×
AFRİKA
9.05.2021

ANALİZ

Ertelenen Demokrasi: Çad Siyasetinde Yanlış İstikrar Vaadi

Çad liderinin ölümü, Batı’nın güçlü adamlara yönelik yerleşik tutumunu sarsıyor.
AFRİKA BOYUNCA geniş bir hat çizilecek olsaydı, bu hat Somali'deki kabile çatışmalarından Sahel'in cihatçı isyanlarına kadar neredeyse kesintisiz bir istikrarsızlık bölgesinden geçerdi. Bu hattın orta noktasında, etrafı alevlerle çevrili bir barut fıçısı olan Çad yer alırdı. (Zira komşuları arasında çekişmelerle parçalanmış Libya, Sudan ve Orta Afrika Cumhuriyeti yer alıyor.) Son 30 yıldır ülkeyi yöneten ve bir asker olan Başkan İdris Deby, Çad'ın patlamasını engelledi. Ama şimdi öldü. 20 Nisan'da ordu, Deby’nin çatışmada aldığı yaralardan öldüğünü açıkladı. Başkent Encemine'ye giden isyancılara karşı askerleri bizzat yönetiyordu. Ölümü ve ardından oğlunun yaptığı askeri darbe, bölgeye ve Fransa’nın Afrikalı diktatörleri destekleme politikasına gölge düşürdü.

Ordu, anayasanın gerektirdiği şekilde gücü parlamento başkanına vermek yerine, Deby’nin 37 yaşındaki oğlu Muhammed İdris Deby’nin başkanlık ettiği bir askeri konsey oluşturdu. Bu gelişmeye karşı, kurumsal olarak “darbe karşıtı” bir politik vizyon izlemesi beklenen Afrika Birliği, adeta bir mırıltıyla ses etti. Çad’ın Batı'daki başlıca müttefiki Fransa ise olanları görmezden geldi.

Çad bugün büyük bir Fransız ordu üssüne ve Sahel'deki cihatçılarla savaşmak için 5.100 Fransız askerin bulunduğu Barkhane Operasyonunun karargahına ev sahipliği yapıyor. Çad’ın küçük ordusu, ağırlığının çok üstünde yumruklar atıyor. Soğuk savaş sırasında, Toyota kamyonetlerini kullanan Çadlı birlikler, Sovyet destekli Libya lideri Muammer Kaddafi'nin tanklarını püskürttü. 2015 yılında, Boko Haram cihatçıları kuzeydoğu Nijerya'yı istila ettiğinde, onları ana kasabalardan çıkaranlar Çad’ın türbanlı savaşçılarıydı. Bu yıl Fransa, İslam Devleti ve Sahel'deki diğer cihatçı gruplara karşı mücadelesinde müttefik ararken, çağrıya cevap veren Çad'dı ve 1200 dayanıklı savaşçıyı Nijer, Mali ve Burkina Faso arasındaki sınır bölgesine göndermişti.

Çad’ın önceki lideri Hissene Habre çok acımasızdı. Batı destekli bir isyanın ardından 1982'de iktidarı ele geçirdi ve sekiz yıl yönetimde kaldı. 40.000 insanının ölüm emrini verdiği söyleniyor. Birçoğu, içerisinde mahkumların işkence gördüğü, tecavüze uğradığı ve ölümüne dövüldüğü, yer altı yüzme havuzundan dönüştürülmüş ve La Piscine olarak bilinen bir yeraltı hapishanesinde öldü. Ancak Amerika, “kırmızı tehdidi” engelleyen yardımlarından dolayı onu takdir etti. Ronald Reagan, Habre'yi Beyaz Saray'da karşıladı ve onun “özgürlüğe olan bağlılığını” övdü.

Deby, Habre'yi devirdi. Onun yönetiminde, gizli polisin eziyet ve zulmü azaldı; ancak tamamen durmadı. Muhaliflerinin çoğu işkence gördü ya da öldürüldü. Seçimlerse ustalıkla onun lehine düzenlendi. Bunların hiçbiri, 2019'da isyancıları bombalayan Fransa'dan aldığı desteği etkilemiş gibi görünmüyordu. Ölümünden sonra Fransız hükümeti “cesur bir dostunu” kaybettiğini söyledi. Fransız yetkililer, oğul Deby'ye yasadışı güç aktarımını kınamak bir yana, "Çad'ın istikrarına güçlü bağlılıklarını" ifade etti. Nijerya hükümeti Fransızlarla aynı görüşteydi. Nijerya hükümeti, "Acil hedef, Çad'ın istikrara kavuşturulması" açıklamasını yaptı ve demokrasinin "nihai hedef" olduğunu ekledi.

Bu açıklamalar kısa ölçekli bir bakışın ürünü. Çad'ı bugünkü dramatik duruma getiren şey, demokrasinin sürekli olarak ertelenmesidir. Çad yönetimi şimdi başkente 300 km'den daha az uzaklıkta olduğu düşünülen isyancılarla savaşıyor. Analistler, ordunun parçalanarak iç savaşa yol açmasından endişeli. Bazıları Çad'ı, Kaddafi'nin ölümünden sonra katliam ortamına dönüşen Libya'ya benzetiyor. Çad’ın dostları, bir sonraki diktatörü desteklemek yerine, hükümet, isyancılar ve en önemlisi sivil muhalefet arasında görüşmeler yapılması; anayasanın hızlı bir şekilde eski haline getirilmesi ve ardından adil seçimlerin yapılması için baskı oluşturabilir.

Bu yazı ilk kez Economist dergisinin 24 Nisan 2021 tarihli sayısında “The false promise of stability” başlığıyla yayımlandı.