×
ÇİN
20.12.2021

ANALİZ

Çin neden demokrasiyi yeniden tanımlamak istiyor?

Alternatif bir demokrasi modeli tanımlama girişimi, Çin yönetiminin küresel meşruiyet arayışı konusunda yeni bir politik yönelimini ifade ediyor.
Son dönemde Çin hükümeti, Çin’in gelişen, işleyen ve başarılı bir demokrasiye sahip olduğunu, buna karşılık ABD demokrasisininse hayli sorunlu bir rejime dönüştüğünü iddia ediyor.

Çin yönetimi 4-5 Aralık’ta, merkezi hükümet demokrasisinin erdemlerini öven 55 sayfalık bir “beyaz kitap” yayınladı. Ardından bunu ABD demokrasisinin “ölümcül sorunlarına” ilişkin bir rapor izledi. Bu iki metinde öne çıkan “Çin'in ABD'den daha demokratik olduğu” iddiası, tam da ABD başkanı Joe Biden tarafından düzenlenen ve Çin'in davet edilmediği (ancak Tayvan'ın davet edildiği) Demokrasi Zirvesi'nden birkaç gün önce geldi.

Cornell Üniversitesi'nde 1949 sonrası Çin sosyal ve kültürel tarihini araştıran profesör Sun Peidong, “Çin'in demokrasiyi yeniden tanımlama çabası, [küresel] nüfuz savaşlarının bir parçasıdır,” diyor.

Sun, Çin lideri Xi Jinping'in 2015 yılında yaptığı bir konuşmada kullandığı ifadelere atıf yapıyor: “Eğer geri kalırsanız, dayak yersiniz; eğer fakirseniz, açlıktan ölmek zorunda kalacaksınız; konuşamazsanız, azarlanırsınız.” Sun’a göre Çin’in kendi demokrasi anlayışını sahaya sürmesi, esas olarak “zihinleri ve kalpleri etkilemek” üzere bir otorite kazanma ve eleştirilerin önüne geçme girişimidir.

Çin “demokrasi”yi nasıl tanımlıyor?

Liberal demokrasinin geleneksel ve yaygın tanımı, rekabetçi, özgür ve adil seçimlere; ifade özgürlüğüne ve basın özgürlüğüne dayanır. Hal böyleyken, üst liderliğin Komünist Parti (ÇKP) üyeleri tarafından kapalı devre bir süreçte belirlendiği, ifade özgürlüğünün ciddi şekilde kısıtlandığı Çin'de tek parti nasıl demokratik olma iddiasında bulunabilir?

Her şeyden önce, bir demokrasi rejiminin yukarıdaki kriterlerin tamamına sahip olması gerektiği ve dahası demokrasinin evrensel olarak üzerinde anlaşmaya varılmış bir tanımının olabileceği fikrine karşı çıkarak. “Demokrasinin sabit bir modeli yoktur; demokrasi farklı biçimlerde görünebilir" diyen beyaz kitap, tek bir tanımda ısrar etmenin "demokratik olmadığını" iddia ediyor. …

Çin yönetiminin savunduğu bütüncül süreç demokrasisi, süreç odaklı demokrasiyi sonuç odaklı demokrasiyle, prosedürel demokrasiyi özcü demokrasiyle, doğrudan demokrasiyi dolaylı demokrasiyle ve halk demokrasisini devletin iradesiyle bütünleştiriyor.

Bu noktada Michigan Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Mary Gallagher “Çin’in yayınladığı beyaz kitap, halk kongresi gibi teorik olarak vatandaşların siyasal temsiline işaret eden Çin kurumlarının, çatışan çıkarları dengelemek ve anlaşmazlıkları çözmek gibi temel sorunlar karşısında nasıl bir işlev üstlendiğine dair soruları tamamen görmezden geliyor,” diyor. Gallagher’a göre bunlar tam da ABD'nin şu anda kamuoyu önünde boğuştuğu zorluklar.

Gallegher ayrıca, “Beyaz kağıt, Çin'de de gerçekten ciddi çıkar çatışmaları olduğunu, sınıf çatışması olduğunu, büyük eşitsizliklerin olduğunu en temelde görmezden geliyor,” ifadesini kullanıyor.

Çin ayrıca demokratik rejimlere saldırmak için demokrasinin [o reddettiği] özelliklerini de kullanıyor. Örneğin, dışişleri bakanlığının ABD demokrasisinin “felaket durumu” hakkındaki 5 Aralık tarihli raporu, tam olarak liberal demokratik özgürlükler zemininde var olan [medya] kaynaklarından alıntılar yapıyor. Wall Street Journal ve New York Times (her ikisi de Çin'de engellendi); yayıncı CNN (Çin'de sıklıkla sansürlenir); ve bağımsız anketörler Pew Araştırma Merkezi ve Gallup (Çin'de kamuoyu yoklaması büyük ölçüde kısıtlanmıştır) gibi haber kaynaklarına dayanıyor.

Bir Çin bakanlık sözcüsü, Biden'ın Demokrasi Zirvesi'ni eleştirirken, Washington Post gibi ABD gazeteleri tarafından daha önceden vurgulanmış olan noktaları tekrarlıyor.

Otoriterizmi haklı çıkarmak için demokrasiyi kullanmak

Tsinghua Üniversitesi’de siyaset bilimci Yue Hu, 2018 yılında yaptığı bir çalışmada, Çin’in People's Daily adlı parti gazetesinde yayınlanan 50 yıllık makaleleri inceledi. Gazetede,"demokrasi" ve uzantısı olan kavramların ("demokratik", "demokratikleşme") günde ortalama 11 kez kullanıldığını ortaya koydu.

Soru şu: Otoriter propaganda neden demokrasiyi tartışmaya bu kadar zaman ayırır? Yue Hu, Çin hükümetinin demokrasiyi doğrudan reddetmediğini, bunun yerine otoriter yönetimi korumak ve meşrulaştırmak için “demokrasi hakkındaki söylemi stratejik olarak manipüle ettiğini” savunuyor. Kısmen otokrasi ile demokrasi arasında ideolojik bir hesaplaşma olarak çerçevelenen “ABD ile Çin arasında yeni bir Soğuk Savaş”tan sıkça söz edilirken, Pekin siyasi sisteminin üstünlüğünü savunmak için güçlü teşviklere sahip.

Gallagher, ideolojik çatışmanın demokrasi ve otoriteryanizm arasında olacağını ve burada Çin'in otoriterliğin bayrak taşıyıcısı olduğunu söylüyor. “…Yani Çin, demokrasi gibi kelimeleri kullanmak suretiyle aslında tam olarak otoriterliği haklı çıkarıyor,” diyor.

Çin "demokrasi" kelimesini çok fazla kullanıyor. Mesela en son beyaz kağıtta tam olarak 200'den fazla. Ancak bu, demokrasiyle çok sınırlı bir angajmana işaret ederken; daha çok “ÇKP'nin ülke içindeki muazzam sosyal çelişkiler ve dünyanın geri kalanıyla yoğun gerilimler karşısında istikrar ve güvenliği korumayı düşündüğü”nü gösteriyor.

Hong Kong demokrasi konusunda Pekin'e ne öğretti?

Çin’in demokrasiyi yeniden tanımlama çabası, özellikle Hong Kong'da sert bir şekilde kendini gösterdi.  Burada Çin'in ifade özgürlüğü ve protestolar dahil olmak üzere sivil özgürlüklere izin verme konusundaki kısa süreli deneyi, sınırlı seçim demokrasisi ile birleşti ve 2019’da gerçek rekabetçi seçimler için kitlesel protestolara yol açtı. Pekin, protestolara, o zamandan beri siyasi baskıyla yanıt veriyor.

O zamandan beri Hong Kong'un sahip olduğu özgürlükler tamamen ortadan kaldırıldı: büyük bir gazete kapatıldı; aktivistler ve politikacılar hapse atıldı; ifade özgürlüğü kriminalize edildi. Çin resmi düşüncesine göre, Hong Kong aktivistleri ve protestocuları, Çin'e saldırmak için “demokrasi, insan hakları ve özgürlüğü bahane olarak” kullanmaktaydılar. Bu yüzden de bu özgürlükler şimdi ulusal güvenlik uğruna geri çekilmeliydi. …

Bu arada yetkililer, Hong Kong’da geçen Temmuz ayında yürürlüğe giren kapsamlı bir ulusal güvenlik yasasının ardından ilk kez bu ay sahte bir yasama seçimini yönetmeye çalışırken her türlü baskıyı kullandılar.

“Vatansever olmayan” adaylar, aday olmaya çalışmasın diye seçim çok fazla demokratik olamazdı. Ama en azından bölge yönetiminin belli bir meşruiyet iddiasını sürdürecek kadar da demokratik görünmeliydi. Bu, tıpkı Hong Kong baş yöneticisinin seçimlerdeki düşük katılımın aslında halkın hükümetten memnuniyetini gösterdiğini söylemesinde olduğu gibi komik ve çelişkili açıklamalara yol açtı. Pekin yanlısı kıdemli bir isimse düşük katılımın “dış müdahaleyi” akıllara getirdiğini söyledi.

Demokrasiyi sonuca göre tanımlamak

Pekin'in demokrasi raporu, hükümetin demokrasiyi süreçlerden ziyade sonuçlara dayalı olarak tanımladığını açıkça ortaya koyuyor: Ekonomik büyüme, Covid'i kontrol etme başarısı, güçlü ve kudretli bir Çin vb. Uzmanların “performans meşruiyeti” olarak adlandırdıkları; merkezi hükümetinse “insanların iyi bir hayattan zevk alıp alamadığını gösteren şeyler” olarak isimlendirdiği temel göstergeler.

Ancak performans düşerse ve hayat artık o kadar iyi değilse o zaman ne olur?

Hong Kong Bilim ve Teknoloji Üniversitesi'nde otoriter rejimler üzerine çalışan profesör Jean Hong, "Zor olan, [demokrasinin] sonuçlar açısından tanımlanması, ancak sonucunsa %100 [garanti] olmamasıdır" diyor. “Yani krizler geldiğinde… bu tamamen hükümetlerin sorumluluğunu öne çıkarır.”

Pekin, şimdiye kadar, iktidarı sıkı bir şekilde tutmak için krizleri etkili ve acımasız bir şekilde ele almış görünüyor. Bazı gözlemciler Covid salgınının “Çin'in Çernobil'i” olabileceğini tahmin etse de, aksine Pekin'in başarılı pandemi yanıtı, merkezi hükümete kendi siyasi sisteminin üstünlüğü konusunda büyük bir güven hissi sağladı. …

Gallagher, Çin yönetimi, “[Çin’deki kurumların demokratik olmadığı yönündeki] eleştirileri... 'ÇKP'nin daha etkili bir şekilde yönetmesine yardımcı olan ve insanların geçim kaynaklarını iyileştiren her şey demokratiktir' diyerek atlamaya çalışıyor” diyor.


Bu yazı, Quartz’da, 09 Aralık 2021’de “China wants to redefine democracy” başlığıyla yayınlandı. Kısaltılarak hazırlanan çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.