×
RUSYA

ANALİZ

Kremlin'e İHA Saldırısı: Rusya Daha Güvensiz Hale Mi Geliyor?

İHA saldırılarıyla Kremlin’in vurulabileceğinin açık hale gelmesi, Rusya için güvenlik açısından olduğu kadar psikolojik açıdan, imaj/prestij bakımından büyük maliyetler oluşturuyor.
3 MAYIS Çarşamba gecesi Rusya Devlet Başkanlığı Basın Servisinin açıklamasına göre “Ukrayna, iki İHA ile Kremlin'e saldırdı”. Açıklamada “Ordu ve özel servislerin radar harp sistemleri kullanılarak zamanında harekete geçilmesi sonucunda söz konusu saldırı araçları devre dışı bırakıldı. Araçların düşürülmesi ve parçalarının Kremlin alanına saçılması herhangi bir can kaybı veya maddi hasara yol açmadı,” denildi. 

Moskova'da saldırı, planlı bir terör saldırısı ve devlet başkanına yönelik bir girişim olarak değerlendirildi. Rusya’nın uygun gördüğü yer ve zamanda misilleme tedbirlerini alma hakkını saklı tuttuğu da belirtildi. 

Rusya Devlet Duması Başkanı Vyaçeslav Volodin, “Ukrayna hükümetini terörist rejim ilan ederek bu rejimi yok edebilecek silahların kullanılmasını" önerirken, Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy'nin “fiziksel olarak ortadan kaldırılması” gerektiğini savundu. 

Zelenskiy ise Kiev’in Kremlin'e yönelik İHA saldırısıyla hiçbir ilgisinin olmadığını, Ukrayna’nın sadece savunma politikasını yürüttüğünü söyleyerek Rusya’nın saldırı suçlamalarını reddetti.  Diğer yandan Beyaz Saray, Ukrayna'yı Rusya topraklarına saldırmaya teşvik etmediklerini açıkladı. Bu açıklamaya rağmen Rusya saldırılar konusunda ABD’yi de suçladı. ABD’nin sorumluluktan kaçamayacağını söyledi. 

Ukrayna’nın uzun zamandan beri dronlarla başta Kırım olmak üzere Rusya yönetimindeki çeşitli bölgelere yönelik saldırılar düzenlediği biliniyor. Hatta Ukrayna, Moskova’ya bağlı iki ilçeye yönelik, biri Şubat diğeri Nisan sonlarında olmak üzere iki saldırı düzenlemişti. Her iki saldırı sonrasında, insansız hava aracı parçaları üzerinde yapılan incelemelerle, söz konusu İHA’ların Ukraynalı Ukrjet şirketi tarafından üretilen UJ-22 dronları olduğu tespit edildi. 

Son gelişmelere bakıldığında, Kremlin’e yönelik İHA saldırıları farklı bir boyuta taşınıyor. Failinin resmi olarak kim olduğu bilinmeyen Kremlin’e yönelik dron saldırısının maddi hasarı son derecede düşük olsa da Rusya’nın imajına yönelik maliyeti kayda değer derecede yüksek. 

Bu saldırıların ardından Kremlin’in kolayca vurulabilir olduğu gerçeği ortaya çıkmış durumda. Moskova, Rusya’nın diğer bölgelerine göre dış saldırılara karşı en yüksek güvenlik sistemine sahiptir. Son zamanlarda orta menzilli Pantser hava savunma sistemlerini kentin binalarının çatılarına yerleştirmek suretiyle mevcut güvenlik düzeyini daha da güçlendirmeye çalıştı. Mamafih söz konusu hava savunma sistemleri, daha çok, kıtalararası balistik füzelerin savaş başlıklarından uçaklara kadar, çok büyük hedeflerle mücadeleye odaklı sistemler. Küçük dronlar ise son saldırılarda da görüldüğü gibi, mevcut hava savunma sistemini aşarak Kremlin’e kadar ulaşabiliyor.

Öbür yandan Kremlin’e yönelik İHA saldırılarının iç kamuoyunda Putin iktidarına yönelik tepkilere yol açtığı ve açacağı söylenebilir. “Kremlin’in güvenliğini sağlayamayan iktidarın dış saldırılara karşı ülkenin güvenliğini nasıl sağlayacağına dair” tepkiler artmaya başladı. Rusya bu tepkileri azaltmak için, Kırım köprüsünün patlatılmasının ardından yaptığı gibi Kiev’deki devlet binalarına yönelik kapsamlı bir misilleme yapabilir. Veya başkenti hava saldırılarından koruyamadığı için savaşın ortasında askeri komuta kademesinde değişikliğe gidebilir. Ancak yeni komutanların idaresinde Moskova semalarının daha güvenli hale gelip gelmeyeceği bir muamma olmaya devam edeceği gibi; bu değişikliğin, kehanete gerek duymaksızın, Rusya topraklarında tekrarlanan saldırı tehdidini ortadan kaldırmayacağı da söylenebilir. 

Bu saldırıların dış etkileri de var elbette. Saldırının 9 Mayıs Zafer Bayramı arifesinde yapılmış olması, Zafer Bayramı kutlamaları için Moskova’ya gelecek olan eski Sovyetler Birliği ülkeleri ve diğer dost ülke devlet başkanları nezdinde Putin’in saygınlığını olumsuz etkilemiştir. 

Kiev resmi olarak saldırılarla ilgili sorumluluk üstlenmese de daha önce hava üssü, demir yolu, petrol rafineleri ve şimdi de Kremlin’e yönelik saldırılardan sonra birçok yorumcu, bu tür saldırıların Ukrayna’nın planladığı kapsamlı bir taarruz harekâtından önce Rus hava savunmasını deneme amaçlı yapıldığını öne sürüyor. 

Buna karşı Ukrayna tarafında, Kremlin’e yönelik saldırıların Rusya’nın kendisi tarafından yapılmış olabileceğine dair yorumlar yapılıyor. Bu yorumun, Ruslar arasında da yaygınlaştığı görülüyor. Bu iddiaya göre, Kremlin’e yönelik dron saldırılarının asıl amacı “Ukrayna ordusunun Rusya’ya karşı taarruza geçmesini engellemek.” Buna göre Moskova’nın temel amacı, nükleer tehditle ilgili korkuları yeniden canlandırmak ve ardından Batı ile büyük bir pazarlık için masaya oturmak. Bu pazarlığın sonucunda da Batı’nın Ukrayna’ya desteğini kesmesini ve Kiev’e baskı yaparak taarruz planlarından vazgeçmesini sağlamak. 

Rusya’da, Kremlin binasına yönelik saldırıların bizzat Rusya tarafında yapılmış olabileceğine dair ikinci bir yorum daha yayılmaya başladı. Bu iddiaya göre, saldırı iktidarın bazı politikalarından rahatsız olan asker veya istihbarat kökenli bazı gruplar tarafından yapıldı. Bu iddia saldırılarla ilgili yeni bir tartışmaya yol açıyor. Ancak şimdiye kadar bununla ilgili kayda değer bir veriye rastlanmadı ve bir söylentiden öteye geçemedi. 

Fakat Kremlin’e İHA saldırılarının olduğu gün, Rusya’nın Krasnodar bölgesindeki Tamani yerleşkesinde bulunan petrol rafinelerine yönelik farklı bir dron saldırısı gerçekleştirildi. Bu, bir nevi Ukrayna’nın Rusya’nın çeşitli bölgelerindeki stratejik tesislere yönelik olarak yaptığı dron saldırılarının devamıydı. 

Kremlin binasına yönelik saldırılar, Rusya’nın buna yönelik tepkisine göre belirlenecektir. Rusya’nın bu saldırılardan sonra Ukrayna’nın askeri ve sivil altyapısına yönelik ağır ve kapsamlı saldırılar düzenlemesi durumunda, Kiev, Kremlin gibi Rusya için sembolik mekanlara karşı maddi hasarı düşük saldırılardan uzak durmaya çalışacak. Ancak Rusya’nın bu tür saldırılara karşı mühimmat tasarrufu gerekçesiyle sessiz kalması durumunda, ilerleyen zamanda Ukrayna’nın zaman zaman Rusya için hassas nitelikte olan, Kremlin gibi yerlere yönelik saldırılarının devam edeceği beklenebilir. Sonuçta Kremlin’in vurulabileceğinin açık hale gelmesi, Rusya açısından güvenlik bakımından olduğu kadar psikolojik ve imaj/prestij bakımından da olumsuz sonuçlar doğuracaktır. 

SABİR ASKEROĞLU

Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.