×
LATİN AMERİKA

ANALİZ

Brezilya Seçimleri: Birinci Turun Dinamikleri ve İkinci Tur İçin Senaryolar

Seçimlerde eski Cumhurbaşkanı Lula da Silva, Brezilya'yı aşırı sağcı bir "diktatörlükten kurtarma" kampanyası yürütürken, 2018'de cumhurbaşkanı seçilen Jair Bolsonaro ise “kızıl haydutlar” iktidara dönerse oylamaya saygı duymayacağı tehdidinde bulunuyor.
BREZİLYALI SEÇMENLER, Latin Amerika'nın en büyük ülkesini önümüzdeki dört yıl boyunca kimin yöneteceğini belirlemek için solcu eski Cumhurbaşkanı Lula da Silva ve sağcı mevcut Cumhurbaşkanı Jair Bolsonaro arasında bir tercih yapmak üzere sandığa gitti. Birinci tur, beklendiği gibi Lula da Silva’nın üstünlüğü ile geçildi. Lula, Bolsonaro'nun yüzde 43'üne karşı yüzde 48 alarak rakibine 5 puan fark attı.

Adaylar, ilk turda gerekli %50 barajını geçemediği için her iki aday 30 Ekim’deki ikinci tur oylamasında bir kez daha karşı karşıya gelecek. İlk turda Bolsonaro ve Lula da Silva arasındaki fark 6,1 milyon oy olarak gerçekleşti. Birinci turda 3. ve 4. sırada yer alan Sağcı Tebet ve Solcu Gomes toplam 8,5 milyon oy aldı. 

Tebet, destekçilerini da Silva'yı desteklemeye çağırabileceğini ima etse de ne kendisi ne de Gomes 30 Ekim'de kimi destekleyecekleri konusunda net bir açıklama yapmadı. Bunun dışında 1. Turda sandığa gitmeyen %21’lik kesim Brezilya tarihinde görülen en yüksek kararsız seçmen oldu. Yani sandığa gitmeyen 30 milyondan fazla seçmen vardı. Dolayısıyla sandığa gitmeyen yüzde 21, Brezilya’da 1998'den bu yana en düşük oran oldu.

Seçimden önce anketler, Lula'nın oyların yüzde 50'sini alarak ilk turda kazanmaya yaklaşabileceğini gösterdi. Büyük oranda da %48 oranında oy alacağı açıklandı. Ancak anketler Bolsonaro konusunda yanıldı. Anketçiler Bolsonaro’ya şans vermeyerek %31 ile %33 arasında oy alacağını tahmin ediyordu. Fakat Bolsonaro %43 oy alarak beklenenden fazla oy aldı ve kendisine şans tanımayanları şoke etti. Özellikle Kongre seçimlerinde Bolsonaro'nun eski bakanları ve kilit destekçileri başarıyla seçildi. Marcos Pontes ve Damares Alves, sırasıyla São Paulo ve Federal Bölge'ye senatör seçildi; General Eduardo Pazuello, Rio de Janeiro eyaletinin federal milletvekilleri arasında en yüksek oy alan isimlerden biriydi; Tarcísio de Freitas, seçilmemesine rağmen, Brezilya Sosyal Demokrat Partisi'nin eyaletteki neredeyse 30 yıllık saltanatını sona erdiren, İşçi Partisi'nden Fernando Haddad'a karşı São Paulo valiliği için ikinci tura gidiyor. Bu sonuçlar Bolsonaro'nun destekçileri için daha fazla moral/enerji aşılayabilir ve 30 Ekim'de şansını artırabilir. 

Lula muhtemelen, seçimi yaklaşık yüzde 4 oyla üçüncü sırada bitiren Brezilya Demokratik Hareketi'nden ve adayı Simone Tebet'ten destek almaya çalışacak. Ancak Lula’nın, Kongre'de yeni seçilen senatör ve vekillerle birlikte yasaları geçirmesi ve etkili bir yönetim sergilemesi zor olabilir. Bu arada Bolsonaro'nun muhafazakar partisi, kongre seçimlerinde çoğunluğu elde ederek daha iyi performans gösterdi. Bu, Bolsonaro'nun destekçilerine ivme kazandırabilir ve seçilirse Lula'nın sol politikaları uygulamasını zorlaştırabilir. Bolsonaro ve Lula, daha da kutuplaşacak olan son derece çekişmeli bir seçim döngüsüyle, nasıl yönetecekleri konusunda farklılıkları göstermek için ekstra vaatlerde bulunacaklar.

Ekonomik cephede Bolsonaro, ekonomik önceliklerinin devam etmesini, iş dostu, açık piyasa ekonomisini iki katına çıkarmayı ve özelleştirmeler yoluyla devletin boyutunu küçültmeyi teklif ediyor. Lula'nın kampanyası ise görevdeyken gözetimi altındaki müreffeh ekonomik zamanları nasıl geri getireceğine odaklandı. Ekonomik yaklaşımı, açlık ve yoksulluk seviyeleriyle mücadele etmeyi amaçlıyor. Her ikisi de ekonomik büyümeyi ve sürdürülebilir kalkınmayı teşvik ederken aynı zamanda mali sorumluluğu sürdürmeyi vadediyor. 

Lula da Silva 

Luiz Inácio Lula da Silva, Brezilya tarihinin en popüler liderlerinden biri. 2003 ve 2010 yılları arasında iki dönem başkanlık yaptı ve on milyonlarca Brezilyalıyı yoksulluktan kurtaran ekonomik başarıya başkanlık etti. Daha sonra, yolsuzluk suçlamalarıyla hapse atıldı, ancak ilerleyen süreçte mahkumiyeti iptal edildi. 

Lula'nın İşçi Partisi’nin, kökleri işçi sendikası hareketine dayanır ve kendisini ekonomik ve sosyal adaletin savunucusu olarak görür. Yeniden seçilirse doğrudan nakit transferlerini artıracağını, sosyal konutları genişleteceğini ve bir borç affı programı başlatacağını söylüyor. Ayrıca kamu harcamaları üzerindeki sınırı kaldırma, zenginler üzerindeki vergileri artırma ve Amazon'daki koruma çabalarını güçlendirme sözü verdi.

Jair Bolsonaro

Eski bir asker ve kongre üyesi olan Bolsonaro, 2018 cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasını sağcı, sosyal açıdan muhafazakar bir milliyetçi olarak kazandı. Suç ve yolsuzlukla mücadele ve ekonomik büyümeyi artırma sözü verdi. Bununla birlikte, görev süresi, federal eğitim için fonların kesilmesi, silah mülkiyeti yasalarının gevşetilmesi ve LGBTQ+ ve üreme haklarının zayıflatılması da dahil olmak üzere birçok tartışmalı karara sahne oldu. Ayrıca Brezilya'da 680.000'den fazla insanı öldüren COVID-19 pandemisini yönetme biçiminin yanı sıra Yerli topluluklara ve Amazon Yağmur Ormanlarına yönelik muamelesi nedeniyle uluslararası eleştiriler aldı.

Yeni seçim kampanyasında, kürtaja, transseksüel haklarına, yasallaştırılmış uyuşturuculara ve din / konuşma özgürlüğü üzerindeki kısıtlamalara karşı çıkması da dahil olmak üzere sosyal muhafazakar yaşam tarzına vurgu yaptı. Ayrıca kendisini açık piyasa ekonomisini ve devlet şirketlerinin özelleştirilmesini destekleyen iş dostu aday olarak konumlandırıyor.

Bolsonaro ve Lula’nın karşılaştırmalı analizi

Bolsonaro ve Lula dış politika konusunda büyük farklılıklar gösteriyor. Seleflerinin çoğundan ayrılan Bolsonaro, küreselleşme karşıtı söylemi benimsiyor ve uluslararası kurumları Brezilya'nın egemenliğini tehlikeye atmakla suçluyor. Başkanlık döneminde Brezilya'yı Birleşmiş Milletler'den uzaklaştırdı; Dünya Sağlık Örgütü'nden ve iklimle ilgili Paris Anlaşması'ndan çekilme tehdidinde bulundu. Ayrıca eski ortakları Küba ve Venezuela'yı izole etmeye, eski ABD Başkanı Donald Trump ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin gibi benzer düşünen liderlerle daha yakın ilişkiler kurmaya çalıştı. Bolsonaro, Çin'in nüfuzunu da küçümsedi ve ABD Başkanı Joe Biden ile arası açıldı.

Lula tekrar Küresel Güney genelinde işbirliğine öncelik vereceğini ve Brezilya'nın bir zamanlar uluslararası alanda sahip olduğu önemli rolü yeniden kazanmak için çalışacağı vadinde bulunuyor. Lula genellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ile karşılıklı yarar sağlayan bir ilişkiye öncelik veriyor. Ancak önceki başkanlığında olduğu gibi, gerilim anlarının ortaya çıkması muhtemel. Daha iddialı iklim taahhütlerinin benimsenmesi söz konusu olduğunda ortak bir zeminin bulunması oldukça yüksek.

Bolsonaro, açık piyasa ekonomisine odaklanan adımlara öncelik vererek, Brezilya'nın dış politikasına ekonomi odaklı liderlik etmeye devam edecektir. Son seçimlerin siyasi eğilimleri sola kaydırdığı Latin Amerika ve Karayipler'de, Bolsonaro'nun sağ eğilimli yaklaşımı bölgedeki hükümetlerde tedirginlik yaratıyor. Bolsonaro, bölgesel olarak ortak bir zemin bulmak için ya uzlaşmak zorunda kalacak ya da aykırı bir değer olma riskini alacak. Bir sonraki cumhurbaşkanı, dış politikasını iç talepleri ve uluslararası zorlukları karşılayacak şekilde hizalamak zorunda.

Ekonomi Lula dönemi boyunca genişlerken, özellikle Rousseff yıllarında toplumsal bölünmeler daha belirgin hale geldi. İşçi Partisi (PT)'ye verilen destek, Bolsonaro taraftarı üç grubun ortaya çıkmasıyla bir dizi seçim bölgesi arasında yıprandı. 

Birinci grup Brezilya'nın hızla büyüyen ve nüfuzlu evanjelik kiliseleriydi ve kimlik siyaseti peşinde koşması nedeniyle PT'ye olan inancını yitirdi. Birçok kilise grubu, sosyal liberalizmin derinleşmesiyle alarma geçti ve okullarda kürtaj, eşcinsel evlilik, LGBTQ hakları ve cinsel eğitime karşı tutum aldı. Bolsonaro'nun aile değerlerini savunması ve genellikle LGBTQ topluluğu hakkındaki kaba yorumları, hazır bir yankı odası buldu.

İkinci bir grup, Amazon'u ekonomik olarak geliştirmeyi tercih eden ve kendilerini yerli gruplar, yerel çevreciler, STK'lar ve uluslararası örgütlerle karşı karşıya getiren sözde sığır eti lobisiydi (çoğunlukla tarım grupları ama aynı zamanda garimpeiros adı verilen küçük zanaatkar madenciler). Bolsonaro'nun iklim değişikliğini sorgulaması ve Amazon'un yanmasına izin verme isteği bu grubu kolayca, hazır bir seçmen haline getirdi.
  
Bolsonaro’ya destek veren son grup, şiddet suçlarındaki artıştan geldi. Uyuşturucuya bağlı suçların artması, PT'ye yönelik kamu desteğini aşındırırken, polisin saldırgan tutumunun bir siyasi lobi olarak ortaya çıkmasına neden oldu. Gerçekten de sağcı polislerin yükselişinden “Bolsonaro'nun şok birlikleri” önemli kazanımlar elde etti. Eski polis ve askerlerin kendi yönetimine atanması, Brezilyalı lider ile asayiş güçleri arasındaki bağları güçlendirdi.  

Bolsonaro'nun arkasındaki bu üç grubun birleşmesi, 2018’de onun cumhurbaşkanlığına seçilmesine yardımcı olan şeydi. Bugün 2022’de de bu üç grup Bolsonaro’yu desteklemeye devam eden en önemli dinamik. Buna karşılık Lula, Brezilya'yı bölgesel çok taraflı kurumların destekçisi olarak daha geleneksel rolüne geri döndürme sözü veriyor. Onun zaferi, Brezilya'yı son seçimlerde solcu adayları seçen Şili ve Kolombiya da dahil olmak üzere büyüyen Latin Amerika ülkeleri listesine ekleyecek.

Evanjeliklerin etkisi

Seçim yenilgisiyle karşı karşıya kalan Brezilya cumhurbaşkanı, evanjelik oylarını alabilmek için seçim kampanyasının merkezine evanjelikleri alarak yürütüyor. Dolayısıyla bu seçimi bir din savaşına çevirmek istiyor.

Etkili evanjelik papazlar ve politikacılar, takipçilerini Facebook'ta ve kürsülerde Lula da Silva'nın Hıristiyan kiliselerini kapatacağı konusunda uyarıyorlar. Hatta Bolsonaro taraftarları Seçimin bir din savaşı olacağı söylemini geliştirerek; bu seçimi bir din savaşına çevirmek istiyorlar.

Evanjelikler, 20 yıldan fazla bir süre önce, Brezilya nüfusunun neredeyse üçte birini oluşturuyordu. Ancak 2032 yılına kadar Katolikleri geçerek %40'a yaklaşacakları öngörülüyor. Evanjelikler, Bolsonaro'nun 2018'de iktidara gelmesine yardımcı oldular. Sonrasında önemli bakanlıklar ve Yüksek Mahkeme adaylığı için kiliselerinin üyelerini seçmeye başladılar. 

Pek çok yoksul evanjelik solcu, Lula da Silva'nın 2003-2010'daki görev süreçlerini, et satın alabilecekleri ve faturalarını ödeyebilecekleri bir zaman olarak hatırlıyorlar. Bazı ılımlı evanjelikler, Bolsonaro'nun onları siyasi olarak kullandığını ve pandemi sırasında halk sağlığı önlemlerine karşı olduğu için gerçek bir Hıristiyan olmadığını hissetti.

Ancak Mayıs ayından bu yana, çeşitli anketler, evanjelik oyların önemli bir bölümünün, dini ve muhafazakar nedenlerle Lula da Silva'dan Bolsonaro'ya gittiğini ortaya koydu. Bunun nedeni, yalnızca görevdeki Bolsonaro’nun onların Hıristiyan inancını koruyabileceğini düşünmelerinden kaynaklanıyor.

Aslında her iki aday da Katolik, ancak Bolsonaro yarışı, kendisi Tanrı'nın sancaktarı ve Lula da Silva'nın bir şeytan olduğu yönünde; iyi ile kötünün savaşı olarak çerçeveliyor. Karısı iyi bir Hıristiyan kadın örneği olarak gösterilirken; Bolsonaro başkanlık sarayını işgal eden iblisleri kovan kahraman olarak tanımlanıyor. Bir anket şirketi olan Datafolha'ya göre, Bolsonaro'nun Evanjelikler arasındaki desteği Mayıs'ta %39'dan %50'ye yükseldi. Anket şirketi, Lula da Silva'ya verilen desteğin düştüğünü açıkladı.

Brezilyalılar, eşi benzeri görülmemiş düzeyde bir siyasi şiddet ortamında, 30 Ekim’de yapılacak cumhurbaşkanlığı 2. Tur seçimlerinde oy kullanacaklar. Latin Amerika'nın en büyük demokrasisine ve en büyük ekonomisine liderlik etme savaşında önde gidenler, tamamen karşıt değerlere sahip sert rakipler. Hapse atılan ve daha sonra mahkemeler tarafından aklanan eski Cumhurbaşkanı Lula da Silva, Brezilya'yı aşırı sağcı bir diktatörlükten kurtarma görevinde. 2018'de cumhurbaşkanı seçilen Jair Messias Bolsonaro, ülkeyi komünizmden kurtardığını iddia ediyor ve "kızıl haydutlar" ve "dolandırıcılar" iktidara dönerse oylamaya saygı duymayacağı tehdidinde bulunuyor.

Her iki aday da mütevazı kökenlerinden bahsediyor ve efsanelerini on yılları aşan bir dönemin üzerine inşa ediyor. Kişilikleri ve ekonomiye ve dış politikaya ilişkin görüşleri birbirinden ayıran yaklaşımlarıyla, siyasi mesafeye yer bırakmıyorlar: Seçmenlerin %70'i, birine veya diğerine oy vereceklerinden emin olduklarını söylüyor.

Brezilya ordusu, 2018 seçimlerinden sonra Lula'ya karşı, Bolsonaro hükümeti için açıktan destek verdi. Generaller şimdi seçim süreçleri gibi çetrefilli bir konuya girdiler ve ordunun 2022 seçiminde de söz sahibi olacağını öne sürüyorlar. İşçi Partisi, Brezilya'nın askeri diktatörlüğü döneminde (1964-1985) ve generallerin egemenliğine karşı doğdu. Ancak, görevdeki iki döneminde Lula, askerlerin bütçelerini artırarak ve 2004 yılında Brezilya ordusunun Haiti'de bir BM barış gücüne liderlik etmesine izin vererek pragmatist bir siyaset izledi.

Lula, başkanlığı sırasında hiçbir zaman orduyla doğrudan karşı karşıya gelmedi. Öte yandan, halefi Dilma Rousseff, 1964 ve 1985 yılları arasında cunta tarafından işlenen suçları soruşturmakla suçlanan Ulusal Hakikat Komisyonunu 2011'de kurarak ordunun geleneksel sola düşmanlığını yeniden uyandırdı. Nisan 2018'de, ordu başkomutanı General Eduardo Villas Bôas, Uluslararası Af Örgütü'nü “demokratik devlete yönelik bir tehdit" olarak eleştirdiği bir açıklamada Lula'nın hapsedilmesi çağrısında bulunarak ordunun siyasete müdahale etmeme ilkesini ihlal etti. "Tropikal Trump" olarak adlandırılan Jair Bolsonaro, görev süresi boyunca askerlere güçlü bir destek verdi. Sivil alanları askerlere açtı. 10.000’den fazla emekli ve muvazzaf askeri sivil kadrolara yerleştirdi. 

1970'lerde ve 1980'lerde komünizm karşıtı mücadele yıllarında eğitim görmüş bir ordu subayı ve 30 yıllık bir parlamenter olan Bolsonaro, daha önce bilinmeyen bir Brezilya'yı dünyaya ifşa etti. Sağcı aşırılığı, kurumları, bilimi küçümsemesi ve sosyal ağlarda günlük olarak yayınlanan şiddet söylemiyle uluslararası toplumu alarma geçirdi. “Kurşun, sığır eti ve İncil'in (BBB) Brezilya'sını, başka bir deyişle, Evanjelik Hıristiyanlığın tapınağında şiddet, suçluluk ve itaat gösterileriyle, silah takıntılı bir tarım ticareti olan Brezilya’yı dünyaya sundu.

Bolsonaro, 2018'de seçilmesiyle, askeri diktatörlüğün sona ermesinden bu yana yaklaşık 40 yıl sonra Brezilya ordusunun siyasi sahneye dönmesine izin verdi. Bolsonaro'nun görev süresi boyunca bakanlık atamalarının yaklaşık üçte biri generaldi ve yönetime 10.000'den fazla askeri personel atandı. Ordu, iktidarın kalbine yerleşmek için Bolsonaro'nun seçilmesinden yararlanırken, özellikle kurumları askıya almaya ve askeri bir cunta yerleştirmeye çalıştığında, cumhurbaşkanından uzaklaştı.

Ordu subayları, Bolsonaro'nun 2022 seçimlerinde seçim yolsuzluğu riskiyle ilgili konuşmasını düzenli aralıklarla tekrarlıyor. Nitekim Ordu, da rolünün seçimin adil olup olmadığını söylemek olduğuna inanıyor. Asıl soru, ordunun Jair Bolsonaro'yu gitmeye zorlayıp zorlamayacağıdır. Dolayısıyla asıl soru şu: Bolsonaro, ikinci turu yüzde 48 veya 49 oyla kaybederse, cumhurbaşkanlığı sarayına giderek sonucu kabul edecek mi?

HÜSAMETTİN ASLAN

Lisansını Kamu Yönetimi, yüksek lisansını Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler, doktorasını da Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler alanında ihtisas etmektedir. Çalışma alanı Latin Amerika, Ortadoğu ve Kuzey Afrika alanlarıdır. Prof. Dr. Mim Kemal Öke danışmanlığında yazmış olduğu “Brezilya’nın anatomisi ve Lula da Silva ile R.T. Erdoğan hükümetlerinin karşılaştırılması” tezi, Sosyal Bilimler Tez yarışmasında 1. olmuştur. Bir süre Sao Paulo Üniversitesi’nde misafir araştırmacı olarak çalıştı. 2016-2017 yılları arasında Brezilya’da Yunus Emre Enstitüsü Sao Paulo müdürü olarak görev yaptı. Milat, Ortadoğu gazeteleri ve Gerçek Hayat dergisinde yüzlerce makale yayımladı. Halen İndependent Türkçe ve Gazete Damga’da köşe yazıları yayımlanmakta; TV ve Radyo programlarında aktüel siyaset ve dış politika konularında görüş beyan etmektedir.