×
ABD
30.10.2021
Çeviri: Hasan YALVAÇ

ANALİZ

Güçlü Dış Politika Güçlü Bir İç Politika Gerektirir -II

Sıradan Amerikalıların çıkarlarını yeterince temsil etmeyen bir politika yapım süreci, iki taraflılığı engelleyen ve bölünmeleri körükleyen siyasi uygulamalar, seçmenleri haklarından mahrum etmeye daha yatkın bir seçim sistemi, bugün Amerikan siyasetinin temel sorunları.
BIDEN, iç ekonomide yaşam standartlarını yükselten, eşitsizliği azaltan ve sosyal mutabakatı yeniden tesis eden kayda değer yatırımlar yaparak yeni bir uluslararası konsensüs için daha fazla halk desteği alabilir. Bu görevi üstlenirken, yoğun şekilde kutuplaşmış Kongre'de gerçekleşmesi pek olası olmayan iki taraflı bir anlaşma için beklemeyi göze alamaz. Biden'ın gündemi, Amerika Birleşik Devletleri'nin New Deal’dan bu yana benzerini görmediği, iddialı ve pahalı yasalara gerek duyacak. Biden ve Kongre'deki müttefiklerinin bu durumun üstesinden gelebilmek için Senato'da tıkanıklığa neden olan ilkel "kürsü işgali" [yasama sürecini engelleme, geciktirme] kuralını elden geçirmeleri gerekecek.

Pek çok gözlemci, Senato’daki kürsü işgali uygulamasının aslında iki partiyi ortak bir zeminde buluşmaya zorlayarak uzlaşıyı teşvik ettiğini öne sürüyor. Oysaki gerçekte, kürsü işgali nadiren bu tür bir etkiye sahip. Uygulama genellikle, Temsilciler Meclisi'nden geçen yasaları Senato’da [durdurmaya ve] ortadan kaldırmaya hizmet ediyor. İktidar partisinin Senato’da çoğu yasayı geçirebilmek için 60 oyluk nitelikli bir çoğunluğa ulaşmak zorunda olması nedeniyle kürsü işgali, muhalefet partisine, geniş halk desteğine sahip olanlar da dahil olmak üzere yasaları engelleme olanağı veriyor. Biden’ın siyaseti bu yapay çıkmazın pençesinden kurtarmak ve ihtiyaç duyulan yasalar için Kongre’nin işlemesini sağlamak üzere Senato'daki Demokratları "kürsü işgali"nden tamamen kurtulmaya ya da önemli ölçüde reforme etmeye teşvik etmesi gerekiyor.

Tabii, Cumhuriyetçiler buna tepki gösterecektir. Ancak 2017’de Senato’da Yüksek Mahkeme adaylarının onaylanması sürecinde, kürsü işgali uygulamasını rafa kaldırdılar. Adalet sistemi söz konusu olduğunda "kürsü işgali"ni ortadan kaldırmak ne kadar mantıklıysa ekonomiyi yeniden yapılandırmak ve ulusal güvenliği güvence altına almak için de o kadar mantıklı. Dahası, mevcut nitelikli çoğunluk şartının kaldırılması, aslında uzun vadede iki partinin anlaşmasını kolaylaştırabilir. Başkanlar, geniş kitleler arasında popüler olan politikaları daha da geliştirerek zaman içinde bir kez daha muhalefet partisinden destek alabilir. Örneğin Roosevelt'in iki partiden de destek sağlamadaki başarısını düşünün. Kongre'de çok sayıda Cumhuriyetçi üyenin desteğini almayı başardı. Çünkü bu üyeler, New Deal’de faydalı çok şey bulan ve liberal enternasyonalizmin ekonomik faydalarını takdir eden eyaletlerden geliyorlardı.

Roosevelt'in liderliğinden hareketle Biden, ülkede siyasi felci artıran ve partizan bölünmelere neden olan şehirli-kırsal ayrımı arasında köprü görevi görecek 2 trilyon dolarlık “Daha İyisini İnşa Et” adlı altyapı kampanyası teklifini kullanarak (yani bir stratejik kamu yatırımı politikasıyla) iki parti arasındaki iş birliğini yeniden canlandırabilir. Kırsal bölgelerle ağların genişletilmesi, daha eşitlikçi ekonomik büyümeyi ve geniş sivil katılımı arttıracaktır. Ülkedeki bakımsız köprülerin, yolların ve toplu taşıma sistemlerinin onarılması metropollerde büyümeyi hızlandıracaktır. Fosil yakıtlardan yenilenebilir enerjiye geçiş, milyonlarca yeni iş alanları yaratacak ve ABD'nin geri kalmış sektörlerinde rekabet gücünü artıracaktır. İklim değişikliği, siber güvenlik ve yapay zeka üzerinde jeopolitik rekabet devam ederken, yurtiçinde yapılacak stratejik yatırımlar ve yüksek teknoloji alanına yönelik inovasyon teşviki, yurtdışında da kazanç sağlayacaktır.

İcraata Geçmek

Dış politikayı güçlendirmenin bir başka yolu da dünya genelinde demokrasi ve insan haklarının arkasında durarak Amerikan markasını onarmak olacak. Biden'ın, ABD'nin tarihteki doğru misyonuna döndürme çabalarını memnuniyetle karşılayan uluslararası ortaklar, çoğu Amerikalıya katılıyor. Ancak bu hedeflere ulaşmak için, ABD'nin yurtdışında geliştirmek istediği değerleri yurtiçinde de sergilemesi gerekiyor. 

1950'lerde ayrımcılık ve ırkçılık, ABD'nin yurtdışındaki, özellikle de gelişmekte olan ülkelerdeki güvenilirliğini sarstı. Tarihi bir dönüm noktası olan 1964 Medeni Haklar Yasası'nın kabulü, Amerika Birleşik Devletleri'nin yabancı eleştirmenlerini susturmadı. Ancak Washington'un sosyal adaleti sınırlarının ötesinde teşvik etmesini kolaylaştırdı. Bunun aksine Trump dönemi Amerikan ahlaki otoritesini ciddi şekilde tehlikeye attı. Trump'ın beyaz Amerikalı siyaseti, ırksal gerginlikleri artırırken; 2020 seçimlerinin sonucunu kabul etmemesi ise Amerikan demokratik kurum ve normlarına saldırıyı şiddetlendirdi. Trump'ın yüzlerce destekçisi 6 Ocak'ta Kongre Binası'na şiddetli bir saldırı başlattığında, ülkenin yabancı ortaklar arasındaki imajı zaten tarihi en düşük seviyelere inmişti.

Bu olaylardan sonra Biden, ikiyüzlülük suçlamalarını bertaraf edebilmek için yurtdışındaki demokrasi savunuculuğu ile içerdeki siyasi reformu bir araya getirmek zorunda. Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi'nin Meclis Binası'na yapılan saldırıyı araştırmak için iki partiden, bağımsız bir komisyon kurma önerisi, Biden'ın makul bir şekilde onayladığı, doğru yönde atılmış güçlü bir adım. Ayrıca, gelecekte seçimlerin onaylanmasına yönelik istenmeyen meydan okumaların nasıl önleneceği ele alınmalı. Ayrıca iktidarın el değiştirme süreci de dahil olmak üzere ülkenin seçim işlemlerini güçlendirmek için geniş kapsamlı reformlar önerilmeli.

ABD giderek temsil gücünü kaybeden seçim sistemini de gözden geçirmeye başlamalı. John Lewis Oy Hakları Yasası'nın kabul edilmesi halinde, azınlık, yaşlı ve engelli vatandaşların oy verme hakkını kısıtlamak için yıllarca süren federal ve eyalet çabaları da tersine dönecek. (…) Bu tür yasalar her iki partiyi tüm Amerikalıların oyları için rekabete teşvik ederek, uzun vadede ABD demokrasisini güçlendirecektir.

Son olarak Biden, seçmenlerin kendi temsilcilerini seçme şeklinde reform yapmak isteyen eyalet düzeyindeki girişimleri teşvik etmelidir. Şu anda çoğu eyalet, sadece parti ön seçimlerini yapıyor. Günümüzün yoğun kutuplaşmasının ortasında, bu sistem ılımlıları cezalandırıyor. Siyasiler, adaylıklarını sağlama almak için ülkenin siyasi çıkarları yerine ideolojik tarafları ön plana çıkarıyor. Alaska, dünyadaki işleyen birçok köklü demokrasi örneklerini takip ederek bu dinamiğin nasıl tersine çevrildiğini gösteriyor. Alaska, parti ön seçimlerini ortadan kaldırarak, tek ve açık bir ön seçim uygulamasını benimsedi. Seçmenler, tüm partilerden adayları belirlemek için alternatif bir seçim sistemiyle oy kullanacak. En çok tercih edilenden en az oy alana doğru dört aday belirlenecek ve bu adaylar genel seçim için yarışacak. Sıralı seçim oylaması sihirli bir değnek değil; ancak adayları mümkün olan en fazla seçmene ulaşmaya teşvik ettiğinden, ülkenin gergin siyasi atmosferini yumuşatmaya yardımcı olabilir.

Roosvelt Modeli

Roosevelt, diplomaside ve ABD'nin gücünü yurtdışında kullanma konusunda, özellikle de hayati çıkarları ikincil çıkarlardan, dostu düşmandan ve kapasiteyi amaçlardan ayırarak jeopolitik durumu doğru okuma konusunda ustaydı. Ancak Roosevelt'i gerçekten büyük bir devlet adamı yapan şey, iç siyasi zemini okuma yeteneğiydi: Kırmızı çizgilerin nerede olduğunu, insanların ihtiyaç ve isteklerine nasıl yaklaşacağını ve bir kriz anında uluslararası bir gündem için kalıcı siyasi desteği nasıl elde edileceğini bilmesiydi.

Biden, bugünün krizlerine neden olan iç engellerin üstesinden gelebilmek için Roosevelt deneyiminden faydalanabilir. Sıradan Amerikalıların çıkarlarını yeterince temsil etmeyen bir politika oluşturma süreci, iki taraflılığı engelleyen ve bölünmeleri körükleyen işlevsiz siyasi uygulamalar, seslerini duyurmayı sağlamaktan çok seçmenleri haklarından mahrum etmeye yatkın bir seçim sistemi, [bu iç engellerin başlıcaları]. Biden'ın görevi, sadece taktiksel ve geçici düzenlemeler yoluyla ABD'yi küresel sahneye geri getirmek değil. Aynı zamanda politik olarak mümkün olanı yeniden tasavvur etmesi gerekiyor.


1964 Medeni Haklar Yasası: Amerika Birleşik Devletleri'nde siyahlara yönelik okullarda, kamusal alanlarda ve işe alımlarda yapılan negatif ayrımcılığın yasaklanmasına yönelik yasa.



Foreign Affairs dergisinin Mayıs/Haziran 2021 sayısında “The Home Front: Why an Internationalist Foreign Policy Needs a Stronger Domestic Foundation” başlığıyla yayımlanan yazının ikinci bölümünü Hasan Yalvaç'ın çevirisiyle sunuyoruz. Çeviride editoryal  düzenleme yapılmıştır.