×
RUSYA

ANALİZ

Aleksey Kudrin’in İstifası: Rusya’da Liberal Dönemin Sonu

Savaş sonrasında Rusya’nın yaptırımlarla izole edilmesi ve dünya ekonomisinin periferisine itilmesi, ülkede hem ekonomi politikalarının değişimini hem de liberal ve küreselci görüşe sahip siyasi kadroların sistemin kenarına çekilişini beraberinde getiriyor.
30 KASIM'DA Rusya Sayıştay Başkanı Aleksey Kudrin görevinden istifa ettiğini ve bundan sonra “geniş anlamda özel girişimler içeren ancak aynı zamanda insanlar üzerinde önemli etkilere sahip olan büyük projelere odaklanmak” istediğini açıkladı. Sonrasında Kudrin’in Rusya’nın Google gibi bir İnternet Arama motoru olan Yandex'te "şirketin başta uluslararası olmak üzere tüm pazarlarda uzun vadeli ve sürdürülebilir gelişimini sağlayacak kurumsal dönüşümünü” gerçekleştireceği açıklandı. 

Kudrin’in, 25 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le görüştükten sonra bu karara vardığı belirtiliyor. Kudrin’in istifası Rus siyasi hayatı açısından önemli yere sahip. Kudrin Sovyetler Birliği’nin son yıllarında başlayan ve 1990’lı yıllarda hız kazanan liberal ekolün temsilcilerinden ve Post-Sovyet Rusya’sının ekonomik dönüşümünde önemli rol üstlenen figürlerden biri.

1980'lerde, Leningrad Üniversitesi İktisat Fakültesi öğrencisi olan Kudrin, Yegor Gaidar, Andrei Fursenko ve Anatoly Çubais gibi daha sonra Rusya’nın ekonomi politikalarından sorumlu olacak olan genç ekonomistlerden oluşan bir ekibe katıldı. Kudrin, Putin’in de siyasette yükselmesinde etkisi olan St. Petersburg Belediye Başkanı Anatoliy Sobçak’ın 1992’de mali işler ekibindeydi. 1996 yılına kadar Vladimir Putin ile yan yana çalıştı.

1999 yılının son aylarında Yeltsin’in istifasının ardından iktidara gelen Putin hükümetinde Kudrin de yer alacaktı. Kudrin’in 11 yıl Maliye Bakanı olarak görev yaptığı dönem için de ülkede beş başbakan değişti. Öncelikli olarak Kudrin hayatının çoğunu kamu hizmetinde geçirdi ve o sadece bir memur değildi. 10 yıldan fazla bir süre, Rusya ekonomisinin reformlar sayesinde hızla büyüdüğü ve yüksek petrol fiyatlarından beslendiği dönemde Maliye Bakanlığı yaptı. Üç kez dünyanın en iyi maliye bakanı seçildi. Kudrin yönetiminde Rusya GSYİH'sı dünyada altıncı sıraya yükseldi ve kamu borcu miktarı 10 kat azaldı. Dmirtiy Medvedev, Devlet Başkanı olduğu dönemin sonlarında, 2011 yılında, Kudrin’i görevden aldı. 

Sonrasında Kudrin, 2012 yılında, ülkeyi modernize etme ve demokratik kurumları güçlendirme fikriyle birleşmiş politikacılar, tanınmış kişiler ve diğer uzmanlardan oluşan bir topluluk olan Sivil Girişimler Komitesi'ni kurdu. 2012’de Putin’in yeniden Devlet Başkanı, Medvedev’in ise Başbakan olduğu dönemde Rus medyasında Kudrin’in Medvedev’in yerini alabileceği haberleri dolaşıyordu. Ancak Kudrin seçimlere katılmak istemedi. Mayıs 2018’e gelindiğinde ise Putin tarafından Sayıştay Başkanı olarak atandı. 

Kudrin aynı zamanda birçok reformun da yazarıydı: Mevcut haliyle vergi sistemini ve bölgelerin aslında merkezden gelen paraya bağlı olduğu bütçe ilişkilerini yarattı. Kudrin’in reformları sayesinde “mali güvence” sistemi ve merkez ile bölgeler arasında dikey bir güç ilişkisi kurulmuştu. 

Kudrin Rusya’da bir “sistemik liberal" olarak bilinmekteydi. Rus liberal yönetici sınıfının siyasi olarak gayri resmi lideri olarak tanımlanıyordu. Sayıştay Başkanlığından istifasının sembolik olduğu ve onun bugüne kadar zirvede kalan son sistem içi liberal olduğu belirtiliyor. Başbakan Yardımcısı, Maliye Bakanı ve Sayıştay Başkanı gibi ülkenin maliyeyle ilgili kritik kurumlarının başında olan Kudrin, hiçbir şekilde kendi liberal görüşünü inkâr etmedi ve hükümetin liberal politikalar konusunda neredeyse bir numaralı ideoloğu olarak kabul ediliyordu. 

Kudrin’in görevini bırakmasıyla ilgili birkaç farklı yorum yapılıyor.  Bunlardan birincisi, Kudrin’in Putin tarafından görevden alındığı yönünde. Buna göre, Kudrin’in görevden uzaklaştırılması aynı zamanda Rusya’daki liberal ekibin etkisinin sınırlandırılmasına yönelik bir hamle olarak görülüyor. Dolayısıyla Kudrin’in gidişi aslında Rusya'daki Batı liberal fikrinin varlığına son verilmesiyle ilgili. Ülkedeki siyasi durumun değiştiği ve mevcut durumda liberallerin kamu hizmetinde yüksek mevkilerde bulunamaz duruma geldiği belirtiliyor. Dolayısıyla da bu kararla küreselcilerin Rusya’daki etkisinin kırıldığı düşünülüyor. Buna göre Putin, Kudrin’i görevden alarak aynı zamanda küresel sermayeyle ilişkisini de gösterdiği ifade ediliyor.  

Hatta Kudrin, Batı ve uluslararası yönetici sınıfıyla olan ilişkileri nedeniyle Rusya’nın Ukrayna’daki askeri faaliyetlerinin aktif aşamasının sona ermesi durumunda Ukrayna ve Batı ile müzakereci pozisyonu için ideal bir aday olarak görülüyordu. Kudrin’in istifasıyla bu beklenti de ortadan kalkmış oldu.   

İkinci görüşe göre, Kudrin kendi iradesiyle görevinden ayrıldı ancak bu kararını etkileyen bazı kritik nedenler vardı. Kudrin görevde olduğu sürece, hiçbir zaman alenen savaşa karşı konuşmadı, ancak yalnızca birkaç kez savaşın ekonomi üzerindeki korkunç sonuçlarını dile getirdi. Kudrin haziran ayında Vladimir Putin ile bir araya geldi ve “Rusya’nın Ukrayna’daki savaşının bazı olumsuz ekonomik sonuçlara yol açtığını, savaş nedeniyle Kudrin’in ülkede yürüttüğü bazı yenilikçi projelerin olumsuz etkileneceğini ifade ettiği ancak Putin’den beklediği cevabı alamadığı” belirtiliyor.

Bu iki yoruma bakıldığında, Kudrin’in istifasının daha çok ikinci yaklaşıma yakın olduğunu ifade etmek mümkün. Kudrin’in Görevinden ayrılmasının birkaç nedeni olduğu söylenebilir. Öncelikle, Ukrayna’da savaşan Rusya’nın artık “savaş ekonomisine” geçeceği söylenebilir. Bu ortamda iktidar, liberal yapılardan kurtularak devlet kontrollü modellerin uygulamasını isteyecektir. Bu noktada da söz konusu görevi üstlenecek uygun isimlere ihtiyaç duyacaktır. Dolayısıyla Kudrin’in bu ortamda çalışması ve kendi planlarını hayata geçirmesi artık pek mümkün olamazdı. 

İkincisi, Rusya’nın yaptırımlarla izole edilmesi ve dünya ekonomisinin periferisine itilmesi, liberal ve küreselci görüşe sahip olan Kudrin’in beklentileriyle örtüşmüyor.
  
Üçüncü olarak, Kudrin döneminde yıllar boyunca uygulanan reformlar sayesinde biriktirilen zenginliğin eritiliyor olması Kudrin’in “sessiz” tepkisine neden olduğu da söylenebilir. 

Gelinen noktada Kudrin ülke ekonomisini artık yönetemeyeceğinin farkındaydı. Dolayısıyla giderek kötüleşen ortamda görev üstlenmek istemedi.  Kudrin’e göre en iyi seçenek yetki ve etkisinin az olduğu ortamdan uzaklaşarak kenardan seyretmek. Bu hem kendisine yöneltilecek eleştirilerden uzak kalmasına hem de üzerindeki baş edilemez sorumluluğun azalmasına imkan sağlayacaktı. Bu anlamda Kudrin’in istifasını hem Rusya’da liberal ekonomi döneminin kapanışının bir işareti hem de yeni ve belirsizliklerle dolu bir dünyanın habercisi olarak görmek mümkün.

SABİR ASKEROĞLU

Lisans öğrenimini Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünde tamamladı. Aynı üniversitenin Uluslararası İlişkiler bölümünde yüksek lisans yaptı. İstanbul Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünden doktora derecesini aldı. Çeşitli düşünce kuruluşlarında görev yaptı. Askeroğlu’nun araştırma alanları, Rus dış politikası, Avrasya ve Ortadoğu'dur. Askeroğlu, Rusya'nın Büyük Güç Olma Stratejisi kitabının yazarıdır.