×
İNGİLTERE
14.12.2021

ANALİZ

Mavi Leviathan: Muhafazakarlar Daha Güçlü Bir Devlet İstiyor

Boris Johnson liderliğindeki Muhafazakarlar daha büyük ve daha güçlü bir devlet yaratmayı planlıyor.
Muhafazakarlar zaman içinde pek çok dönüşüm geçirdiler: Toprak sahibi soyluların partisinden sanayi burjuvazisinin partisine; savaş sonrası sağduyu siyasetinden serbest piyasa radikalizmine. Şimdiyse bir başka noktaya evriliyorlar. 1975'te Margaret Thatcher'ın lider olarak seçilmesinden David Cameron'ın 2016'da başbakanlıktan istifasına kadar, muhafazakarlar 40 yıl boyunca minimal hükümeti savundu. Bugünse, büyük devlet muhafazakarlığını savunan bir partiye dönüştü.

Bu noktada bütçe canlı bir örnek. 2020'lerin ortalarında kamu harcamalarının GSYİH'deki payı 1970'lerin ortalarından bu yana en yüksek seviyeye ulaştı. Aynı şekilde, vergilendirme 1950'lerin başından beri en yüksek seviyeye çıkacak. Ancak “büyük devlet” muhafazakarlığı için devletin büyüklüğünden daha fazlası var: Büyük devletin felsefesi. Başbakan Boris Johnson yönetimindeki muhafazakarlar, kendilerine ancak büyük devlet aktivizmiyle ulaşılabilecekleri hedefler koymuş durumdalar.

Bu hedeflerden en belirgin olanı “eşitlik”. Müreffeh güney ve yoksul kuzey arasındaki ayrım yüzyıllar öncesine dayanıyor: Elizabeth Gaskell'in 1854'te yayınlanan “Kuzey ve Güney”ini okuyun. Londra'nın ekonomik üstünlüğü, esas olarak doğal çekim gücünün bir sonucu. Başarılı bankalar, muhasebeciler, avukatlar, restoranlar ve sanat galerilerini vb. çeken, diğerlerini de çeker. Hükümet, altyapıda sıçrama yapmak ve ekonomik çevreleri desteklemek gibi müdahaleci bir politika izlemeden bölgeler arasındaki eşitsizliğin çözülemeyeceğini düşünüyor.

Eşitlik aynı zamanda BBC’den akademiye hukuk sisteminden kamu hizmetine kadar geniş bir alana uzanan aşırı güçlü “liberal seçkinleri” dizginlemeyi de kapsıyor. Muhafazakarlar, bu seçkinlere “blob” adını vermeyi severler. Çünkü hemen hepsi aynı yerlerde (Islingtonia) yaşar ve aynı şeylere inanır (“çeşitlilik” -ki bakış açılarından ziyade etnik köken çeşitliliği anlamına gelir). Hükümet, Brexit'in liberal elitler ile onların maaşlarını ödeyen kitleler arasındaki tehlikeli uçurumu ortaya çıkardığını düşünüyor. Ayrıca hükümet, seçkinlerin trans hakları, eleştirel ırk teorisi ve boykot kültürünü benimseyerek birbirlerini etkilemeye çalışmasının bu uçurumu daha da genişleteceğinden endişe duyuyor.

Sonuç, üniversitelerde “platformsuzlaştırma” uygulamasını önlemek için tasarlanmış bir akademik özgürlük tasarısı da dahil olmak üzere bir devlet aktivizmi çabası; yerel halka yeni binaların görünümü konusunda söz hakkı veren bir konut yasası; demokratik denetimi artıracağı söylenen bir adli inceleme ve mahkeme yasası; BBC'ye ve hukuk mesleğine karşı daha çatışmacı bir duruş ve memurları Londra'dan taşraya taşıma politikası.

Bu politikaların bir kısmı siyasal olarak sert beyzbol toplarını andırıyor. Muhafazakar Parti, 2019'da kuzey İngiltere'nin büyük bir bölümünü ele geçirdi ve bu yeni bölgelere kaynak akıtıyor. Giderek işçi sınıfının ve yaşlıların partisi haline geliyor. Bu nedenle genç ve orta yaşlı trendlerle kavgaya girişmesi mantıklı. Ancak devlet aktivizminin benimsenmesi, aynı zamanda muhafazakar düşüncede bir evrim anlamına gelir. Belki daha doğru bir ifadeyle, muhafazakarlık ile klasik liberalizm arasındaki farkın giderek daha fazla belirginleşmesi anlamına gelir.

Anlatıldığına göre, Bayan Thatcher, Friedrich Hayek'in “Özgürlüğün Anayasası” adlı kitabını çantasından çıkarır ve “Biz buna inanıyoruz” dermiş. Fakat kitap, “Neden muhafazakar değilim” ismiyle de anılır. Muhafazakarlar, "hükümetin insan ihtiyaçlarını karşılamak üzere insan bilgeliğinin bir buluşu…” olduğunu söyleyen Edmund Burke gibi klasik muhafazakar düşünürlere geri dönüyor. Muhafazakarlar sadece, piyasaya-öncelikli politikaların her zaman muhafazakar çözümler üretmediğini savunmuyorlar; aynı zamanda üniversitelerin çeşitli kisveler altında eleştirel teoriyi benimsemesi ve hukukçuların insan hakları kahramanına dönüşmesiyle birlikte, akademi ve hukuk mesleğindeki serbest piyasa güçlerinin sola doğru bir yönelim içine girdiğini düşünüyorlar. Doğrusu, piyasa güçleri muhafazakar bir toplumun temellerini sarsabilir. Dolayısıyla büyük hükümet, Thatchercıların iddia ettiği gibi bir sapma değil, muhafazakar amaçlara ulaşmak için bir araç.

Demokrasilerde muhafazakarlık, fırsat eşitliğine dayanır. Zira sadece bazılarının ödül aldığı bir hayat yarışı, o yarışta herkes adil bir başlangıç yapmadıkça gayri meşru görülüyor. Ancak son kırk yılda, başarılı olanlar çocukları için kaynak biriktirdiği ve servet bölgesel olarak daha yoğun hale geldiği için başlangıç çizgisi daha da dengesiz hale geldi. Bu açıdan bakıldığında muhafazakarlar, toplumun sisteme olan inancını yeniden tesis etmek için güçlü devlet eylemlerini benimsemekle yükümlü.

Muhafazakarlık, ulus devlet de dahil olmak üzere sağlıklı topluluklara bağlıdır. Thatcher parlak günlerinde, piyasa ile ulus arasında hiçbir gerilim görmedi. Falkland Savaşını izleyen vatanseverlik cümbüşü, Londra’ daki para kazanma cümbüşüyle aynı zamana denk geldi. Ancak Çin rekabeti imalat işlerini çökerttiğinde ve Amazon tuğla-harç perakendecilerini harap ettiğinde gerilimler arttı. 2019'daki seçim bildirgesinde Muhafazakarlar, şehir merkezlerine çeki düzen verme ve otobüs hizmetlerini iyileştirme sözü verdi. Başbakan Johnson, İngiltere'nin Avrupa Birliği'nden ayrılmasından bu yana uygulanan sıkı göçmenlik kurallarının neden olduğu işgücü kıtlığını, ücretleri ve üretkenliği artırmak için bir şans olarak sundu.

Büyük hükümet

Büyük hükümet muhafazakarlığı, sorular ve potansiyel sorunlarla dolu. Hükümet, bunlarla mücadele etmektense küçük parti çıkarlarının peşine düşebilir. Bu bağlamda Kültür Bakanı olarak hırçın bir milletvekili olan Nadine Dorries'in seçilmesi pek iç açıcı değil. Aynı zamanda Hükümet, Britanya'nın aşırı güçlü iktidarını sınırlayan birkaç kontrol mekanizmasını da işlevsiz kılabilir. Hükümet, Parlamento'ya karşı küçümseyici bir yaklaşım geliştirmeseydi, "dokunulmaz" avukatların demokratik denetime tabi olması gerektiği fikri daha inandırıcı olabilirdi. Thatcher'ın sosyalist hükümetlere yönelik “hep başkalarının parası biter” uyarısı, büyük hükümet muhafazakarlığı için de aynı derecede geçerli aslında. Ancak önlerinde hangi fırtınalar ya da hangi gemi enkazı olursa olsun, Başbakan Johnson'ın Muhafazakar Partisi hükümetin sınırlandırılmasından ziyade hükümet aktivizmini savunan bir partidir.

Bu yazı The Economist dergisinde 06 Kasım 2021 tarihinde “Blue Leviathan” başlığıyla yayımlandı.