×
AFRİKA

ANALİZ

Gana ve Dördüncü Cumhuriyet: Devlet – Toplum İlişkileri Ne Durumda?

Dördüncü Cumhuriyet’in temel sorunlarından biri, atama ve görevden alma yetkisinin sınırsız bir şekilde yürütmeye verilmiş olması. Yöneticiye karşı hissettikleri minnettarlık yükü, atananları yapıcı bir şekilde eleştiride bulunmaktan aciz kılıyor.
GANA, BAĞIMSIZLIĞINDAN bu yana dört anayasal cumhuriyet rejimini tecrübe etti. Ancak yalnızca Dördüncü Cumhuriyet - 1992'den günümüze - nispeten istikrarlı kaldı. Bu durum kısmen kurumsal düzenlemelerin daha önceki çalkantılı çabalardan farklı bir şekilde gerçekleştirilmesinden kaynaklanıyor.

Gana, anayasal düzenlemesinin sağlam ve aynı zamanda revizyona açık görünmesi nedeniyle Afrika'nın model demokrasilerinden biri olarak kabul ediliyor. Zira mevcut anayasal düzen, rekabetçi siyaseti besleyen ve uyuşmazlık konusunda çözüm mekanizmalarına sahip bir nitelik taşıyor

Afrika’da farklı ülkelerde ve zamanlarda, çeşitli devlet modelleri - federalizm, birlik, üniter - denendi. Hepsi olmasa da çoğu, birden çok ani ve feci başarısızlıklar, geçişler ve çöküşlerle kesildi.

Gana'nın devlet modeli öncelikli olarak üniterdi ve o da aynı şekilde birkaç çöküş ve canlanma yaşadı.

Gana'nın siyasi tarihini biçimlendiren birincil faktörün, devletin gücü ile sivil toplumdan aldığı meşruiyet arasındaki dengesizlik olduğu söylenebilir. Ülkede kurumsal tasarım çabalarının, devletin iştahı ile toplumun motivasyonu arasında iyi bir denge sağlıyormuş gibi görünmeye başlaması, Dördüncü Cumhuriyet döneminde oldu. Dördüncü Cumhuriyet, yürütme, yasama ve yargı arasında üçlü bir karşı dengeleme düzenlemesini içeriyordu.

Bu düzenlemenin temelinde, devletin kendisini kontrol altında tutma kapasitesi ve istekliliğinin olduğu varsayımı yatıyor. Ancak, dört yıllık seçim döngüsünün eklenmesiyle bile bunun böyle olmadığı görüldü.

İstikrarı sürdürmek için en iyi umut, Gana'da sivil toplumun güçlü bir devlet aygıtının evcilleştirilmesine katkıda bulunmasıdır. Ancak buna yürütmenin gücünü dizginleyecek reformların eşlik etmesi gerekecek. Bu kapsamda, kamu görevlilerini ve yargı mensuplarını atama ve görevden alma yöntemlerinin elden geçirilmesi büyük önem arz ediyor.

Kusurlu bir dördüncü cumhuriyet

Dördüncü Gana Cumhuriyeti'nin iki temel kusurundan söz edilebilir.

İlk olarak, yönetimin üç erkinin – yürütme, yasama ve yargı – birbirini kontrol altında tutması gerekiyor. Ancak bugünkü anayasal düzenlemeye göre Gana halkı yalnızca dört yıllık dönemlerle oy kullanmaya davet ediliyor. Ve esas olarak toplumun, seçimler arasındaki dönemlerde devlete “iyi niyetle yöneteceği” konusunda güvenmesi bekleniyor. Halbuki devlet eşitlikçi olmadığı gibi tek karakterli de değildir. Devlet iki karakterli (Janus-faced)dir. Hem iyi niyet hem de kötü niyet sergileyebilir. Toplum özverili bir şekilde bakmadığında çoğunlukla kötü niyet sergiler.

Daha sorunlu olan ikinci kusursa, atama ve görevden alma yetkisinin sınırsız bir şekilde yürütmeye verilmiş olması. Bu, yönetimin diğer iki erkinin orantısız bir şekilde gölgede bırakılması anlamına geliyor. Ek olarak, atananların yöneticiye karşı hissettikleri minnettarlık yükü, onları yapıcı bir şekilde eleştirmekten aciz (ve genellikle isteksiz) kılıyor.

Gana’da Amerikan tarzı üç erkli yönetim stratejisi, yürütme, yasama ve yargı arasındaki gücü dengelemek için kullanılır. Her biri aynı zamanda ulusal, bölgesel ve yerel meclis seviyelerinde de yansıtılır. Anayasanın 145. maddesinde de görüldüğü üzere yargının görev süresi sınırlaması yoktur ve 70 yaşında zorunlu emekliliğe tabidir. Diğer iki erk üyelerinin dört yıllık yenilenebilir yetkileri vardır, ancak yöneticinin yetkisi yalnızca bir kez yenilenebilir.

Yönetimin tüm erkleri, (yasal veya anayasal araçlar aracılığıyla) değişiklik önerme veya anayasadaki hükümleri yorumlama yetkisine sahiptir. Ancak, yürütmenin (başkanın) elindeki gücün aşırı olduğunu iddia etmek mümkün.

Başkan, yargıçları ve Baş Yargıcı atar ve görevden alabilir. Başkan ayrıca Seçim Komiseri, Genel Denetçi ve kısacası her kamu görevlisini atar. Yürütme ayrıca kabine bakanlarının %50'den fazlasını yasama meclisinden atar.

Başsavcı ve Adalet Bakanı, yürütmenin atadığı ve Kabinenin zorunlu bir üyesidir. Dördüncü Cumhuriyet'in başlangıcından bu yana bu görevde bulunan hiç kimsenin, iktidardaki hükümetin çıkarlarına zarar verecek herhangi bir yasal işlem başlatmadığını belirtmekte fayda var.

Bu anayasal düzende sorunlu olan sadece yürütme değil; yasama organı da sorunlu bir nitelik taşıyor. Özellikle de yürütme ile arasındaki simbiyotik ilişkiden dolayı. Kabine bakanlarının yarısından fazlasının parlamentodan seçilmesini zorunlu kılan anayasa etrafında, yürütme ve yasama her zaman uyumlu ortaklar olarak birlikte çalışıyor.

Ocak 2021'de ilk kez toplanan 8. Parlamento'da iktidar ve muhalefet milletvekillerinin eşit sayıda olması pek bir şey değiştirmedi. Yürütme ve yasama arasındaki uyumlu ilişki, Aralık 2021 ve Ocak 2022'de hükümetin popüler olmayan Elektronik Vergi Yasasına karşı şiddetli toplumsal direnişe rağmen devam etti. 2021'de bakanlık adaylarının incelenmesinde Parlamento bakan adaylarının hepsini onayladı. Bakanların, aday gösterildikleri bakanlıkla bir liyakat uyumu olmasa da.


Bu yazı The Conversation’da 15 Haziran 2022 tarihinde “Ghana’s Fourth Republic has been the best the country’s had. But it could be better” başlığıyla yayınlandı. Kısaltılarak yapılan çeviride editoryal düzenlemeye gidilmiştir.