklit eden bir kişi ise Trafik ve Otopark Uygulama Departmanı kuracağını ve polis fonlarını yüzde 70 oranında azaltacağını vaat etti. Benzer şekilde, The Guardian, vergi beyanı döneminde ABD İç Gelir Servisi’ni taklit eden mavi tikli hesapların ortaya çıktığını belirtti. Anlaşılan o ki Musk’ın bu hizmeti “doğrulama” olarak adlandırması bile başlı başına bir dezenformasyon halini almıştı.

***
"Ücretli Onay" ve sahte hesaplarda artış

Kullanıcı doğrulama uygulamasının Twitter Blue ile değiştirilmesi, platformdaki güven ortamını zedelediği için “felaket” olarak değerlendirildi. Nitekim, gerçek kişilerin ve güvenilir bilgi kaynaklarının ücretsiz olarak doğrulanmasının kaldırılması ve bunun yerine herkese satılan bir onay işaretinin getirilmesi, yanlış bilgi, dezenformasyon ve sahte hesapların artmasına yol açtı. Musk da yeni paralı sistemi doğrulama ifadesiyle tanımlayarak bu artışa katkıda bulunmuş oldu.

Eğer bu yeterince kötü gelmediyse, Twitter’ı bilgi kaynağı olmaktan çıkaran diğer değişikliklere bakalım. Vox’un haberine göre, Musk, Twitter’ın başına geçtikten sonraki ilk altı ay içinde “binlerce kişiyi işten çıkardı, Twitter’ın değerini yarı yarıya düşürdü, önceki dönemde Twitter’ın muhafazakâr siyasi görüşlere karşı önyargılı tutumunu kanıtladığı iddia edilen ‘Twitter dosyalarını’ yayımladı ve daha önce yasaklanan hesaplar üzerindeki engelleri kaldırdı.” Sözde af politikası kapsamında, birçoğu nefret söylemi, taciz ya da istismara yönelik ilkeleri ihlal ettiği için yasaklanmış ya da askıya alınmış 62.000 hesap tekrar aktif hale geldi. Bu hesapların 75 kadarı, her biri 1 milyondan fazla takipçiye sahip etkili hesaplardan oluşuyordu.

İktidara dayalı propaganda hesaplarının yükselişi

Twitter, ayrıca, Nisan 2023’te devlete bağlı kurumlarla ilgili kurallarda değişiklik yaparak hesapların devlet kurumuna aidiyetini gösteren etiketleri kaldırdı. Böylece, devlet kurumlarına ait hesapların önerilmemesi veya öne çıkarılmamasına yönelik filtreleme sistemini de sona vermiş oldu. Twitter artık algoritmik olarak Çin, Rusya ve İran merkezli yayın organları da dahil olmak üzere devlete bağlı medyayı teşvik eder durumda. Değişiklik sonrası, Twitter’daki Rus ve Çin devlet medyasına ait çok sayıda hesap eş zamanlı bir şekilde takipçi kazanmaya başladı. Takipçi sayılarında aylarca süren düşüş ya da durgunluğun ardından, bu propaganda hesapları Twitter’da tekrar yükselişe geçti.

Kremlin tarafından yürütülen dezenformasyon çalışmalarının tanınan yüzü RT Genel Yayın Yönetmeni Margarita Simonyan, devlet bağlantısı etiketini kaldırdığı için Musk’a “yürekten” teşekkür ettiği bir tweet paylaştı. Simonyan, Batı karşıtı ağır eleştirileriyle biliniyor ve Kremlin’in Ukrayna’ya karşı yürüttüğü soykırım savaşının baş propagandacılarından biri olarak tanınıyor. Örneğin, 2022’nin ortalarında, Rus işgalinin Ukrayna’yı yok etmesi gerektiğini belirterek “Ukrayna diye bir ülke kalmayacak” şeklinde bir açıklamada bulunmuştu.

Kullanıcıların devlet destekli içeriklere ulaşmak için artık fiilen arama yapmasına gerek yok; çünkü Twitter bu hizmeti onlara zaten sağlamakta. Özellikle otoriter ülkelerde devlete bağlı pek çok medya kuruluşu, ülke kamuoyu üzerinde etki yaratmak için Twitter’daki varlığını sürdürmekte. Bu kuruluşlar, diğer yandan, sınırlarının ötesindeki demokratik seçimlere müdahale etmek için de çeşitli kampanyalar yürütmekte. Devlet kuruluşu etiketinin kaldırılması, bu propaganda kuruluşlarının, temel amaçları olan dezenformasyon oluşturmada başarılı olmalarını kolaylaştırmakta. Çünkü etiketlerin kaldırılmasıyla bu kurumların paylaştıkları bilginin taraflı olabileceğine dair kullanıcılara yapılan bildirimler de ortadan kalkmış oldu.

***
Musk'ın Çin'le ticari ilişkileri

Diğer taraftan, şirketlerinin (Tesla, Starlink, SpaceX ve Twitter) Çin hükümetiyle olan finansal bağlantıları dikkate alındığında Musk’ın Çin’le karmaşık bir ilişkiye sahip olduğu görülmekte. Nitekim, Musk’ın Çin’e ve yönetimindeki Komünist Partisi’ne övgüler yağdırdığı bilinmekte. Geçtiğimiz aylarda Çin’e gerçekleştirdiği son ziyaretinde sosyal medyada beklenmedik şekilde sessiz kalan Musk, Tesla’nın Şanghay’daki fabrikasını ziyareti sırasında Çin’in teknolojik gelişimini methetme fırsatı bulmasıyla Çin övgüsüne bir yenisini daha eklemiş oldu. Üstelik, ABD ve Çin ekonomilerini “yapışık ikizler” şeklinde tanımlayarak bunu bozacak her hareketin karşısında olduğunu belirtti.

Elbette Çin hem bir pazar hem de bir üretim sahası ve finansman kaynağı olarak, elektrikli araç devi Tesla için hayati bir öneme sahip. Tesla’nın Şangay fabrikasının geçen yıl 700.000’den fazla Model Y ve Model 3 araç ürettiği ve bu sayının şirketin küresel üretiminin yarısından fazlasını oluşturduğu biliniyor. Musk’ın ziyareti, aralarında Apple’dan Tim Cook ve General Motors’dan Mary Barra gibi birçok ABD’li CEO’nun ziyaretleriyle aynı düzlemde değerlendirilse de Musk benzersiz bir konuma sahip durumda. Dolayısıyla, Musk’ın Pekin’in propaganda çalışmalarını kolaylaştıran kararları ile Çin’e olan finansal bağımlılığı arasında inkâr edilemez bir ilişki bulunuyor.

Twitter’ın dezenformasyon ve devlet destekli müdahalelerle yeterince mücadele etmediğine dair göstergeler bu kadarla sınırlı değil. Bu yılın Mayıs ayında Twitter, Avrupa Birliği’nin dezenformasyonla mücadeleye yönelik gönüllü uygulama kurallarından çekildiğini duyurdu. Bunun yanı sıra, Musk’ın yönetimi devraldığı tarihten beri Twitter, şeffaflık raporu yayımlamadı.

Twitter’ın Güven ve Güvenlik Konseyi’nin feshedilmesi ve konseyin eski şefi Yoel Roth’un uğradığı mobbing, platformun bütünlüğüne ve güvenliğine verilen zararı gözler önüne serdi. Geçtiğimiz ay Twitter’ın yeni güven ve güvenlik şefi de istifa etti. Bu, Musk’ın yönetimi devralmasından bu yana ikinci istifa oldu. Öte yandan, Twitter’ın aralarında güven ve güvenlik ekiplerinin de bulunduğu 8.000 kişilik çalışan sayısının 1.500’e düşürülmesi, şikayet ve davalarda yığılmalara neden oldu. Ayrıca, Londra, Dublin, Sidney ve Singapur’daki ofis alanı ve yönetimi için Twitter’ın ödemesi gereken 1 milyon Avustralya dolarından fazla (650.000 ABD dolarından fazla) tutarı ödemediği iddia ediliyor.

***
Algoritmaya dayalı propaganda platformu mu?

Twitter uzun yıllar hem gazeteciler ve medya kuruluşları hem de sıradan kullanıcılar tarafından haber ve bilgi kaynağı olarak kabul gördü. Ancak, görülen o ki Musk, Twitter’a bu başarıyı getiren temelleri yıkarken bilgi savaşlarına karşı sosyal medyaya direnç sağlayan önlemleri de ortadan kaldırıyor. Nitekim, Twitter artık bazı siyasi görüşlerin diğerlerinden daha fazla öne çıkarıldığı bir platforma dönüşmüş durumda. Sonuç olarak, doğrulama uygulamasını sonlandırması, devlet kuruluşu etiketini kaldırması, yasaklanmış hesapların dönüşüne izin vermesi, güven ve güvenlik personelini azaltması ve dezenformasyonla mücadeleye daha az odaklanması, Twitter’ı algoritmayla beslenen bir propaganda platformu haline getirdi.


Bu yazı, Foreign Policy’de 15 Temmuz 2023 tarihinde “Elon Musk’s Twitter Is Becoming a Sewer of Disinformation” başlığıyla yayımlanmıştır. Kısaltılarak çevirilen yazının belirli kısımlarında editoryal düzenleme yapılmıştır.