×
LATİN AMERİKA

ANALİZ

Kolombiya Protestoları: Arka Plandaki Motivasyon Ne?

Kolombiya'da bir vergi teklifine karşı ‘başlayan şey’, Kolombiya'nın köklü sorunlarının ülke çapında protesto hareketine dönüşmesine neden oldu.
KOLOMBİYA'DA 28 NİSAN'DA başlayan sokak protestolarının arkasında Covid-19 salgını sonrasında artan yoksulluk ve işsizlik yatıyor. Özellikle genç jenerasyon, hükümetin protesto liderleriyle yaptığı müzakerelerden büyük ölçüde dışlanmasına rağmen gösterilerden kötü etkilendi. Gelecek yıl cumhurbaşkanlığı seçimleri yaklaşırken hem ekonomik ve siyasi durum hem de polis şiddeti insanların devlet kurumlarına ve kamu otoritesine olan güvenini zedeledi.

Ekonomik Yıkım gösterileri kaçınılmaz kıldı

Kolombiya ekonomisi kötüydü. Pandemi etkisiyle neredeyse çöktü. Kolombiya’da tahminen 3,6 milyon insan yoksulluğa düşerken, 2,78 milyon kişi aşırı yoksulluk içinde yaşıyor.

Bu arada gençler için işsizlik, 14-28 yaş kategorisinde 2020'nin ilk çeyreğinde %20,5'ten %23,9'a yükseldi.  Pandeminin ekonomik etkisinden ve ardından gelen karantina/kısıtlama politikalarından büyük şehirler çok zarar gördü. Başkenti Bogota'da (toplam 7,1 milyonluk) nüfusun 3,3 milyonu yoksulluk içinde; Medellin ve Cali gibi diğer büyük şehirlerde de yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Sonuç olarak, Kolombiya nüfusunun %42,5'i, 2019'da %35,7 olan yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

28 Nisan’da başlayan protestoların tetikleyicisi, az önce ifade ettiğimiz olumsuz ekonomik tablonun ortasında, hükümetin vergi sisteminde reform önerisiydi. Ancak talepler hızla sağlık sistemi reformu, polis teşkilatının lağvedilmesi ve hükümetin istifasına kadar genişledi. Birçok insan zaten 2019'da yapılan kitlesel protestolarda benzer eleştiriler yaparken buna ek olarak işsizlik ve eğitimde fırsat eksikliği de eklendi. Vergi teklifi hızla geri çekildi, ancak gösteriler yoksulluk ve eşitsizliğin yarattığı hayal kırıklığıyla devam etti.

Protestoların merkez üssü olan ‘Cali’ Şehrinin önemi nedir? 

Büyük şehirlerin yoksul mahalleleri ve buralarda gençleri işe almaya çalışan yasadışı grupların varlığı (FARC gerillalarından, uyuşturucu kaçakçılık ağlarına kadar) ülkedeki bir dizi hoşnutsuzluğun ana kaynağı. Bu mahalleler aynı zamanda Kolombiya'nın on yıllardır süren silahlı çatışması nedeniyle yerinden edilmiş, şehrin anonimliğinde güvenlik aramak için sahip oldukları her şeyden vazgeçen ailelere de ev sahipliği yapıyor. Özellikle Cali şehrinin diğer bir adı da ‘Yerlerinden edilmişlerin şehri’ olarak biliniyor. Dolayısıyla bu sosyal yıkım, ekonomik çaresizlik ve üstüne bu ailelerin gençlerine illegal grupların sunduğu fırsatlar birleşince ortaya çeşitli suçlarla beraber asayiş olaylarının tırmanmasına neden olan bir toplumsal doku çıkıyor.

Yukarıdaki sosyal yetersizlikler; insanların polisle günlük ilişkileri, rutin gözaltı, yasadışı gözaltı ve taciz vakaları yetmezmiş gibi devlet otoritesi ile bölge sakinleri arasında sürekli bir gerilim yaşanıyor. Bu sorun, hükümetin sosyal mesafe önlemlerini uygulamak için güvenlik güçlerine verdiği ek yetkilerle daha da kötüleşti.

Kamu güvensizliği

Bu durum Kolombiyalıların, devlet kurumlarına, sendikalara ve siyasi partilere olan güveni giderek azalttı. Bu, bir çözüm olasılığını daha da zorlaştırıyor. Kolombiya'daki Observatorio de la Democracia'ya göre, kamu kurumlarından kamu memnuniyeti 2004'teki %57,7'den %18,2'ye düştü. Medyaya ve sivil toplum kuruluşlarına olan güven de benzer şekilde düştü. Sonuç olarak, birçok insan protestonun seslerini duyurmanın tek yolu olduğuna inanıyor. Elbette Kolombiyalıların tamamını nitelendirmiyoruz. Nitekim Evanjelik Kolombiyalılar ve FARC-Devlet savaşını görmüş sağcıların devlet/hükümet aygıtına olan güvenleri sarsılmaz bir şekilde sürüyor.

Kritik sorun, hükümet ve protestocular arasındaki iletişimin yavaş ve zor olmasıdır. Herkes müzakerelerin bu kriz durumundan çıkmanın tek yolu olduğunda ısrar ediyor. Ancak hükümet muhatapları tespit etmekte zorlandı. Bir grev komitesi tartışmalara katılırken, protestocular komitenin kendilerini temsil etmediğinden şikayet ediyor. Protestoların başat aktörü olan gençler, görüşmelerde arka planda bırakıldı.

Bu arada, Kolombiya Cumhurbaşkanı Ivan Duque Marquez hükümeti, protestoları kontrol altına almak için bir kamu düzeni stratejisi olarak orduyu sahaya sürdü. Ülkenin daha da militarize hale gelmesine neden oldu.  Ancak Duque hükümeti, Protesto edenlerin neden olduğu maddi hasara odaklanıyor. Fakat Hükümet, insanları protestoya sevk eden koşulları yaratmadaki rolü ve polis şiddetine yönelik eleştiri eksikliği göz önüne alındığında, kendisini sorumlu görmüyor.

Hatta protestoları tetikleyen vergi reformu önerisi Duque'nin kendi partisi tarafından bile desteklenmedi ve hükümetin krizi çözüm konusunda ortak bir diyalog arayışında olmadığını da ortaya koydu.

Sonuç olarak Kolombiya'nın işsizlik oranı, pandemi sırasında iki katına çıkarken, GSYİH 2020'de %7 daraldı ve aşırı yoksulluk %50 arttı.
Maliye Bakanlığı'na göre protestolar ve sokak barikatları, Kolombiya’da fabrikaların hammadde erişimini engellediği ve kahve, şeker kamışı gibi ürünlerin ihracatını durdurduğu için 3 milyar dolarlık kayba yol açtı. Bu bağlamda muhalif cenahta da çeşitli paradokslar yaşanıyor. Grev komitesi, Cali ve Bogota gibi şehirlerde protestolara öncülük eden ve barikatlar oluşturan gençlik gruplarını ve Yerli grupları temsil etmiyor. Bu gruplar şu anda belediye yönetimleriyle ayrı ayrı görüşmelerde bulunuyor.

Kolombiya'da bir vergi teklifine karşı ‘başlayan şey’, Kolombiya'nın köklü sorunlarının ülke çapında protesto hareketine dönüşmesine neden oldu. Protestocular eşitsizliği hafifletmek ve polis şiddetini sona erdirmek için yapısal değişiklikler talep ediyorlar. Bir aylık gösterilerden sonra, Başkan Ivan Duque'nin popülaritesi rekor seviyelere düştü. 

HÜSAMETTİN ASLAN

Lisansını Kamu Yönetimi, yüksek lisansını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, doktorasını da Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında ihtisas etmektedir. Çalışma alanı Latin Amerika, Ortadoğu ve Kuzey Afrika alanlarıdır. Prof. Dr. Mim Kemal Öke danışmanlığında yazmış olduğu “Brezilya’nın anatomisi ve Lula da Silva ile R.T. Erdoğan hükümetlerinin karşılaştırılması” tezi, Sosyal Bilimler Tez yarışmasında 1. olmuştur. Bir süre Sao Paulo Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. 2016-2017 yılları arasında Brezilya’da Yunus Emre Enstitüsü Sao Paulo müdürü olarak görev yaptı. Milat, Ortadoğu gazeteleri ve Gerçek Hayat dergisinde yüzlerce makale yayımladı. Halen İndependent Türkçe ve Gazete Damga’da köşe yazıları yayımlanmakta; TV ve Radyo programlarında aktüel siyaset ve dış politika konularında görüş beyan etmektedir.