×
LATİN AMERİKA

ANALİZ

Ekvador Seçimleri: Sol Zaferi Erken Kutluyor

Arauz ve Lasso arasındaki birinci tur yarışı, solcu Arauz’un zafere daha yakın olduğunu gösteriyor.
LATİN AMERİKA ÜLKESİ Ekvador’da, 7 Şubat'ta Ekvadorlular 16 aday arasından Cumhurbaşkanlarını seçmek için sandık başına gitti. Solcu aday Andrés Arauz oyların %32.71'ini aldı. Arauz, ilk turda başkanlığı kazanmak için gereken % 50+1'e veya ikinci adayla arasında 10 puanlık farkla % 40'a ulaşamadığı için seçim sonucunu 11 Nisan'da yapılacak ikinci tur belirleyecek. 11 Nisan'da Arauz’un karşısına kimin çıkacağı ve birinci turu kimin 2. ve 3. sırada bitirdiği, çıkan oylar (%19) birbirine yakın olduğu için bilinmiyordu. Ekvador Seçim Kurulu (CNE) ilk turu, sağcı aday Lasso’nun (%19,7) solcu aday Perez’in (%19,4) önünde bitirdiğini açıkladı.

Arauz ve Lasso arasındaki birinci tur yarışı, solcu Arauz’un zafere daha yakın olduğunu gösteriyor. Çünkü birinci tur sonuçlarına bakıldığında, Ekvador halkı muhafazakar politikalara daha az destek veriyor. Piyasa yanlısı Lasso, eski başkan Correa'nın devletçi politikalarını reddederken; solcu ve LGBT yanlısı Pérez, kendisini hem ılımlı hem Correa karşıtı hem de siyasi sağa karşı bir savaşçı olarak tanımladı. Bu bağlamda üç cumhurbaşkanı adayı arasındaki en büyük fark correísmo (Eski başkan Raffeal Correa liderliğindeki solcu ve popülist hareket taraftarlığı) oldu. 

Ekvador başarılı ve popülist Cumhurbaşkanı Rafael Correa’nın başkanlığından (2007 – 2017) sonra halefi Lenín Moreno döneminde Uluslararası Para Fonu (IMF) ile yakınlaştı. Ayrıca Ekvador, Cumhurbaşkanı Lenin Moreno’nun son zamanlarında birbirini izleyen ekonomik ve siyasi krizler yaşadı.  Buna ek olarak, COVİD-19 salgınından önce, Ekim 2019'da, hükümetin kemer sıkma önlemlerine karşı öğrenciler, sendika üyeleri, memurlar, feministler ve yerli halkın önderlik ettiği bir protesto dalgası düzenlendi. Moreno, hükümetini başkentten taşımak zorunda kaldı. Seçimden önce halk desteği %8’e kadar düştüğü için seçime bile katılacak cesareti gösteremedi.

Lenín Moreno, 2017'de göreve geldiğinde, önce Correa’ya yönelik yolsuzluk ve tutuklanma kumpasının içinde yer aldı. Sonra Ekvador'daki demokratik kurumların zayıflamasına yol açan bir süreci başlattı. Correa, başkanlık döneminde Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Başsavcılık, Sayıştay ve CNE gibi çeşitli devlet kurumlarının başkanlarını seçmişti. Bu görevliler, özelleştirme, Correa'dan intikam alma, kamu kurum politikaları konusunda Moreno’dan ayrı düştüler.

Moreno daha sonra siyasi gücünü sağ bloğa teslim etti; örneğin Lasso'yu destekleyen CREO Movement ve Hıristiyan Sosyal Parti (PSC) gibi sağ partilerle bir araya gelerek otoritesini daha da pekiştirdi. Daha sonra bir Anayasa referandumunu halka götürdü. Bu şaibeli anayasa değişikliği (Correa'ya karşı), resmi makamlar için yetki sınırlarının belirlenmesi ve devlet kurumlarının başkanlarının değiştirilmesiyle ilgiliydi. Diğer konular (yolsuzluk, çocuk hakları ve ekoloji) ülke çapında geniş ölçüde desteklendi. Ekvador halkının çoğunluğu evet oyu verdi. Aslında medya ve siyasetçiler ciddi bir algı kampanyası yürüttü. Yani Ekvador halkı, referandumun iyi / yararlı maddeleri lehine yönlendirildi; siyasi / olumsuz maddeler ise fark edilmedi. Sonuçta anayasa değişikliği kabul edildi.

Bu ayın başında yapılan başkanlık seçimlerinde Umut Birliği (Unión por la Esperanza-UNES) partisinin solcu adayı Andrés Arauz oyların yüzde 32,7'si ile ilk sırayı aldı. Quito'dan 36 yaşındaki bir ekonomist olan Arauz, ikinci turda başarılı olursa Ekvador'un en genç başkanı olacak. Arauz, siyasi kariyerinde Ekvador Merkez Bankası müdürü ve ardından eski başkan Rafael Correa'nın (2007-2017) yönetimi altında Bilgi ve İnsan Yeteneği Bakanı olarak görev yaptı ve Correa'nın “yurttaş devrimi”nin varisi oldu. Correa gibi Arauz da, Güney Amerika hükümetlerinin siyasal sağa kaydığı sırada, sol bloğu yeniden inşa etmeye çalışıyor. Solcu ve milliyetçi bir ideolojiyi benimsiyor. 

Sağcıların başarılı olması çok zor

Solcu Arauz ve Correa'nın partisi UNES, Correa yanlısı partilerin çizgisini takip etse de pratikte yepyeni bir oluşum. Ekvador statükosunun iki sağcı partisi CREO ve PSC, 2017'de toplam oyların %35'ini alırken 2021’de %19'a kadar düştü. Pachakutik ve Izquierda Democratica ise, %17 ve %12 oranında oy alarak yasama organının ikinci ve üçüncü büyük partileri oldu. Bunu siyasi yelpazenin sağ tarafının çöküşü / parçalanması olarak adlandırabiliriz; ancak bu siyaseten doğru değil. Çünkü siyaset yelpazesinde Katolik Kilisesi'nin Evanjelik ve muhafazakar kanatları tarafından desteklenen güçlü bir sağ blok var. Ancak bu güç ekonomik konulardan çok sosyal konulara dayanıyor. Lasso'nun başarısız adaylığı, sağcı partiler CREO ve PSC'nin kemer sıkma yanlısı ekonomi politikalarına karşı tepki topladı. Özetle Ekvadorlu seçmenler, ekonomi harcamalarında kesinti öneren adayları reddediyorlar.

Guillermo Lasso'yu tekrar aday olarak çıkarmak Ekvador'daki siyasi sağ için büyük bir hataydı. Zira siyasi aktörlerin değişmemesi tepki topluyor. Lasso daha önce de Cumhurbaşkanı adayı olmuş ve başarısız olmuştu. Ekvadorlu Seçmenler aynı kişileri aday gösteren partileri reddediyorlar. Görevdeki aynı siyasileri / kişileri reddedenler ve tüm siyasi sınıfa tepkili olanlar, muhalefetten de yeni yüzler bekliyor.

Hıristiyan Sosyal Parti tarafından desteklenen Guayaquil'in iş adamı Lasso, mevcut Ekvador konjonktürünün zorluklarının üstesinden gelmek için girişimciliğe ve dijital katılıma işaret ediyor. Temelde liberal bir aday olan Lasso, ABD'yi Ekvador'un ana ekonomik ortağı haline getirmek ve ülkedeki Amerikan yatırımlarının önünü açmak için Joe Biden ile bir ittifak kurmaya çalışıyor. Ekvador Merkez Bankası, 2020'de GSYİH'daki düşüşün -%7,3 ile -%9,6 arasında olacağını tahmin ediyor. Ek olarak, ECLAC tahminlerine göre, 2021'de Ekvador ekonomisi sadece %1,0 büyüyecek. Bu düşük büyüme, uluslararası pazardaki düşük petrol fiyatlarından kaynaklanmaktadır. 

Guillermo Lasso, Banco Guayaquil'in hissedarı ve Movimiento Creando Oportunidades / CREO Movement adlı sağcı koalisyonun ortak adayı. Cumhurbaşkanlığı için 3. kez yarışan Lasso, 2017 seçimlerinde mevcut cumhurbaşkanı Lenín Moreno karşısında mağlubiyete uğradı; ancak başkanın neoliberal dönüşünden sonra hükümete yaklaştı. Lasso 1999 yılında, Bank Holiday olarak bilinen, milyonlarca Ekvadorlunun hesaplarının dondurulduğu, ulusal para biriminin değerinin düşürüldüğü ve ekonominin dolarizasyonuna uğradığı dönemde, bir ay boyunca Ekonomi Bakanı olarak görev yaptı. Bu dönem Ekvador’da, ülkenin en kötü mali krizlerinden biri olarak kabul edildi. Sağcı aday, bakanlığı boyunca mali spekülasyonlarla varlıklarını milyonlarca dolar artırmakla suçlanıyor. Ayrıca Lasso, Panama Belgeleri sızıntısında 49 offshore şirketin sahibi olarak görünüyor.

Tükenen Sosyalizm:  Solcu adaylar parçalandı

Arauz, 2009 yılında 26 yaşındayken Ekvador Merkez Bankası'nın müdürüydü. Correa'nın hükümeti döneminde Bilgi ve İnsan Yeteneği Bakanı ve Kültür Bakanı olarak görev yaptı. Çok genç olmasına rağmen, Andrés Arauz önemli bir akademik geçmişe sahip. Michigan Üniversitesi'nden ekonomi mezunu, Latin Amerika Sosyal Bilimler Fakültesi'nden (FLACSO-Ekvador) kalkınma ekonomisi alanında yüksek lisans derecesi ve Meksika Ulusal Özerk Üniversitesi'nden (UNAM) finans ekonomisi alanında doktora derecesi var.

Kampanya sırasında, UNES adayı Moreno'nun neoliberal politikalarını tersine çevirme, salgın sırasında etkilenen işçiler için ikramiyeler yaratma, sanayileşmeye yatırım yapma ve Güney Amerika Milletleri Birliği (UNASUR) ve Latin Amerika ve Karayip Topluluğu gibi uluslararası organizasyonları aktifleştirme vaadinde bulundu. Eğer seçilirse yoksul ailelere 1.000’er dolar yardım sözü verdi. Andres Arauz, kendisini bir solcu olarak tanımlıyor ve büyük olasılıkla mevcut IMF anlaşmalarını reddedecek.
 
Diğer yandan birinci turda üçüncü olan Yaku Perez de solcu ekonomi eğilimine sahip. Ancak ABD vakıflarından LGBT ve ekoloji konularında fon alıyor. Moreno hükümetine yönelik protestolarda aktif rol aldıysa da; protestoların son bulmasında da Morone ile görüştüğü için eleştirildi. Eğer seçilseydi Ekvador’un ilk yerli başkanı olacaktı. Dördüncü sırada yer alan Xavier Hervas, kendisini ülkedeki madencilik projelerini protesto eden merkez-sol bir işadamı olarak tanımlıyor. 
 
Bu üç sol adayın geçerli oyların yaklaşık üçte ikisini alması, "Pembe Dalga" nın bir dönüşü olarak görülmemeli. Bu adaylar arasında, birçok yönden yeni bir sol kuşağa hitap eden büyük farklılıklar var. Mesela Correa'nın popülizmini ve liderliğini reddeden ciddi bir kitle mevcut. Ayrıca bölgenin siyasi solu arasında, çevre sorunları, yerli hakları ve yerel topluluklara maden çıkarma projeleri hakkında büyük bir kavga var. Çevrecilik genellikle sol-sağ siyasi yelpazede daha çok sol kanat sorunu olarak görülürken, Latin Amerika'da son 20 yılda güç kazanan sol, çoğu kez çevre karşıtı bir politik seyir izlemiştir. Özellikle Maduro, AMLO ve Correa, bölgenin çevresi için oldukça kötü bir sınav vermiştir. Elbette ekonomik saiklerle pragmatik bir pozisyon alınsa da bu durum ideolojik ve teorik açıdan ciddi bir çelişkiyi de beraberinde getiriyor.

Örneğin Correa'nın, başkanlığı döneminde çevreciliğe yönelik olarak zaman zaman ifade ettiği destekleyici sözler, yerli topluluklar için yeterli değildi. Şimdi Ekvador'daki ikinci raunt, Correa’nın çevre ve yerli meselelerindeki başarısızlıklarını tam da kampanya sürecinin orta yerinde Arauz’un önüne tekra getirecektir.

Birinci turda yerli aday Yaku Pérez beklenenden (%10) fazla oy aldı (%19,4); özellikle ekolojistler, kadın hakları ve LGBT + hakları aktivistleri gibi kentsel müttefikler için birçok yeni konuya değinen bir söylem geliştirdi. Arauz ise daha çok milliyetçi-sol bir siyaseti savundu. Aslında Yerli hareketi için seçimlere katılma kararı kolay değildi. Toplumsal hareketlerin, oyunun kurallarına tabi olmak yerine, o kuralları değiştirmeleri gerekiyor. Ekvador Yerli hareketi, kendi seçim stratejisini geliştirerek, yıkıcı taktikleri aday seçme çabalarıyla başarılı bir şekilde birleştirdi.  Muhtemelen Correa yönetiminde başlayan yerli-protesto faaliyetlerinin, eğer seçilirse Arauz yönetiminde de devam ettiğini göreceğiz.

Bununla birlikte, siyasi analistler, Perez’in sermaye üzerindeki vergilerin sona ermesi ve sermaye çıkışlarının durdurulması gibi politik programları üzerinden Lasso ile arasındaki benzerliklere işaret ediyor. Buna ek olarak Pérez, Bolivya'daki 2019 darbesini ve Lula'nın Brezilya'da tutuklanmasını Lenín Moreno ile müzakere ettiği için eleştiriliyor.

Correa ile Ekvador'un Yerli hareketi arasındaki güvensizliğin kökleri, eski başkanın hareketin siyasi gündemine el koymasına kadar uzanabilir. Ekvador'un Yerli hareketi bir zamanlar geniş çapta Latin Amerika'nın en güçlü sosyal hareketi olarak kabul ediliyordu. Ekvador Yerli Milliyetleri Konfederasyonu'nun (CONAIE) yönetimindeki hareket, 1990'lar boyunca neoliberal ekonomik reformların uygulanmasını engellemeyi başardı. Ülkedeki yerli aktivizmi, sol eğilimli popülist Rafael Correa'nın liderliğinde olsa da, alternatif bir ekonomi - politik modelin yolunu açtı. Ekvador'un "sola dönüş" hükümeti, politika müzakerelerine Yerli halkları bir şekilde dahil etmese de, ülkedeki yerli taleplerini karşılamak için birkaç önemli politika önlemi getirdi. Correa'nın "yurttaş devrimi", hareketin kendisini marjinalleştirirken Yerli hareketinin siyasi projesini kurumsallaştırdı. Belki de en tartışmalı nokta, Correa'nın, Yerli grupların ve liderlerin protestolarını üzerine çeken, ülke kalkınmasının bel kemiği olarak sosyal açıdan sorunlu madencilik sektörü vizyonu oldu.

Ekvadorlular tüm siyasi sisteme yaygın bir öfke duyarken; COVİD-19 pandemisinin ortasında seçime katılım yaklaşık % 81 oldu (oylamaya katılmak zorunludur). Ancak oy kullanan 9,5 milyon arasından yaklaşık 1,2 milyon seçmen, cumhurbaşkanı için boş oy kullandı. Daha da kötüsü, Kongre oy pusulalarının neredeyse dörtte biri, yani iki milyondan fazlası geçersizdi. Nitekim bunların çoğu, tüm siyasi sisteme karşı protesto oyları gibi görünen geçersiz oylardı. Anket şirketleri arasında yapılan ölçümlerde kararsızlar, %40 ile ülkenin en büyük siyasi partisi oldu. Aralarından seçim yapılabilecek 16 aday ve 17 parti olmasına rağmen siyasete ve siyasetçilere büyük bir güvensizlik söz konusu. Ekvador bağımsızlığını kazandığı günden bugüne yapılan seçimlerde en fazla başkan adayının çıktığı siyasi atmosfere şahit oldu.

Sonuç olarak Ekvador’u önümüzdeki dönem çok sesli ve bir kadar da çok karmaşık bir eko-politik süreç bekliyor. Ülkenin kaderi, petrol fiyatlarının artışı ve Çin-ABD ticaret savaşının akibetine bağlı durumda. Amerika Birleşik Devletleri, OAS, Ekvador sağı ve Moreno'nun devlet aygıtı, Solcu Arauz’un sistem dışında kalması için var gücüyle çalışacaktır. 

HÜSAMETTİN ASLAN

Lisansını Kamu Yönetimi, yüksek lisansını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, doktorasını da Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında ihtisas etmektedir. Çalışma alanı Latin Amerika, Ortadoğu ve Kuzey Afrika alanlarıdır. Prof. Dr. Mim Kemal Öke danışmanlığında yazmış olduğu “Brezilya’nın anatomisi ve Lula da Silva ile R.T. Erdoğan hükümetlerinin karşılaştırılması” tezi, Sosyal Bilimler Tez yarışmasında 1. olmuştur. Bir süre Sao Paulo Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. 2016-2017 yılları arasında Brezilya’da Yunus Emre Enstitüsü Sao Paulo müdürü olarak görev yaptı. Milat, Ortadoğu gazeteleri ve Gerçek Hayat dergisinde yüzlerce makale yayımladı. Halen İndependent Türkçe ve Gazete Damga’da köşe yazıları yayımlanmakta; TV ve Radyo programlarında aktüel siyaset ve dış politika konularında görüş beyan etmektedir.