×
FRANSA
18.02.2023

ANALİZ

Macron Yönetiminin Emeklilik Kumarı

Fransız hükümeti, ülkeyi bölmeye ve toplumsal huzursuzluğu ateşlemeye hazır, tartışmalı bir emeklilik reformunu uygulamaya koymak üzere yeniden harekete geçti.
FRANSA HÜKÜMETİ, ülkeyi bölmeye ve toplumsal huzursuzluğu ateşlemeye hazır, tartışmalı bir emeklilik reformunu uygulamaya koymak üzere harekete geçti. Başbakan Elisabeth Borne, 10 Ocak'ta, ülkenin zorunlu emeklilik yasasında yapılacak değişikliklerin ayrıntılarını açıkladı. Bu yasal değişikliklerin kaderi, ülkede Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un başkanlığının ikinci döneminde reformları sürdürme yeteneğini test edecek.

Ocak ayındaki iki grevin her biri ülke çapında bir milyondan fazla insanı sokaklara dökmüştü. Fransız sendikalarının tamamı sendikal eylemleri destekliyor. Muhalefet partilerinin çoğu ve Fransız halkının çoğunluğu da emeklilik reformuna kararlılıkla karşı çıkıyor.

Yeni düzenlemeyle ilgili en önemli nokta, yasal emeklilik yaşının 2030 yılına kadar 62'den 64'e çıkarılması. Bu düzenleme, Fransızlar arasında büyük bir tepkiyle karşılanıyor. Ancak yeni paket Macron'un Nisan 2022'deki başkanlık seçimlerinden önceki temel vaatlerinden birini oluşturuyor. Başbakan Borne'ün yasal paketi şunları içeriyor: Emeklilere ödenecek asgari emeklilik maaşı, aylık 100€ (107$) artışla 1.200€'ya yükseltilecek. Başbakan, fiziksel olarak zorlu işlerde çalışanlar veya genç yaşta çalışmaya başlayanlar (14-19 yaş arası) için ekstra emeklilik kıdemi sunulacağını açıkladı. Bunlar, esas olarak reform paketine toplumsal ve siyasi destek sağlamak üzere tasarlanmış tavizler olarak duruyor.

Fransa'nın yeni emeklilik yasası hem cesur hem uzamış hem de bir zamanlar planlanandan daha az radikal. Cesur, çünkü reform planı, Rusya'nın Ukrayna'yı işgalinin serpintilerinin bir parçası olarak, yaşam maliyeti zorluklarının ortasında geliyor. Devlet sübvansiyonları ve fiyat artışlarına getirilen sınırlamalar sayesinde, ülkenin enflasyon oranı %6,7 ile avro bölgesindeki en düşük oranlardan biri. Ancak Fransızlar hala ceplerinde bir sıkıntı hissediyor ve bu daha da kötüleşecek. Bu yıl hükümet, hane halkı için enerji faturalarının %15 artmasına izin verdi. Bu rakam 2022’de %4’tü. Kurumsal faturalar hızla artıyor. Küçük işletmeler özellikle stres altında.

Reform politik olarak da cesurca. İşverenler federasyonu alkışlasa da Macron'un partisi ve seçmen tabanı dışında çok az kişi bu reformu destekliyor. Fransızların %68'i ve 35-49 yaş arasındakilerin %77'si emeklilik yaşının 64'e çıkarılmasına karşı. Confédération Française Démocratique du Travail (CFDT), yapı olarak ılımlı bir örgüt. Lideri Laurent Berger, değişikliği "30 yılın en acımasız emeklilik reformlarından biri" olarak nitelendirdi. Muhalefet partilerinin çoğu da reforma karşı çıkıyor. Marine Le Pen'in milliyetçi-popülist Ulusal Rallisi ve soldaki Jean-Luc Mélenchon'un İtaatsiz Fransa'sı, bazı iş kollarında emeklilik yaşını 60'a indirmek istiyor. Protestolar ve grevler için ilk gün 19 Ocak oldu. Sendikalar sokaklara indi.

Her halükarda reformun, Macron’un takvimi açısından uzadığı ve gecikmiş olduğu da söylenebilir. Macron, 2017'de ilk seçildiği dönemden bu tarafa emeklilik yasasıyla ilgili değişiklikten söz ediyor. Bitmek bilmeyen istişareler, karışık mesajlar ve 2019'da belli bir reform çerçevesi etrafında mutabakatın sağlanamayışı, Fransa'da 1968 ayaklanmasından bu yana en uzun grev dönemine yol açtı. Macron'un bu ilk girişimi, 2020'de covid-19 ortaya çıktığında rafa kaldırıldı.

Yine de Fransa her şeyi olduğu gibi kavramayı göze alamaz. Hali hazırda Fransa’da erkeklerin fiili olarak ortalama emeklilik yaşı 60 yaş (kadınlar için 61). Bu yaş düzeyi, genel olarak zengin ülkelerden oluşan OECD'deki en düşük üçüncü yaş. Ülkede çalışanların 55 yaş sonrasında mevcut görevlerine devam etme oranı %57. Bu rakam Almanya’da %74, İngiltere’de %65. Hükümet, şimdi firmaları yaşlı işçilerin istihdamı konusunda teşvik etmeyi hedefliyor. 

Bu yaşam tarzının bir bedeli var. Fransa, GSYİH'nin %14'ünü kamu emekli maaşlarına harcıyor, bu da OECD ortalamasının neredeyse iki katı. Maliye Bakanı Bruno Le Maire'ye göre 2030'a kadar Fransız emeklilik sistemindeki açık 14 milyar avroya ulaşacak. Yeni düzenlemeler, bu açığı kapatmayı hedefliyor. 

Ancak genel olarak reform, Macron'un başlangıçta hayal ettiğinden daha az radikal. İlk seçildiğinde, çalışanların emeklilik haklarıyla ilgili farklı rejimler ve kurallardan oluşan labirent sistemini anlamlandırmak için kapsamlı/ortak ve puan tabanlı bir sistem getirmeyi hedefliyordu. Halihazırda, çoğu Fransız işçinin tam emeklilik hakları hakkında hiçbir fikri yok. Bu da ilerleyen yaşlarda çalışmaya devam etme konusundaki kararlarını muğlaklaştırıyor. Fransa, iş sektörlerinde yaşlı işçilerin payını artıracaksa, bir noktada işleri daha basit hale getirmek durumunda.

**
Böyle bir proje Fransa için anlamlı görünüyor. Zorluk şu ki, pandemiden bu yana birçok şirket istihdamın doğasını yeniden düşünmeye başladı. Ve fakat Fransızların kafasında, daha iyi bir topluma doğru ilerleme, iş yükünün hafifletilmesiyle ölçülür. 1880'de sosyalist bir düşünür olan Paul Lafargue, üç saatlik bir çalışma günü için yalvaran ve "çalışma aşkının çılgınlığını" kınayan "Le Droit à la Paresse"yi yayınladı. Yirmi yıl önce, çalışmadan geçinmek için bir rehber olan “Bonjour Paresse” (“Merhaba Tembellik”) en çok satanlar arasına girdi.

Başlangıçta işçileri tacizden korumak için tasarlanan “çalışma saatlerinin azaltılması” planı, ülkenin savaş sonrası tarihinin bir parçası haline geldi. 1982'de François Mitterrand emeklilik yaşını 65'ten 60'a indirdi. Yirmi yıl sonra, Fransa haftada 35 saatlik çalışma uygulamasını başlattı. Bir anket kuruluşu olan IFOP'a göre, çalışmayı "çok önemli" bulan Fransızların oranı 1990'da %60 iken 2021'de bu oran %24'e düştü. Bir düşünce kuruluşu olan Jean-Jaurès Vakfı için yazdığı bir makalede, Romain Bendavid, pandeminin bu değişimi hızlandırdığını açıklıyor. 2022'de Fransızların yalnızca %40'ı “daha fazla kazanmayı” ve “daha az boş zamana sahip olmayı” tercih ettiğini söylüyor. Bu oran 2008'de %63'tü.

Fransız politikacılar tüm bunlardan bahsederken, büyük ölçüde birbirlerine hakaret etmeyi ve slogan atmayı seçiyor. NUPES koalisyonunun yeşil lideri Sandrine Rousseau, "boş zaman hakkı" için açıkça yalvarıyor ve haftada 32 saat çalışma düzenlemesini getirmek istiyor. Buna karşılık Macron'un İçişleri Bakanı Gérald Darmanin, NUPES'ten "çalışmayı sevmeyen" ve "zahmetsiz bir toplumda" yaşayabileceklerini düşünen bir grup zavallı insan olarak söz ediyor.

Gerçekte Fransız toplumu bu söz savaşının orta çıkardığından daha karmaşık. Esnek kurallar sayesinde, Fransız işçiler haftada, Almanlardan (35 saat) ortalama olarak daha uzun (37 saat) çalışıyor ve çalışılan saat başına neredeyse aynı verimlilik elde ediliyor. Diğer taraftan NUPES’in içerisinde Komünist Parti lideri Fabien Roussel de dahil olmak üzere bazı politikacılar çok çalışmanın değerini benimsiyor. Fransızlar işin artık hayatlarının merkezinde olmadığını söyleyebilirler; ancak bir düşünce kuruluşu olan Institut Montaigne tarafından yapılan yeni bir araştırma, Fransızların dörtte üçünün işlerinde genel olarak memnun olduklarını gösteriyor.

**
6 Şubat'ta parlamentoda görüşülmeye başlayan yasa tasarısı ülkeyi bölmekle kalmadı, aynı zamanda “sağırlar diyaloğunu” da ateşledi. Hükümet, emeklilik reformunun, insanların 1980'dekinden yaklaşık on yıl daha uzun yaşadığı bir dönemde, emeklilik sisteminin mali olarak dengelenmesi ve ülkede emekli maaş düzeylerinin korunması için "zorunlu" olduğunu öne sürüyor. Muhalefetse, hükümeti, modern refah devletinin zor kazanılmış haklarını acımasızca yok etmekle suçluyor.

Geçen Haziran ayında Meclis’teki çoğunluğunu kaybeden Macron'un en büyük umudu, muhalefetteki Cumhuriyetçilerin desteğini almak. Başkanın merkezci ittifakı Meclis’te 250 sandalyeye sahip ve fakat meclis çoğunluğundan 39 eksik. Ancak iktidara geldiklerinde emeklilik yaşını kendileri yükselten Cumhuriyetçiler, Macron'a kolay bir zafer sunmaya istekli değil. Parlamento çoğunluğu bulunamazsa, hükümet, yeni seçimlere yol açma riskini de göze alarak, kuralları zorlamak üzere anayasanın özel bir hükmüne başvurmak zorunda kalabilir.

Başka bir deyişle Macron, teknik olarak bu reformu Eylül ayına kadar kanun kitaplarına dahil edebilir. Ancak en sert muhalefet parlamento sıralarından değil, sokaktan gelebilir. Sendikalar ve muhalefet partileri gösteri çağrısı yapıyor. Yeni protesto ve endüstriyel eylem biçimleri ortaya çıkabilir.

Kısacası, Fransa bir huzursuzluk dönemine hazır görünüyor. Macron, yalnızca %36'lık bir destek oranıyla popülerliğini sürdürüyor. Yeni tasarı hakkında dilinden dökülecek herhangi bir düşüncesiz söz, ortamı daha da bozabilir. Başkan ikinci dönemine bir iz bırakacaksa, sağlam durmak, sessiz kalmak ve oturmaktan başka seçeneği olmayabilir.


Bu yazı Economist’te 6 Şubat 2023 tarihinde “Why France is arguing over work, and the right to be lazy” başlığıyla, 10 Ocak 2023 tarihinde “Emmanuel Macron unveils his pension reforms” başlığıyla yayınlanan iki yazıdan kısaltılarak derlenmiştir. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.