×
LATİN AMERİKA

ANALİZ

Latin Amerika’da Çin’in Asimetrik İlişkileri

Çin, siyasi ve bürokratik labirenti stratejik olarak lehine çevirebilmek üzere Latin Amerika'nın kurumsal zayıflıklarından ve şeffaflık eksikliklerinden yararlanıyor.
ÇİN 2000'Lİ YILLARIN başından itibaren başta gelişen piyasa ekonomileri olmak üzere, Latin Amerika’daki hammadde ürünlerine yoğun bir ilgi gösteriyor. 2000’ler itibariyle bölgede artan emtia fiyatları, yoksulluğun azalmasına ve orta sınıfın filizlenmesine katkıda bulunmuştu.

Çin’in Latin Amerika ve Karayiplere olan yakın ilgisi özellikle kriz durumlarında bölgede oluşturduğu liderliğin perçinlemesine fırsat verdi. COVID-19 salgını sırasında Latin Amerika liderleri, yetersiz aşı ihtiyacı ve kalkınma yardımı temin etmek için Çin ve diğer küresel aktörlerin asimetrik ilişkisinden yararlandı. Böylelikle Çin, geleceğe yönelik bölgesel ticaret ortağı konumunu sağlamlaştırdı.

Bu bağlamda Çin-Latin Amerika ticaret değerleri 2035 yılına kadar benzeri görülmemiş seviyelere ulaşacak. Bu durum, bölgeye daha fazla Çin yatırımı ve finansal akışına neden olacağından, jeopolitik etki açısından Çin'in Latin Amerika ülkeleri üzerindeki ekonomik ağırlığı daha da artacak.

Çin, 2000'lerin başında yaklaşık 10 yıl süren emtia patlamasının ardından Latin Amerika ile olan ilişkisini derinleştirmeye çalıştı. Bugün Çin, Latin Amerika’da sadece altyapı yardımı yapmıyor; bunun yanında güvenlik iş birliği, teknoloji ihracatı, kültürel alışverişler ve askeri ilişkileri daha güçlendiriyor. Başkan Xi Jinping, göreve geldiği 2013'ten bu yana bölgeyi 11 kez ziyaret etti. 

Pekin, Tayvan'ın bağımsızlığını tanıyan ülkelerle diplomatik ilişkileri reddederken, Latin Amerika'nın Tayvan’a verdiği destek son yıllarda azaldı. Bölgede 8 ülke halen Tayvan’ı tanıyor. Özellikle Dominik Cumhuriyeti ve Nikaragua, son zamanlarda, Çin’in verdiği krediler ve altyapı yatırımlarından sonra Tayvan’ı egemen bir devlet olarak değil; Çin’e bağlı özerk bir bölge olarak tanımak suretiyle önceki pozisyonlarını değiştirdi. Bölgede Çin ile diplomatik temas kurmayan 9 hükümet (Paraguay, Nikaragua, Guatemala, Honduras, Belize, Haiti, St. Kitts ve Nevis, St. Vincent ve Grenadinler ve St. Lucia) var. Çin, bölgedeki ülkelerle birkaç ikili anlaşmaya ek olarak, Arjantin, Brezilya, Şili, Ekvador, Meksika, Peru ve Venezuela ile yakın iş birliğine sahip.

COVID-19 salgını, benzeri görülmemiş küresel koşullar yarattı; zengin ülkeleri ve gelişmekte olan dünyayı benzer şekilde zorladı. Hayatlar kaybedilirken ve ekonomiler önemli daralmalar yaşarken, pandemi uluslararası sistemi oluşturan etkileşimler ağını da değiştirdi. ABD’nin azalan tek kutuplu egemenliği ve artan bölgecilik bağlamında, gelişmekte olan ülkeler, ekonomik ilişkileri çeşitlendirmenin yeni yollarını ve fırsatlarını keşfettiler. 

Çin, Latin Amerika’daki kilit ülkelerde, ABD ile kamuoyu savaşını giderek artırıyor. Ancak bu Çin'in medya ve bilgi çabasıyla değil. Eski Başkan Donald Trump'ın göçmen karşıtı ve Meksika karşıtı söylemlerinin neden olduğu prestijin bozulmasından besleniyor. 

Latin Amerika hükümetleri ve liderleri, küresel siyaseti ve Çin ile ilişkilerini etkilemek için iki strateji kullandılar: Bunlardan ilki, sorunun yeniden tanımlanması, İkincisi ise özerkliğin geliştirilmesi oldu. Her iki strateji de Latin Amerika hükümetlerinin Çin yardımına elverişli küresel bir anlatı oluşturmasına yardımcı oldu. 

Bu bağlamda özellikle COVID-19’dan ötürü daha hızlı ve daha fazla miktarda medikal ihtiyacı güvence altına almak için ABD-Çin arasındaki gerilimi seyredip, bu gerilimden istifade ettiler. Çin- Latin Amerika ilişkilerine bu iki stratejinin merceğinden bakmak, pandeminin etkileriyle mücadele için gerekli kaynakları güvence altına almak için Latin Amerika ülkelerine daha derin bir anlayış sağladı.

Çin ile Latin Amerika arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerindeki çarpıcı büyüme, henüz Pekin'in bölgenin medyası ve sivil toplumu üzerindeki etkisinin önemli bir genişlemesine dönüşmedi. Kuşkusuz Çin, ABD'nin “arka bahçesinde” Latin Amerikalı gazeteciler, akademisyenler, politikacılar ve politika yapıcılar üzerindeki nüfuzunu artırmak için birçok girişimde bulunuyor. 

Çin'in yerel medyayı etkileme girişimi, Pekin'in tercih ettiği anlatının resmi Çin haber kuruluşları Xinhua, China Global Television Network ve CGTN gibi kurumlar tarafından yayılmasıyla gerçekleştiriliyor. Ancak Çin'in devlet haber kuruluşları Latin Amerika ve Karayipler'de izleyicileri ve zihinleri etkilemekte başarısız olurken, medya, bilgi ve sivil toplum çabalarında başarılı görünüyor.

Pekin, hükümet yetkililerini, politikacıları, akademisyenleri, gazetecileri ve bölgedeki öğrencileri Çin'in kayda değer ekonomik büyümesine, yoksulluğun azaltılması tecrübesine doğrudan maruz bırakmak için Çin tarafından finanse edilen gezileri ve değişim programlarını kullanmakta da başarılı oldu.

Çin dış politikasının geleneksel görüşüne göre, Latin Amerika, Çin dış politikasında en az öneme sahip olan bölge konumunda. Batı Yarımküre'nin geleneksel bir ABD etki alanı olmasının yanı sıra, bu görüş için toplanan ana kanıt, ülkenin imzası olan Kuşak ve Yol Girişimi'nin (BRI) Latin Amerika'ya ancak 2017'nin ortalarında; yani geç geldiği gerçeği. Ancak üç yıldan daha kısa bir süre içinde, bölgedeki 19 ülke BRI'ye katıldı ve önümüzdeki yıllarda daha fazlasının katılması bekleniyor. Üstelik Çin, Latin Amerika’ya, Afrika, Ortadoğu ve Asya’dan daha fazla para döküyor.

Bu bağlamda, asimetrik bir çerçeve içerisinde Çin-Latin Amerika ilişkilerinin dinamik doğasını incelemek daha doğru bir yöntem. Çünkü Çin ve Latin Amerika asimetrik ilişkileri sürdürüyor; küresel ekonomik bir güç olarak Çin, Latin Amerika’nin zayıf ülkelerinde faaliyetlerini artırıyor.

Çin'in düşük kaliteli ürün üreticisi imajı; modern bir ülke algısı oluşturma adına hızlı trenler, elektrikli arabalar, akıllı şehirler ve dijital ödemeler ile yer değiştiriyor. Çin teknolojisinin Ekvador gibi ülkelerde nasıl kullanıldığına dair endişeler olsa da Çin’in yüz tanıma teknolojisi genellikle mahremiyet için bir tehdit olarak değil, güvenliği artırmak için yararlı bir araç olarak övülüyor. Huawei, Xiaomi, Alibaba ve BYD gibi Çinli şirketler Latin Amerika’da hızla büyüyor. Çinli Tencent, yerel girişimler için yükselen bir finans kaynağı haline geliyor.

Çin merkezli şirketler, ilerleyen süreçte kapanan rakiplerin bıraktığı boşlukları doldurarak tedarik zincirlerindeki konumlarını genişletme konusunda daha büyük bir potansiyele sahip olacaklar. Benzer şekilde, Çinli firmalar, finans kurumları tarafından desteklenen uluslararası şirketlerin varlıklarını, borç diplomasisiyle finansal pozisyonlarını sağlamlaştırabilir. Daha cazip pazarlarda (Asya gibi) fırsat kovalayabilir.

Malların serbest dolaşımı, küresel ekonominin ve katma değer üretiminin ayrılmaz bir parçası olduğundan, Çin için kritik bir unsur; ulaşım merkezlerinin, güzergahların ve destekleyici altyapının kontrolüdür. Çin'in Kuşak ve Yol girişimi ilk olarak 2013 yılında başlatılmış ve 2018 yılında Latin Amerika'ya yayılmıştı. Çin, tarihî “İpek Yolu” konsepti ve Amiral Zheng He'nin hazine filosu ile tutarlı bir politika izliyor.

Çin, ticari genişlemesinin bir stratejisi olarak çok kutuplu bir dünyada varlığını güçlendirmeye çalışıyor. Bu yüzden de Latin Amerika - Karayip Devletleri Topluluğu (CELAC) ve BRICS (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika) gibi platformlar sayesinde Venezuela'daki solcu popülist ortaklarına yardım ediyor. 

Çin'nin ekonomik ve stratejik hedeflerinden biri, Latin Amerika ordularıyla güçlü bağlar kurmak da dahil olmak üzere bölgedeki ülkelerle her yönden güçlü ilişkiler kurmak. Latin Amerikalı ortaklarına teknoloji paylaşımı, ürün performansı ve lojistik destek sorunlarının çözülmesi gibi küresel başlıklarda askeri sistem ve silahların kalitesini, işlevselliğini geliştirme konusunda yardımcı olmaya çalışıyor. Çin için bu tür satış ve lojistik destek bağlantıları aynı zamanda Latin Amerika silahlı kuvvetleriyle uzun vadeli ilişkiler kurarak hedefe ulaşmayı güçlendirmektedir.

Çin ve Latin Amerika güvenlik güçleri arasındaki resmi bağların ötesinde, Çinli şirketler bölgedeki varlıklarını (özellikle de görece tehlikeli bölgelerde) genişlettikçe yereldeki özel güvenlik sektörünü de giderek daha fazla etkisi altına alıyor. Genellikle Çinli güvenlik şirketleri, denizaşırı operasyonlarda kendilerine destek sağlamak üzere Çinli şirketlerle olan kişisel ve ticari bağlardan yararlanmaya çalışıyorlar. Şu anda deniz aşırı ülkelerde faaliyet gösteren yaklaşık 30 Çinli güvenlik şirketi var. Ancak bugüne kadar Latin Amerika’dan daha çok Asya ve Afrika'da fenomen oldular.

Çin'in Latin Amerika'ya yönelik 2008 ve 2016 tarihli politika raporları ve 2015 Çin Savunma Stratejisi Beyaz Kitabı, askeri ve diğer güvenlik faaliyetlerini Çin'in bölgeyle genel angajmanının önemli bir bileşeni olarak tanımlıyor. Ancak Çin’in Latin Amerika'daki ekonomik faaliyetleri, askeri faaliyetleri gölgede bırakıyor.

ABD, Çin yayılmasından rahatsız; ancak çaresiz

Son 20 yılda Çin, Brezilya ve Venezuela dahil olmak üzere birçok Latin Amerika ülkesiyle yakın ekonomik ve güvenlik ilişkisi geliştirdi. Ancak Pekin'in bölgedeki artan etkisi, Washington ve ötesinde endişelere yol açtı.

Çin, Güney Amerika'nın en büyük ticaret ortağı. Kuşak ve Yol Girişimi de dahil olmak üzere enerji ve altyapıda hem doğrudan yabancı yatırımın hem de kredinin ana kaynağı. Latin Amerika'nın uzay sektörüne büyük yatırımlar yaptı ve başta Venezuela olmak üzere birçok ülkeyle askeri bağlarını güçlendirdi. 

Washington bu gelişmelere karşı temkinli. Fakat Pekin, stratejik hedeflerini ilerletmek için ekonomik gücünü kullanmaya devam ediyor.

Çin'in Latin Amerika'daki rolü 2000'den bu yana hızla büyüdü ve Pekin'in etkisine ilişkin endişeleri artırsa da ekonomik fırsat vadetti. Çin'in devlet firmaları bölgenin enerji, altyapı ve uzay endüstrilerinde büyük yatırımcıları. Ülke, Güney Amerika'nın en büyük ticaret ortağı olarak ABD'yi geride bıraktı. Pekin ayrıca diplomatik, kültürel ve askeri varlığını genişletti. Ve son zamanlarda, bölgeye tıbbi ekipman, kredi ve yüz milyonlarca aşı dozu sağlayarak COVID-19 ile mücadeleye verdiği destekten yararlandı.

Ancak ABD ve müttefikleri, Pekin'in bu ilişkilerini Tayvan'ı daha fazla tecrit etmek ve otoriter rejimleri desteklemek de dahil olmak üzere jeopolitik hedeflerini sürdürmek için kullanmasından çekiniyor. ABD, Çin'i bölgede “stratejik bir rakip” olarak görse de ABD Başkanı Joe Biden, Çin'in artan etkisine karşı koymanın yollarını arıyor.

1999'da Çin, dünyanın en büyük ihracatçıları listesinde 9. sırada Belçika'nın hemen üzerinde yer aldı ve küresel ihracatın yüzde 3.4'ünü oluşturdu. Çin, 2001 yılında DTÖ'ye katılırken, önündeki beş yıl içinde ortalama tarife oranını yüzde 14,6'dan yüzde 6,1'e düşüren çeşitli reformlar benimsedi. Ayrıca Çin ürün ve hizmetleri, dış pazarlarda daha uygun ve öngörülebilir koşullardan yararlanmaya başladı. 

Gelecekte ne var?

Sonuç olarak, başta ABD olmak üzere, aynı zamanda Avrupa Birliği (AB) ve Brezilya da dahil olmak üzere geleneksel Latin Amerika ortakları bölgenin ticaretinde paylarını kaybettiler. 
 
Sadece mal ticareti göz önüne alındığında, Çin, 2009'da Brezilya'nın en büyük ticaret ortağı olarak ABD'yi yerinden etti. Brezilya hâlâ Arjantin'in ana ticaret ortağı yerini korurken, Çin 2020'de liderliği ele geçirdi. Ayrıca Çin, 2019'da Brezilya, Şili ve Peru’nun en büyük ithalat ortağı ve diğer 11 Latin Amerika ülkesinin ikinci ithalat ortağı oldu.

Çin'in büyük stratejisinde, Latin Amerika yaklaşımı birkaç belirli eksen etrafında dönüyor gibi görünüyor. Bu eksenler, Çinli şirketler için pazar alanı oluşturan ekonomik ve ticari bağımlılık; yerel politikaları ve bürokratik yönetimi etkilemek; halkın tutumlarını etkilemek ve bölgedeki Çin karşıtı duygularla mücadele etmek. Çin'in emtia destekli borç verme yoluyla ekonomik ve ticari bağımlılık koşullarını yaratma girişimi, Latin Amerika'nın doğal kaynaklarına istikrarlı erişim sağlamak için daha az riskli bir strateji sunuyor. 

Çin, Meksika ihracatının önemli bir alıcısı olamasa da Cumhurbaşkanı AMLO'nun Meksika'nın maliyetli ulusal petrol şirketi Pemex'in kapasitesini genişletmesine yardımcı olmak için kredi sağlamaya çalışıyor. Benzer şekilde, Çinli yatırımcılar, Çin Devlet Enerji Yatırım Şirketi'nin (SPIC) Kasım 2020'de Zuma Energia'yı satın almasıyla ve Çin'li Gangfeng'in Meksika'dan Bacanora ile Sonora lityum yatağını geliştirmek için ortaklık kurmasıyla Meksika'nın yenilenebilir enerji sektöründeki varlıklarını genişletti. Çin, Meksika'nın güneyindeki uzak bölgelerde AMLO'nun imzası olan “Maya Treni”nin inşasında da önemli bir rol üstleniyor.

Çin'in Brezilya'daki ilerlemesine karşı Cumhurbaşkanı Bolsonaro’nun önemli bir direniş göstermesine rağmen, Çin Halk Cumhuriyeti ve şirketleri, ülkenin petrol, madencilik, tarım, limanlar, finans ve diğer sektörlerdeki en önemli ilerlemelerinden bazılarını Lula ve halefi Dilma Rousseff yönetimleri altında yaptı. 

Şili'de, Çinli şirketler madencilik, elektrik ve diğer sektörlerde önemli bir varlığa sahipler. Ancak solcu Boriç hükümetinden daha fazla faydalanmaya hazırlanıyorlar. Peru'da, Çinli şirketler madencilik ve petrol sektörlerinde halihazırda önde gelen yatırımcılar. Chancay Limanı'ndaki büyük bir maden limanını finanse ediyorlar.

Çin ayrıca Latin Amerika politikalarını yerel, eyalet ve ulusal düzeylerde çıkarları lehine etkilemeye çalışıyor. Örneğin, 2003 yılında Brezilya'nın ilk İşçi Partisi yönetimini başlangıcından bu yana Brezilya'da faaliyet gösteren büyük Çinli şirketler için bürokratik faydalar sağlamaya ikna etmeye çalışıyor. 

Bununla birlikte Çin, Arjantin gibi diğer ülkelerde önemli stratejik kazanımlarla sonuçlanan daha fazla yatırımı teşvik etmeyi başardı. En belirgin örnek, Çin'in askerler tarafından işletilen uzay istasyonu. Patagonya bölgesinde Çin ve Arjantin, 2012'de yapılan anlaşmayla, uydular ve veri toplama konusunda iş birliği yapıyor. Ancak pratikte Arjantinlilerin üsse erişmesine izin verilmiyor. Bununla ilgili olarak, Arjantin hükümeti, bu kez Santa Cruz bölgesinde, mayıs ayı sonlarında benzer bir üs için Çinlilerle bir anlaşmayı daha tamamladı. Arjantin'in en güney eyaletlerinden biri olan Santa Cruz, Atlantik ve Pasifik Okyanusları arasında önemli bir deniz geçiş noktası olan Macellan Boğazı'nın hemen kuzeyinde yer alıyor. Çin, bürokratik labirenti stratejik olarak lehine çevirmek için Latin Amerika'nın kurumsal zayıflıklarından ve şeffaflık eksikliğinden yararlanıyor.

Enerji alanında Pekin yönetiminin hidroelektrik santrallere olan güçlü ilgisi nedeniyle bölgede Çin yatırımlarının geleneksel ve yenilenebilir kaynaklar arasında çeşitlendiği görülüyor. Dikkate değer anlaşmalar arasında China Yangtze Power'ın 2019 yılında Sempra Energy'nin Perulu varlıklarını 3,59 milyar dolarlık satın alımı ve China's State Power Investment Corporation'ın, Gas Natural Açu'nun sıvılaştırılmış doğal gaz santrallerine yaptığı yatırım yer aldı.

Sonuç olarak; Çin’in Brezilya, Arjantin, Şili, Kolombiya, Meksika ve Peru'da Pazar paylarının, siyasi ve askeri ilişkilerinin artmasını beklemeliyiz.

Ekvador gibi küçük ülkeler Çin'den önemli kaynaklar alıyor. Çin, kendi yaklaşımını “bir sözleşme ancak bittiğinde sona erer” şeklinde özetliyor ve bu, yeniden müzakerelerde daha az deneyimli Latin Amerika firmaları için bir “kültürel şok” olarak şekilleniyor. 

Çin'in yükselişine rağmen, ABD 2035 yılına kadar Latin Amerika'nın en büyük ticaret ortağı olacak. Çin’in, 2021'den 2035'e kadar Latin Amerika ticaretinin genişleme oranının 1,8 katı artması bekleniyor. 2035 yılına kadar Çin, Latin Amerika'nın mallarda ana ticaret ortağı olarak ABD'yi geride bırakmış olacak. 

Latin Amerika ülkeleri ihracatta 2020'li yıllarda ABD'ye Çin'den yaklaşık üç kat daha fazla bağımlıydı. Ancak bugün Çin, Brezilya, Şili ve Peru'dan yapılan ihracatın yüzde 40'ından fazlasını karşılıyor. 2021'den 2035'e kadar Latin Amerika-Çin ticaret hacminin, küresel ticaretin 1,4 kat genişlemesine rağmen 1,8 kat artması bekleniyor. Dolayısıyla Latin Amerika ile Çin arasındaki ticaret hacmi şimdiden 700 milyar doları aştı bile.

Çin'in Latin Amerika ithalatı yüzde 65’e karşı yüzde 30. Özellikle Meksika, Brezilya, Şili, Kolombiya ve Peru, Çin'den yapılan imalat ithalatının yüzde 80'ini oluşturuyor. Çin, Latin Amerika endüstriyel ihtiyaçları olan makine, ekipman ve ara mal tedarikçisi olmaya devam ediyor. İnternet ve yapay zeka gibi 5G altyapısının sağladığı yeni teknolojiler, Çin endüstriyel tabanının yükselmesine yardımcı oldu. Geçmişte az bilinen ve az değer verilen Çin markaları, Latin Amerika'da popüler hale geldi. Latin Amerika özel sektörü, Çin devletine ait işletmelerle (KİT'ler) çalışırken, Latin Amerika'daki KİT'lerle çalışma deneyiminden de yararlanıyor.

Çin'e yapılan Latin Amerika ihracatının sektörel bileşimi önümüzdeki 15 yıl içinde değişecek; özellikle tarımsal sevkiyatların payında istikrarlı bir düşüş görülüyor. Bu senaryonun hükümetler ve şirketler için önemli etkileri var. Çünkü Çin'e yapılan Latin Amerika ihracatının yaklaşık üçte birini tarım ürünleri oluşturuyor. Buna paralel olarak, Latin Amerika-Çin ticareti (metal ve mineral emtiaları gibi) artmaya devam edecek. Ancak daha yavaş bir tempo ile gerçekleşecek. Çin’in toplam ihracatında Latin Amerika 2000 yılında yüzde 3 iken 2035'te yüzde 45 olarak gerçekleşebilir.

Çin-Latin Amerika ticareti artmaya devam ediyor. Ancak ABD, Latin Amerika'nın en büyük ticaret ortağı olma konumunu sürdürüyor. Çin, farklı derecelerde de olsa tüm Latin Amerika alt bölgeleri için hem ihracat hem de ithalat ortağı olarak önem kazanıyor. 

COVID-19 kısıtlamaları kaldırılırken ve güçlü tüketici pazarı hayata geri dönerken Latin Amerika ve Karayipler'deki Çin yatırımlarında güçlü bir geri dönüş öngörülüyor. Özellikle teknoloji ve enerjide daha geniş bir yatırım yelpazesi öngörülüyor.

Ancak Ukrayna'daki savaştan ve bu savaşın gelişmiş ekonomilerde faiz artışlarına sebep olmasından, Çin'deki COVID-19 karantinalarına kadar küresel likidite ve ekonomik koşullardaki belirsizliklerin, Çin'in Latin Amerika’ya yönelik anlaşmaları üzerinde aşağı yönlü bir baskı oluşturacağı söylenebilir.

HÜSAMETTİN ASLAN

Lisansını Kamu Yönetimi, yüksek lisansını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, doktorasını da Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında ihtisas etmektedir. Çalışma alanı Latin Amerika, Ortadoğu ve Kuzey Afrika alanlarıdır. Prof. Dr. Mim Kemal Öke danışmanlığında yazmış olduğu “Brezilya’nın anatomisi ve Lula da Silva ile R.T. Erdoğan hükümetlerinin karşılaştırılması” tezi, Sosyal Bilimler Tez yarışmasında 1. olmuştur. Bir süre Sao Paulo Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. 2016-2017 yılları arasında Brezilya’da Yunus Emre Enstitüsü Sao Paulo müdürü olarak görev yaptı. Milat, Ortadoğu gazeteleri ve Gerçek Hayat dergisinde yüzlerce makale yayımladı. Halen İndependent Türkçe ve Gazete Damga’da köşe yazıları yayımlanmakta; TV ve Radyo programlarında aktüel siyaset ve dış politika konularında görüş beyan etmektedir.