×
FRANSA

ANALİZ

Macron ve İç Siyaset Aracı Olarak Dış Politika

Başkanlığının ikinci döneminde zayıflayan ve iç siyasette zorlanan Fransa cumhurbaşkanı, yüzünü bütünüyle küresel diplomasiye dönerek dış politika üzerinden bir güç alanı oluşturmak istiyor.
FRANSA CUMHURBAŞKANI Emmanuel Macron'un partisi altı ay önce parlamentodaki çoğunluğunu kaybettiğinde, kamuoyunda merak edilen şey, ilk döneminde yukarıdan aşağıya bir yönetim tarzı sergileyen, hırslı ve statükoyu bozmaya çalışan bir lider için bu gerilemenin ne anlama geleceğiydi.

Görünüşe göre yeni dönemde Macron, iç siyaseti başbakana bırakıp kendisini uluslararası diplomasiye veren ve dünya liderleriyle "stratejik yakınlık" kurmayı hedefleyen bir lidere dönüşüyor.

Fransız Cumhurbaşkanı’nın geçmişteki "samimi" hareketleri iyi bilinir: Angela Merkel'le sevgi dolu kucaklaşmalar, Donald Trump'la parmak eklemlerini çıtırdatan tokalaşmalar ve Justin Trudeau, Rishi Sunak gibi kişilerle yakın dostluklar. Şimdi ikinci döneminde, Macron - kelimenin tam anlamıyla – küresel bir dış politika çıkarması yapıyor.

Macron yeniden seçilmesinden bu yana bir resmi ziyaretten diğerine koşuyor: Bir gün, eski bir sömürgeyle ilişkileri yeniden kurmak için Cezayir’de; bir başka gün bir Asya ulusunu etkilemek için Bangkok'ta ve en son mevcut ilişkileri güçlendirmek için Washington'da. Dünyayı dolaşan devlet başkanı, en sonunda Fransız basınında iç siyaseti terk ettiği yönünde eleştirilere muhatap oldu.

Adı açıklanmayan bir Fransız bakan, "O her yerde, her şeyi takip ediyor ama çoğunlukla başka yerlerde," diye şaka yapıyor. Bakan “[Ama Cumhurbaşkanı] beş yıldır bu görevde, gerçekten her projenin ayrıntılarını takip etmesi gerekiyor mu? Ve ayrıca uluslararası baskı da çok güçlü. Şu an dünyada hiçbir şey yolunda gitmiyor,” diyor.

COVID-19 ortaya çıkmadan önce, Macron'un ilk dönemi, Fransa'yı daha rekabetçi hale getirmek üzere, iş piyasasının serbestleştirilmesi de dahil, hızlı bir reform programıyla işaretlendi. Fransa cumhurbaşkanı, ikinci döneminde de sanayi politikasına odaklanarak ve Fransa'nın emeklilik sisteminde reform yaparak aynı pragmatik çizgide devam etmeyi umuyordu. Bu hedeflerinden vazgeçmese de Haziran ayında meclis çoğunluğunu kaybetmesi, onu iç gündemde yavaşlamaya zorladı.

Fransa'da dış politika her zaman cumhurbaşkanının özel görev alanı olmuştur. Ancak Macron, Fransız parlamenter siyasetinin sıkıcılığını ve dağınıklığını Başbakan Elisabeth Borne'a devrederek bu siyasi görevi fırsata çevirmeye çalışıyor.

İster Afrika'da gıda güvenliği ister Asya'da çok taraflılık ya da Ukrayna'da sivil dayanıklılığın artırılması olsun, başkanın son aylarda bir “Fransız girişimi” başlatmadığı çok az küresel diploması alanı var. Libya iç savaşında diktatör Halife Haftar'ın desteklenmesi de dahil olmak üzere ilk dönemindeki bazı yanlış adımlarına rağmen, Macron artık uluslararası sahneyi ele geçirmek için Avrupa'nın lidersiz siyaset manzarasından hevesle yararlanmayı hedefliyor.

Fransa cumhurbaşkanının ülkesindeki zayıflamış ikinci döneminde küresel diplomasiye tam dönüşü, iç siyasette kargaşa ve kaosla yüzleşen eski liderleri anımsatıyor.

Jacques Delors Enstitüsü araştırmacısı Cyrille Bret, Macron’un bu yeni siyaseti için “Jüpiter dönemi sona erdi. Çoğunluğu sağlayamadı” diyor. "Yani şimdi, Lewinsky [soruşturma] nedeniyle görevden alma girişimlerinden sonra uluslararası sahneye dönen ve Balkanlar, Orta Doğu ve Çin'deki sorunları çözmeye çalışan Clinton-ikinci dönem sendromundan muzdarip."

Ancak Macron dünyayı kucaklamaya çalışsa da önünde çok fazla tuzak ve sorun var. Dünya liderleriyle fotoğraf çekimleri, ülkesindeki destek oylarının erimesini yavaşlatmak için pek bir katkı sağlamadı. Avrupa'da yaklaşan bir ekonomik durgunluk, enflasyon ve enerji sıkıntılarından duyulan hoşnutsuzluk, Macron'un manevra marjlarını sınırlandırıyor. Ve dolayısıyla içerideki sorunlar eninde sonunda önüne çıkıp ilgilenmesini gerektirebilir.

“Küresel düşünmek”

Fransa cumhurbaşkanı, "stratejik yakınlık" kelimesini ilk kez Ekim ayında, Prag'da toplanan Avrupalı liderlere bölünmeleri aşmak ve yeni projeler başlatmak için "stratejik bir müzakere" üzerinde çalışmaları gerektiğini söylediğinde kullandı.

44 Avrupa lideri arasında önerilen yakınlaşma siyasetinin şaşırtıcı etkisi bir tarafa, Macron geçtiğimiz ay yakınlaşma siyasetinde bahisleri yükseltti ve ABD ile “daha stratejik yakınlık” çağrısında bulundu.

Ne tür bir transatlantik irtibat aradığı tam olarak belli değil, ama kesinlikle dozu artırılmış bir yakınlık içeriyordu. Washington'a giden Macron, Amerika’nın multi-milyarlık yeşil sübvansiyon paketini "süper agresif" olarak nitelendirdi. (Yine de Beyaz Saray'da kırmızı halı muamelesi gördü, Joe Biden, Macron’dan "arkadaş" ve hatta "yakın" olarak söz etti.)

Macron'un küresel sahneye çıkma başarısının bir kısmı, elbette, Fransa'nın tarihi varlıklarından kaynaklanıyor: BM Güvenlik Konseyi'nde kalıcı bir koltuk, nükleer kapasite, askeri müdahaleler ve küresel diplomasi geçmişi.

Ancak Amerikalılar için Macron aynı zamanda göletin karşı tarafında, hızla boşalan bir balo salonunda kalan son dans partneri. İngiltere kendi iç işlerine kapanmış durumda ve Brexit'ten sonra siyasi etkisini biraz kaybetmiş vaziyette. Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, Merkel'in siyasetten ve iktidardan ayrılmasının oluşturduğu boşluğu dolduramadı.

Macron'un soyut ve yer yer dolambaçlı konuşmaları herkesi memnun etmese de en azından söyleyecek bir şeyi var.

Carnegie Endowment for International Peace'in Avrupa işleri uzmanı Sophia Besch, "[Amerikalılar] ilişki kuracak birini arıyorlar ve alternatif yok," diyor. Ve ekliyor: “Macron ayakta kalan son kişi. Coşkusu var ve aynı zamanda bir lider için yıkıcı ve her zaman kolay bir ortak değil. Enerjisi için Washington'daki bazı isteksiz hayranlarına güvenebilir."

Fransız dokunuşu

Macron, diplomatik girişimlerinde sürprizden hoşlanır. Bir Fransız diplomat, "Emmanuel Macron, siyasi hiyerarşinin kaybolduğu aşağıdan yukarıya çalışmayı sevmiyor" diyor. "İnsanları şaşırtmaktan ve siyasi darbeleri işaretlemekten hoşlanıyor." Diplomat ayrıca ekliyor: "[Fransız bürokrasisi] bundan pek hoşlanmıyor. Zira bürokrasi olarak düzeni ve düzenli olan şeyleri tercih ediyoruz.”

Avrupa Siyasi Topluluğu gibi bürokrasinin katmanlarından tam olarak süzülmemiş yeni fikirleri bir araya getirmek, Macron'un sınırları zorlama yollarından biri. "Yeni vaftiz edilen" grubun ilk zirvesi, İngiltere’nin bir Avrupa forumuna dönüşünü işaret ederek ve Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığı karşısında Kıtanın birliğini göstererek, bir başarı olarak selamlandı.

Diğer yandan Macron'un mevcut diplomatik çılgınlığı, daha şimdiden Elysee sarayından ayrıldığında iyi bir uluslararası iş için hazırlık yaptığı yönünde spekülasyonları da artırdı. Macron üçüncü dönem için aday olamayacak. Fransa'da, hiperaktif bir başkanın bundan sonra ne yapacağına dair spekülasyonlar şimdiden yükseliyor.

Macron'un ikinci döneminin kalbindeki soru, günün sonunda “her şey ve her yerde olma girişimlerinin, tartışmalı fikirlere olan inatçı bağlılığıyla birleştiğinde" Macron’a iç siyasette çelme takıp takmayacağı.

Macron'un ABD ziyareti, Fransa ve ABD'nin Rusya konusunda "tamamen uyumlu" olduğu fikrinden hareketle bir başarı olarak selamlandı. Ancak ziyaret dönüşünte bir Fransız televizyon kanalına, Ukrayna'daki savaşın sona erdirilmesi için müzakerelere başlamak üzere Rusya'ya "güvenlik garantileri" sunulması gerektiğini söylediğinde tartışmalara yol açtı. 

Araştırma uzmanı Besch, Macron ve Biden’ın "Ukrayna'nın [onayı] olmadan Ukrayna hakkında hiçbir şey yapılmaması gerektiği” yönündeki ortak mesaja bakıldığında, Macron’un son yorumu, çizginin dışında bir yaklaşım." diyor.

Macron, Fransa'nın "örnek" bir NATO üyesi olmasını istediğini söylüyor, ancak yine de Fransa'nın Rusya'ya kapıyı tamamen kapatmayan "dengeleyici bir güç" olarak hareket etmesini istiyor. Bu, Fransa'nın dünya çapında daha tarafsız devletlerle ortaklıklar kurmasına yardımcı olabilecek bir duruş. Ancak AB üyesi Doğu Avrupa devletleriyle bu konudaki anlaşmazlıkları düzeltmek için hiçbir şey ifade etmiyor.

Kendini Avrupa çıkarlarının savunucusu olarak sunan küresel nitelikli bir lider için bu, rahatsız edici bir durum. "Stratejik yakınlık" söz konusu olduğunda, çok fazla ortağa sahip olmak mümkün.


Bu yazı, POLITICO'da 19 Aralık 2022 tarihinde, "Unloved at home, Emmanuel Macron wants to get ‘intimate’ with the world" başlığıyla yayınlandı. Çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.