×
EKONOMİ

ANALİZ

Panik ve İhtiras: Finansal Mimari Dijitalleşirken

Milenyum çağının başat aktörlerinden biri olan dijital dünya, artık kendi değer aracını yaratma sancısı içerisindeyken bu dönüşüm kendi çıkmazında olan kapitalizm için yenilenmek adına muazzam bir fırsat sunuyor.
TÜM FİNANSAL enstrümanların üç grup alıcısı/satıcısı söz konusudur. Anlık alım satımlarla finansal enstrümanlardan fayda sağlayanlar, uzun vadeli bir yatırım aracı olarak finansal enstrümanları kullananlar ve son olarak piyasaların ihtiras dönemlerinde kulaktan dolma bilgilerle gelir elde etmeyi umanlar. Son grup ihtiras dönemlerinde piyasaya girdiği için pastadan pay alamaz ve panik dönemlerinde zararına satışlarla piyasaya küser ve oyundan ayrılır. Kripto para dünyası da bundan farklı değil. Marketten pazara berbere kadar hemen hemen her yerde kripto paralara yatırım yapan insanlar ve bunlardan beklentileri ile karşılaşmışızdır. Bitcoinin 20.000 dolar seviyelerinin altında işlem gördüğü şu zamanlarda bu grubun yarısından çoğu piyasaya küsmüş durumda. Ancak kripto dünyasını sadece bir finansla enstrümana indirgemek oldukça yanıltıcı olur. 

Modern borsaların mevcut halini alması 600 yıldan uzun bir zaman aldı. Bugünkü anlamı ile borsalardan bahsedebilmemiz ise 200 yıldan kısa bir süreye tekabül eder. Oysaki bitcoin ile başlayan kripto dünyası 13 yıl gibi kısa bir sürede bugünkü seviyesine geldi. Bunun arkasında yatan nedenleri ve amacını anlamak bu dünyayı algılamamıza yardımcı olacaktır. 

Öncelikle kripto dünyası dijital veriyi bir takas aracı haline getirmekte. Bu durumun altın para sisteminden beri akla gelen en yaratıcı fikirlerden biri olduğunu kabul etmek gerek. Milenyum çağının başat aktörlerinden biri olan dijital dünya artık kendi değer aracını yaratma sancısı içerisindeyken bu fikir kendi çıkmazında olan kapitalizm için yenilenmek adına muazzam bir fırsat. Her ne kadar sanayi devriminin öncül aktörlerinin bu dünya ile halen savaş halinde olduğunu görsek de bunu değişim sürecinin olağan bir durumu olarak algılamak gerekir. Her panik döneminde olduğu gibi bu aktörlerin seslerinin yüksek çıkmasını, değişimin önüne geçebileceklerine yormak yanıltıcı olur. En çok kullanıcıya sahip dijital cüzdanlardan biri olan metamaskın kullanıcı sayısının halen daha yirmi iki milyon seviyesinde olduğu düşünüldüğünde, bu durum, ne kadar hızlı bir gelişim gösterse de dijital varlıklar dünyasının halen daha emekleme evresini geçemediğinin önemli bir göstergesi. Özellikle insanların birçoğunun halen daha merkezi borsalar üzerinden kripto dünyasına girmesi insanların kriptoları sadece bir finansal enstrüman olarak görmeye devam ettiklerinin kanıtı. 

FED’in dijital dolar çalışmaları bu dönemde piyasanın gideceği yeri algılamak açısından oldukça önemli bir gösterge. ATM’lerin ortaya çıkışı, kredi ve banka kartları, online alışverişin yaygınlaşması tüm bu geçişler insanların finans dünyasındaki büyük pastadan finansal kuruluşların aldığı paydan rahatsızlık duymalarını ve dijital varlıkların merkeziyetsiz varlıklar olan kriptolara yönelmesini kaçınılmaz kılıyor. Bu durumu kısaca etherium üzerinden örneklendirebiliriz. 

Bilindiği gibi etherium akıllı sözleşmeler hizmeti veren bir kripto varlık. Üzerinde yüzlerce dijital varlık hizmet vermekte. Yapılan her işlemde belli bir komisyon ücreti ödenir. Bu komisyon ücreti ağdaki yoğunluğa göre artar ya da azılır. Ağ çok yoğunsa öncelikli olarak işlemin tamamlanması için daha yüksek komisyon ücreti verenlerin işlemi tamamlanır. Kısaca özetlemek gerekirse komisyon ücretlerinden serbest piyasa kuralları geçerli olur. Bu özelliğinden ziyade etheriumu eşsiz kılan komisyon ücretinin validatör denilen ağ garantörlerine dağıtılması. 32 etheriumu olan herkes validatör olabilir. Böylelikle ağ kullanıcılarının komisyonları, görece düşük yatırımlarla ağı oluşturanlar arasında dağıtılmakta. Görüldüğü üzere bu dünyada büyük sermayelere sahip kişi ve kurumların oluşturduğu finansal kuruluşlara artık ihtiyaç yok. Devrim niteliğinde olan işte bu özelliği. 

Bugünlerde piyasada yaşanan panik dönemi sistemi kulaktan dolma bilgilerle finansal enstrüman olarak gören ve katılanları hayal kırıklığına uğratmakta. Piyasaya katılmayan veya bu durumu şüpheli olarak görenlerde ise “ben demiştim” havası hakim. Her döngüde olduğu gibi bu döngüde de katılımcı sayısı artarak blockchain teknolojisi daha geniş bir kitleye yayılacak ta ki bir sonraki ihtiras döneminde yeni bir katılımcı zirvesini yakalayana kadar. Öyle görünüyor ki bir sonraki yükseliş döngüsünde devletler de bu dijital varlıklar dünyasına katılacaklar. Bu durum üssel olarak artan katılımcı sayısını daha da görünür kılacak. 

Bu yazı bir “çok yaşa Bitcoin!” övgüsü olmaktan uzak. Yakın gelecekte bizleri bekleyen dünyaya karşı bir ön hatırlatma. Herhangi bir finansal tavsiye de taşımıyor. Günün sonunda bu dünyada kısa vadede kâr elde edenler olduğu gibi zarar edenler de olacak ki bunu bugünlerde yakinen müşahede ediyoruz. Unutulmaması gereken şey, bu dünyanın yakın gelecekte kaçınılmaz gerçekliğimiz olmaya devam edeceği. Bir ponziden ya da finansal dolandırıcılık sisteminden bahsetmiyoruz. Üzerinde binlerce insanın geliştirici olarak çalıştığı yeni bir dünyayı algılamaya çalışıyoruz. Alım satımlardan yapılacak kârlar ya da zararlar ne ölçekte olur bunu öngörmek kimse için pek mümkün değil. Ancak kaçınılmaz olan, finansal işlemlerden artık bankaların görece olarak giderek azalan paylar alacağı. Yine kaçınılmaz olan, dünya genelinde ezilen orta sınıfın yeni bir konsensüse devletleri ikna etmenin arifesinde olduğu. 

Giderek basitleşecek olan kripto kullanımları, eninde sonunda geleneksel aktörleri, eski dünyanın dev aktörlerini bu yeni konsensüse uymaya zorlayacak. Söylenebilecek yegane şey, bu dünyanın bir finansal yapı olmanın çok ötesinde bir mimari olduğu. Bu dünyayı algılamaya çalışmak, ne şekilde işlediğini anlamak bireylerin adaptasyon sürecini kolaylaştıracak. 

Büyük merkezi borsalarda hesap açmak yerine merkeziyetsiz borsaların ne olduğunu tecrübe etmeye çalışmak, banka hesaplarının yerine geçecek kripto cüzdanlarını ve hesaplarını algılamaya uğraşmak gelecekte bu dünyanın vardığı yerde hazır beklemeyi kolaylaştıracak. Piyasaların panik havasında olduğu ve belki de daha da panikleyeceği bu dönemde finansal varlık elde etmektense bilgiye ulaşmaya çabalamak daha fazla fayda doğuracak. Unutulmaması gereken şey de tüm dijital varlıkların bu bilginin üzerine inşa edildiği.

ALİ SAFA KARTAL

1988 senesinde doğdu. Liseyi Saint-Benoit Fransız Lisesi’nde okudu. Lise eğitimi sonrasında Sorbonne Hukuk Fakültesi’ne kabul aldı. İki yıl eğitim aldıktan sonra buradaki eğitimini yarıda bırakıp Marmara Üniversitesi İktisat bölümünde eğitimine devam etti. İktisat Tarihi anabilim dalında Osmanlı’daki ilk Fransız elçiliği üzerine yaptığı çalışması ile yüksek lisansını tamamladı. Marmara Üniversitesi’nde halen devam ettiği doktora eğitiminde Osmanlı klasik döneminde kapitülasyon politikaları üzerine araştırma yapmakta.