×
ALMANYA

ANALİZ

Almanya’da Merkez Sağ Siyasetin İki Ekseni: CDU ve CSU

Almanya’da sağ siyasetin ülke ve eyaletlerin yönetiminde ciddi ağırlığı bulunuyor. Peki bu sağ siyaset Almanya’da nasıl gelişti; hangi temel politikaları savunuyor; seçmenleri kimler?
ALMANYA'DA SAĞ siyasetin ülke ve eyaletlerin yönetiminde ciddi ağırlığı bulunuyor. Peki bu sağ siyaset Almanya’da nasıl gelişti; hangi temel politikaları savunuyor; seçmenleri kimler? Bu soruların analizi, ülke siyasetini tanımak açısından stratejik önem taşıyor.
İlk olarak şu an iktidarda Merkel’in partisi olan CDU’yu (Hıristiyan Demokrat Birliği) anlatalım:

Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU)

CDU, 1945 yılında II. Dünya Savaşı’nın nihayete ermesinden sonra kuruldu. Böylece, Almanya tarihinde ilk defa mezhepler üstü, yani Katolik ve Protestan mezheplerine mensup Hıristiyanların bir araya geldiği bir parti vücut buldu. Daha önceki yıllarda “Merkez” (Zentrum) isimli bir parti vardı ama bu parti sadece Katoliklerden oluşuyordu. “Merkez”, savaştan sonra tekrar kurulduğundan dolayı, CDU, önce Merkez’e karşı başarılı olmak zorunda kaldı. Bu dönemde CDU, farklı seçmen gruplarına hitap etmek istediğinden ötürü, ismindeki “Birlik” kelimesine önem atfetti. Temel bir refleks olarak, en başından beri sosyal piyasa ekonomisini ve Batıya entegre olmayı savundu. 

CDU, Batı Almanya’nın 1949 yılında gerçekleştirilen ilk seçimlerini kazandı ve 1969 yılına kadar parlamentonun en güçlü aktörü olmuşdu. Sonraki periyotta, ancak 1982 seçimlerini kazanabildi; fakat 1998 yılına kadar iktidarda kaldı. Merkel döneminde ise 2005 yılından bu yana iktidarda bulunmakta. Dolayısıyla parti ve seçmeni Almanya’da devleti ve yönetimini şekillendiren aktörlerin başında geliyor.

2007 yılında kabul edilen parti programında CDU, kendini Hıristiyan liberal ve muhafazakâr olarak tanımlıyor. Politikasının temelinde “Hıristiyanlık açısından insan anlayışının ve insanların Tanrı’ya karşı olan sorumluluklarının” yattığını ifade ediyor. CDU, kapılarının “tüm insanların onurunu, hürriyetini ve eşitliğini kabul eden her […] kişiye açık olduğunu” belirtiyor. 

Partinin kalelerini öncelikle kırsal kesim ve/veya Katolik nüfusun bulunduğu bölgeler oluşturuyor. CDU üyelerinin yaş ortalaması 56 ve %25,4 oranını kadınlar, %74,6 oranını erkekler oluşturmaktadır. CDU’ya oy verenlerin çoğu özel sektörde çalışan beyaz yakalılar, devlet memurları ve emekliler. Parti programında, kadınların ve işçilerin daha düşük bir seviyede temsil edildikleri söylenebilir. CDU, federatif hukuk devletini ve sosyal piyasa ekonomisini savunuyor. Tercih ettiği koalisyon ortağı genelde FDP partisi; çünkü CDU özellikle ekonomi ve vergi politikalarında en çok ortak noktayı bu partide buluyor. Buna karşın, parti sosyalist ve aşırı sağcı partiler ile koalisyon kurmayı redddiyor. Ülke menfaatleri gereği, gerektiğinde Sosyal Demokratlar (SPD) ile koalisyonlar kurmaktan geri durmuyor. Diğer yandan Almanya İçin Alternatif Partisi aşırı sağ eğilimlerine rağmen CDU için de Almanya’da ciddi rakip halne gelmiş durumda.

CDU, Dış politikada, Avrupa Birliği’nin ve ABD ile olan ilişkilerin derinleştirilmesinden yana. CDU’ya göre, Almanya’nın dünyada barış ve hürriyet ilkeleri için, ABD’ye ihtiyacı var ve ortak çalışmalar yürütülmeli. Gerek Almanya’nın gerek CDU’nun derin dış politika damarlarında Amerikan etkisinin önemli iki sebebi bulunuyor: II. Dünya Savaşı sonrası Amerika’nın Almanya tarihindeki rolü ve Amerika’daki en büyük azınlığın Alman kökenliler olması. 

CDU, iç politikada, göçmenlerden entegrasyon konusunda daha çok çaba sarf etmelerini beklemekte; göçmenlerin Almanca öğrenmelerinin desteklenmesini savunmakta ve kontrollü bir göç politikası izlenmesini talep etmekte. Çifte vatandaşlığı, sadece istisna olarak kabul ediliyor. Kiliseler ile olan ilişkilerinde görünen tablo şudur: CDU, “insan” ile ilgili hususlarda, Hıristiyan bakış açısını benimsemekte. Bu anlamda hareket tarzında, Kilise temsilcilerinin verdikleri politik beyanlar ile düzenli olarak bir örtüşme gözlemleniyor. Bununla birlikte, sosyal politikada veya biyo teknolojilerin, özellikle genetik araştırmaların desteklenmesi veya eşcinsellik evlilikleri vb. konularında demokratik kurumsallık adına kilise ile farklı yaklaşımlar ve zıt bakış açıları da ortaya koyabilmektedir. 

Peki, CDU’nun parti koalisyonu çerçevesinde ortak hareket ettiği CSU nasıl bir partidir; bu iki sağ partiden hangisi daha geleneksel bir tutuma sahip; CSU’nun başlıca fikirleri neler?

Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) 

Partinin oluşumuna ilişkin tespit etmek gerekir ki, CSU Partisi, “Bayerische Volkspartei” (Bavyera Halk Partisi, BVP) geleneğini kısmen devam ettirmektedir. BVP, 1918 yılında Merkezi Kraliyet Mali Reformuna karşı protesto olarak, tüm kraliyette örgütlenmiş olan Zentrum’dan ayrılmış ve bu tarihten itibaren Bavyera’nın bölgesel menfaatlerine yoğunlaşmıştı. Fakat BVP’nin yoğun sağcı, tutucu politikaları CSU’da sadece münferit boyutta ortaya çıkıyor. Diğer önemli bir fark ise, CSU, kendisini Protestan Hıristiyanların da bir partisi olarak görmektedir; buna karşın BVP sadece Katoliklerden oluşan bir parti idi. Buna ilaveten, BVP her türlü sosyalist düşünceleri kesinlikle reddetmişken; CSU, ilk yıllarında sosyalist talepleri de (örneğin kamulaştırma ya da toprak reformu) dillendirmiştir. 

Parti programı açısından, CSU birçok konuda “Kardeş Parti” CDU’ya göre Hıristiyan tutucu yaklaşımlara daha çok yer veriyor. Günümüzde, CSU kendisini “muhafazakâr”, “liberal” ve “sosyal” olarak tanımlamaktadır. 

CSU’nun bütün parti programlarında üç temel ilke bulunuyor: Konservatif temel duruş, Hıristiyanlığa yönlenme ve Federal Sistemin önemsenmesi. CSU, iç politikada, vatandaşların hakkını ve hürriyetini korumakla yükümlü olan güçlü bir devleti savunuyor. Vatandaşlık hukukunun reformu gibi toplumsal liberalleşmelere, prensip olarak şüpheci bir gözle bakıyor. Ayrıca, küreselleşme çağında, ekonomi modeli olarak “sosyal piyasa ekonomisinin” güvence altına alınmasını savunuyor. Parti programı bağlamında CDU ile en belirgin farkı, CSU’nun içişleri, hukuk ve toplumsal konular ile ilgili politikalarda daha tutucu, ekonomik ve sosyal politikalarda daha sosyal meyilli oluşu. CSU’nun parti programında, aileye bakış açısı modernleştirilmekte ve çevre politikasında yeni ağırlıklar oluşturulmaktadır. 

Programın dış politika bölümünde, AB’nin – Türkiye dahil edilmeden – bir değerler topluluğu olarak devam ettirilmesi vurgulanıyor. Ayrıca, transatlantik ortaklık desteklenmekte; Rusya ile pozitif ve dengeli ilişkiler salık verilmekte. CSU, AB ile ilgili politikalarında, kimi zaman Avrupa’ya karşı şüpheci pozisyonlar alıyor. Diğer yandan, kendisini son kertede bir Avrupa partisi olarak nitelemektedir. Federalizm ve yerellik prensipleri üzerine kurulu ve bölgelerden oluşan, sağlam bir Avrupa’yı arzu ediyor. CSU milletvekillerinin sayısı nispeten az olmasına rağmen, Avrupa Parlamentosu’ndaki EVP Fraksiyonu’nda önemli boyutta etkili olabilmektedir.

Sonuç

CDU ve CSU partileri, İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı kargaşa ortamında, toplumsal birleşme hareketleri olarak ortaya çıktılar. CDU, Bavyera’da önceleri faaliyetlerini kırsal alan ile sınırlamıştı. CSU, bölgesel yerine federal politikalara yöneleceğini açıkladıktan sonra, CDU ile bir birlik oluşturma kararı aldı. Böylece Bavyera’da CSU, geri kalan eyaletlerde CDU seçimlere katılıyor. Belirtmek gerekir ki, CDU ve CSU partilerinin arasında ilişkiler her zaman problemsiz değildir ve sert tartışmalar da görülebilmektedir. Yine de aralarındaki ilişkide demokratik bir uyumun varlığı geleneksel bir kurumsallık kazanmış vaziyette. Bununla birlikte, aşırı sağ Almanya İçin Birlik Partisi bu iki partinin siyasal duruşlarını etkileyebiliyor. Fakat görünen odur ki, Almanya’da sağ kesimin bu iki partisi ülke yönetimi için kritik önemde kalmaya devam edecek.

İSMAİL ERMAĞAN

Halen İstanbul Medeniyet Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler bölümünde öğretim üyesi olan Prof. Dr. İsmail Ermağan, lisansını Bilkent Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi’nde, yüksek lisansını Hamburg Üniversitesi Sosyoloji ve Siyaset Bilimi Bölümlerinde yaptı. Ermağan doktora derecesini Erfurt Üniversitesinin Max Weber Yüksek Araştırmalar Merkezi’nde aldı. Başlıca çalışma alanları şunlardır: Avrupa Birliği entegrasyonu, Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye-Almanya İlişkileri, Almanya’daki Türkler, Afrika, Latin Amerika ve Asya-Pasifik okumaları, göç ve göç yönetimi. Yurt içinde ve yurt dışında 70 civarında makalesi/kitap bölümü olan yazarın şu kitapları yayımlanmıştır: Almanya Türkleri’nin Uyum ve Ayrılım Eğilimleri; Avrupa Birliği ve Türkiye’nin Üyeliği: Türk Partilerinin ve Avrupa Parlamentosundaki Partilerin Politikaları; Türkiye’nin Yönü Avrupa Birliği’ne mi: Türkiye’de AB Şüpheciliği; Türkiye’deki Sivil Toplum Örgütlerinin AB Üyeliğine İlişkin Davranışları; 21. Yüzyılda Uluslararası İlişkilerde Yeni Trendler: İnsanımız İlk 10 Yolunda mı?; Dünya Siyasetinde Almanya 1-2; Dünya Siyasetinde Latin Amerika 1-2; Dünya Siyasetinde Afrika 1-8; Dünya Siyasetinde Doğu Asya.