×
AFRİKA

ANALİZ

Fildişi Sahili’nin Seçimi

Ardından ağustos ayında Ouattara’nın PDR adına adaylığını açıklaması, anayasa çerçevesinde üçüncü dönem adaylığının mümkün olup olmadığını tartışmaya açtı.
26 milyonluk Fildişi Sahili uzun kıyı şeridiyle jeostratejik açından öneme haiz bir ülke olup Batı Afrika’ya açılan bir kapı niteliğinde görülmektedir. 58 milyar $’lık GSYH ile Fildişi Sahili, Sahraaltı Afrika bölgesinde sekizinci Batı Afrika’da Nijerya ve Gana’dan sonra üçüncü sırada yer almaktadır. Fildişi Sahili, kakao üretiminde küresel üretimin %45’ini tek başına gerçekleştirerek, kakao ihracında dünyada ilk sırada yer almaktadır. Bu doğrultuda ülke ihracatında tarım ürünlerinin ön planda olduğu görülmektedir. Nüfusun üçte ikisine yakını 25 yaşın altındadır. Ekonomik büyüme rakamları oldukça yüksek bir şekilde %7 seviyesinde gerçekleşmekteydi. Ancak koronavirüs sonrası ekonomideki daralma raporlara yansımaktadır. 

Tüm dünyayı sarsan koronavirüs sürecinin etkileri arasında Batı Afrika ülkesi Fildişi Sahili’nde yapılan 31 Ekim 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte ülke siyaseti çalkantılı bir dönem geçiriyor. Öncelikle mart ayında mevcut Cumhurbaşkanı Alassane Ouattara’nın Cumhurbaşkanlığı seçiminde tekrar aday olmayacağını açıklamasının ardından, yaşanan yeni gelişmeler Ouattara’nın adaylığıyla ilgili tartışmaları yeniden ön plana çıkarmıştı. Cumhurbaşkanlığı adaylığı hususunda Fildişi Sahili parlamentosunda en fazla milletvekiline sahip Cumhuriyetçi Parti (RDR) içerisinde görevdeki Başbakan Amadou Gon Coulibaly’nin aday olacağı görüşü ağırlık kazanmaktayken temmuz ayında Coulibaly’nin vefatı, partinin adayının kim olacağı tartışmalarını yeniden gündeme getirdi. Ardından ağustos ayında Ouattara’nın PDR adına adaylığını açıklaması, anayasa çerçevesinde üçüncü dönem adaylığının mümkün olup olmadığını tartışmaya açtı. Netice itibariyle ülke siyasetinde iktidar ve muhalif kesimler arasındaki gerilim, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte tekrar gün yüzüne çıktı.

1960 yılında bağımsızlığını kazanan, 1993 yılında vefatına kadar Felix Houphouet Boigny tarafından yönetilen Fildişi Sahili’nde Boigny sonrasında siyasi alanda darbeler ve seçim boykotları yoğunlaşmıştı. Diğer yandan Boigny’in düşüncelerinin ve gerçekleştirdiği reformların korunması çerçevesinde Hufuetizm (Houphouetism) ideolojisi de ülkede yaygınlık kazanmıştı. 2000’li yıllarda o günkü toplumsal koşullar ekseninde şiddet olaylarına varan bir siyasi atmosfer ülkeye hakimdi. Bugün anayasa üzerindeki tartışmalar ve ortaya çıkan siyasi gerilim o eski günleri hatırlatır bir mahiyet taşımaktadır. Fildişi Sahili’nin 2000 yılında yapılan anayasasında Cumhurbaşkanı’nın görev süresiyle ilgili beşer yıllık iki dönem kuralı, 2016 yılında gerçekleştirilen anayasa değişikliğinde de korunmuştu. Bu husus, 2010’da Cumhurbaşkanı olarak seçilen Ouattara’nın 2015 yılında tekrar seçilmesiyle, iki dönem hakkını tamamladığına yönelik bir çıkarım sunmaktaydı. Ancak 2016 yılında kabul edilen yeni anayasa Ouattara’nın bir dönem daha görev yapabileceğine yönelik iddiaları ön plana çıkardı.

Öncelikle her iki anayasada (2000 ve 2016) da Cumhurbaşkanı’nın görev süresi iki dönemle sınırlandırıldı. Öte yandan 2016 Anayasası’nda Cumhurbaşkanı adaylığının 40-65 arası yaş sınırı değiştirilerek yaş alt limiti 35 olarak belirlendi. Buna ek olarak yeni anayasada 2000 Anayasası’ndaki Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili Fildişili olma kuralı somut ve soyut unsurlar düzeyinde esnetildi. “Fildişililik” vurgusu esas itibariyle çalışmak için komşu ülkelerden Fildişi Sahili’ne gelen, “yabancı” olarak nitelendirilen ve mevcut nüfusun dörtte birini oluşturan insanların çoğalmasına karşı bir önlem, bir siyasi araç niteliği taşıyordu. Yeni anayasadaki bu değişiklik, ülkede kimlik üzerinden yaşanılan gerilimin azaltılmasına yönelik bir adım olarak değerlendirilmenin yanında, Ouattara’nın adaylığının önünde daha önceden var olan engelin kaldırılması minvalinde anlaşılabilir. 
Genel çerçevede bir değerlendirme yapıldığında söz konusu anayasa değişikliğinin Ouattara’nın yeniden aday olması konusu gözetilerek gerçekleştirildiği ileri sürülebilir. Bu bağlamda hukuken tartışmalı iki yaklaşım ortaya çıkmaktadır. Birincisi Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili bahsi geçen maddeler her iki anayasada da korunmuştur. Dolayısıyla aynı maddenin her iki anayasada da yer alması üçüncü dönem adaylığını mümkün kılmaz. İkincisi 2016 yılında kabul edilen yeni anayasa kurucu bir nitelik teşkil ettiği için kendisinden önceki dönemin sayılmaması gibi bir sonuç gelişmektedir. Bu bağlamda 2016 Anayasası’nın yeni bir anayasa olmasından hareketle Ouattara’nın birinci döneminin sona erdiği ve ikinci dönem için aday olabileceği yönünde bir düşünce öne sürülmüştür.

Sonuçta 15 Eylül 2020 tarihinde Fildişi Sahili Anayasa Komisyonu tarafından Cumhurbaşkanlığı adaylığı için 44 adaydan 4’ünün dosyası kabul edildi. RDR partisinin adayı mevcut Cumhurbaşkanı Ouattara olarak ilan edildi. Demokrat Parti’nin (PDCI) Cumhurbaşkanı adayı olarak 1993-1999 yılları arasında Cumhurbaşkanlığı görevlerinde bulunan Henri Konan Bedie gösterildi. Aslında bu iki parti, 2005 yılında dönemin muhalif hareketi olarak kurulan Demokrasi ve Barış için Hufuetistler Birliği (RHDP)’ni oluşturan koalisyonun ortaklarıydı. Bu koalisyon Cumhurbaşkanlığı seçimindeki adaylık tartışmaları üzerinden 2018 yılında bozulmuştu. Diğer taraftan parlamentoda muhalif tarafı oluşturan Fildişi Halk Cephesi’nin (FPI) adayı 2000-2003 yılları arasında Başbakanlık görevlerinde bulunan Pascal Affi N’Guessan oldu. Kouadio Konan Bertin ise bağımsız aday olarak seçimlere katıldı. Adaylık başvuruları reddedilenler arasında eski Cumhurbaşkanı ve Fildişi Halk Cephesi’nin (FPI) kurucusu Laurent Gbagbo ve eski Başbakan Guillaume Soro da bulunuyordu. Gbagbo ve Soro seçimlere katılabilseydi seçimlerin rekabetçi bir şekilde gerçekleşmesi sağlanabilirdi. 
Seçim sürecinde Cumhurbaşkanı adayı ve eski Cumhurbaşkanı Bedie, Ouattara’nın üçüncü dönem adaylığının anayasa ihlali olduğunun altını çizerek, bunu engellemek için muhalefet adına sivil itaatsizlik çağrısı yaptı. 15 Ekim’de Henri Konan Bedie ve Affi N’Guessan seçimleri boykot çağrısında bulundu. Bu bağlamda seçim öncesinde “adil ve şeffaf seçim” için protestolar düzenlendi. Seçimlerden iki hafta önce başlayan seçimleri boykot sürecinde, seçim günü ve seçim sonrasını izleyen gösterilerde 85 kişi hayatını kaybetti.

Fildişi Sahili Bağımsız Seçim Komisyonu tarafından seçim sonuçlarıyla ilgili yapılan açıklamada seçimlere katılım oranının %54 olduğu ifade edilirken üç milyonu aşkın oy kullanıldığı ve mevcut Cumhurbaşkanı Alassane Ouattara’nın %94’lük oy oranıyla kazandığı ilan edildi. Bağımsız aday Bertin %1.99, PDCI’nin adayı Bedie %1.66, N’Guessan ise %0.99 oranında oy aldı. Muhalefet tarafından Ouattara’nın seçim zaferi tanınmayarak, Bedie’nin Ulusal Geçiş Konseyi Başkanı olarak ilan edilmesi seçim sonrası tartışmaları da alevlendirdi. Seçim sonrasında Bedie’nin evi silahlı güçler tarafından çembere alındı. BM Göçmen Ajansı tarafından yapılan açıklamada seçimlerden sonra 3 bini aşkın insanın komşu ülkeler Liberya, Gana ve Togo’ya sığındıkları açıklandı. Gelinen noktada Fildişi Sahili’nde 2010 seçimleri sonrasında ortaya çıkan siyasi duruma benzer bir durumun oluşmasından endişe duyulmaktadır.

Mevcut Cumhurbaşkanı Ouattara’nın Cumhurbaşkanlığı adaylığı üzerinden oluşan gerilimin, seçimlerin sona ermesiyle birlikte nereye evrileceği merak konusu. Özellikle iç çatışmaların devam etmesi büyük kaygı oluşturmaktadır. Ouattara ve Bedie arasında 12 Kasım’da gerçekleştirilen görüşme sonrasında taraflar arasındaki buzların eritildiği yorumu yapıldı. Görüşmenin barışçıl bir çözüm için gerçekleştirildiği ancak bunun bir taviz olmadığı belirtildi. Nihayetinde Cumhurbaşkanlığı seçim süreci üzerinden yaşananlar, 2021 parlamento seçimlerine yaklaşırken ülke siyasetinin gündemini meşgul edeceğe benzemektedir.

HAKAN AYDIN

2011 yılında Beykent Üniversitesi İ.İ.B.F. Uluslararası İlişkiler bölümünde lisans eğitimini tamamladı. 2013’te Harp Akademileri Komutanlığı Stratejik Araştırmalar Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisansını bitirdi. Doktora eğitimini Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde tamamladı. Halen Kırklareli Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi olan Aydın, Afrika Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü görevini yürütmektedir.