×
AFRİKA
20.01.2023

ANALİZ

“Akıllı Şehirler” mi Gözetim Devleti mi?: Zimbabve'de Gözetleme Sisteminin İnşası ve Çin

Zimbabve’de hükümet, devletin güvenlik teşkilatı ile iktidar partisinin siyasi çıkarlarının kesiştiği bir noktada duruyor. Kapsamlı bir gözetim tarafından desteklenen bu siyasal düzen, iktidar ve rejimin ülkede siyasal gücü sıkı bir şekilde kontrol etmesine imkan sağlıyor.
ZİMBABVE'NİN ikinci büyük şehri Bulawayo'da oy kullanmak için kaydolmak kolay değil. Tek kayıt merkezi, en kalabalık banliyölerden iki otobüs yolculuğu uzaklıkta. Ülke genelinde sadece 71 seçmen kayıt merkezi var. Her 216.000 kişiye bir tane düşüyor. (Tabii, bazı mobil merkezler gelecek yıl yapılacak genel seçimler öncesinde faaliyet gösteriyor).

Ülkedeki  tek sorun bu değil. 2018'den beri Zimbabve, "hayalet seçmenlerle" dolu olduğu bildirilen seçmen kütüğünü temizlemek için parmak izleri, fotoğraflar, adresler ve telefon numaralarını topluyor. Bu, pek çok Zimbabveliyi, özellikle de çoğunluğu Bulawayo yakınlarında yoğunlaşan azınlık Ndebele etnik grubuna ait olanları korkutuyor. 1983'te çoğu Ndebele mensubu yaklaşık 20.000 kişi ordu tarafından katledildi. Şimdiki Başkan Emmerson Mnangagwa, o sırada güvenlik hizmetlerinin başındaydı. Bulawayo'da bir sivil toplum kuruluşu olan Habakkuk Trust'tan Rodwin Sibanda, “artık insanlar veri toplamanın ‘bizi yeniden tanımlamanın ve hedef almanın bir yolu’ olmasından endişe duyuyor,” diyor.

İktidar partisi Zanu-PF, yeni bir soykırım yapmak niyetinde değil. Ancak yirmi yıldır seçimlere hükümet tarafından hile karıştırdığı iddiaları dolaşıyor. Pek çok Zimbabveli, iktidarın göz dağı vermek üzere vatandaşların kişisel verilerini kötüye kullanabileceğinden endişe duyuyor. 2018'deki seçimden önce parti militanları, insanları seçmen kayıt fişlerini teslim etmeye zorladı. Aynı militanlar, geçmişte de yanlış oy kullananların evlerini yakmıştı.

Son yıllarda Zimbabve, Çin'in komünist rejiminin yardımıyla yeni döneme uygun bir gözetleme sistemi kurmanın yolunu buldu. 2013'ten bu yana Çin, Zimbabve'nin devlete ait telekomünikasyon ağı NetOne'un geliştirilmesine yardımcı olmak üzere en az 239 milyon dolar değerinde kredi ve hibe sağladı. Bir insan hakları avukatı olan Otto Saki, "Zimbabve hükümetinin Çin'e yakınlığı nedeniyle, kritik altyapımızın çoğunun Çin tarafından yürütüldüğüne dair büyük bir algı var" diyor. Çinli bir firma olan Huawei teknisyenlerinin, Uganda ve Zambiya'da, devlet güvenlik ajanlarının hükümeti eleştirenleri gözetlemelerine yardım ettiği bildiriliyor.

Pek çok ülkede polis ve istihbarat, benzer araçları kullanıyor. Ancak çoğu demokrasilerde, bu takip mekanizmaları mahremiyet yasaları ve bağımsız yargıçlar tarafından sınırlandırılmıştır. Zimbabve'de ikisi de yok. Geçen yıl parlamento tarafından kabul edilen sözde bir mahremiyet yasası, cumhurbaşkanının ofisinde iletişimleri kesmek için emir çıkarma yetkisine sahip bir gözetleme merkezi kurdu. Saki'nin araştırması, merkezin, katılımıyla ilgili sorulara yanıt vermeyen Huawei tarafından tasarlandığını gösteriyor.

Sözde bağımsız olan organların bile hükümetle bağları vardır. Emekli bir ordu generali tarafından yönetilen seçim komisyonu, seçmen verilerini Zanu-pf'ye vermekle suçlanıyor.

Hükümetin hedefleri, Çin'in yardımıyla inşa edilen yeni, devasa bir veri merkezinde birleşiyor. Amacı, hükümetten ve bankalar da dahil olmak üzere özel şirketlerden bilgi almak. Bunun pratikte ne anlama geldiği belirsiz. Zimbabveli bir aktivist olan Freeman Chari, şimdiye kadar devletin "teknolojik olarak çok fazla kavrayışlı olmadığını" söylüyor. Ancak diyor Chari, "Geldiğimiz yer burası!”

***
Devlet Başkanı Robert Mugabe iktidarını deviren Kasım 2017 darbesinden bu yana Zimbabve, demokratik bir gerileme yaşıyor. Daha önceden sivil alan, devlet tarafından kabul edilen bir varoluş cilasına ve hükümet tarafından tanınan bir hoşgörü halesine sahipti. Başkan Emmerson Mnangagwa'nın yönetimi altında, yeni rejim, muhalefeti engellemek için bir dizi yasal ve yasa dışı önlem alırken, ülkenin sivil alanı hem çevrimiçi hem de çevrimdışı olarak küçülme sürecine girdi. Bu süreç, iddialı Kuşak - Yol Girişimi (BRI) kapsamında, çoğu Pekin'den tedarik edilen pahalı ve gelişmiş gözetleme teknolojisinin kullanılmasıyla mümkün oldu. Unfreedom Monitor Araştırması, Zimbabve hükümetinin devletin güvenlik teşkilatı ile iktidar partisinin çıkarlarının kesiştiği noktada durduğunu gösteriyor. Kapsamlı gözetimin desteklediği bu siyasal düzen, iktidardaki rejimin siyasi gücü sıkı bir şekilde kontrol etmesine imkan sağlıyor.

Görsel bir çağın şafağı

20 Temmuz 2022'de Başkan Mnangagwa, yabancı bir kuruluş tarafından inşa edilecek 500 milyon Doları değerinde bir Cybercity projesinin temel atma törenini gerçekleştirdi. Mnangagwa'nın heyecanla sahiplendiği proje, Birleşik Arap Emirlikleri'nde çok uluslu bir şirket olan Mulk International'ın başkanı Shaji Ul Mulk tarafından finanse edilecek. Projeye göre, inşa edilecek yeni şehir, güvenlik kameraları ile çevrilecek. Ayrıca önümüzdeki birkaç yıl içinde ülkenin geri kalanında benzer projeler uygulanacak.

Mulk International projesi, hükümetin inşa etmeye hevesli olduğu pek çok projeden yalnızca biri. “Akıllı Şehirler” kavramı, hükümetin “dijital teknoloji” ve “nesnelerin interneti” tarafından yönlendirilen endüstri, ticaret ve konut alanlarıyla yeni bir toplum yaratma gündeminin bir parçası. Hükümet, başkent Harare’nin doğusunda bulunan Melfort'ta bir Akıllı Şehir inşa edilmesini çoktan onayladı. Bu projenin arkasındaki fikir, yatırımcılar için ve ülkenin doğusundan gelen trafik akışı için Robert Mugabe Uluslararası Havalimanı'na olan mesafeyi azaltmak. Diğer Akıllı Şehirlerin ise ülkenin güney illerinde kurulması bekleniyor.

Sivil toplum üyeleri ve aktivistler, ülkede gözetleme kameralarının konuşlandırılmasının, Mnangagwa rejiminin siyasi yapısı için risk oluşturan muhalif sesleri tespit ederek ortadan kaldırmak için kullanılabileceğini öne sürüyor. Çin hükümeti, uzun süredir Zimbabve ile doğrudan teknolojik alışverişte bulunmak suretiyle ülkedeki Akıllı Şehir girişimlerini destekliyor. Dolayısıyla bu tür girişimlerin güvence altına alınması, ülkede Çin devletinin çizgileriyle modellenmiş, yaygın bir gözetim devleti kurmayı içerecektir. Ülkede Çin'in gözetleme ekipmanı sağlaması ve yerel telekomünikasyon ağları için altyapı desteği sunması, temel bir sorun olmaya devam ediyor. Zimbabve hükümeti, dış politikada Mnangagwa hükümetine karşı düşmanca görülen Batılı ülkeler yerine Çinli şirketlerin telekomünikasyon projelerine öncelik veriyor.

Huawei ve Hikvision gibi Çinli şirketler, ülkede öne çıkan şehirlerde yaygın bir gözetim ağı sağlayan yüz tanıma kameralarının piyasaya sürülmesinde başı çekti. Örneğin Zimbabve’de polis, muhalefet partisinin kalesi olan Harare ve Bulawayo şehirlerine CCTV kameraları yerleştiriyor. Ayrıca Zimbabve'nin İsrail yapımı dijital casus yazılım programı Pegasus'un müşterisi olduğu belirlendi. Ancak hükümet iddiaları yalanlıyor.

Gözetim teknolojileri, devlet ve yatırım kaynağı

Zimbabve’de ekonomi, kötü yönetim, kurumsallaşmış yolsuzluk ve hiperenflasyon nedeniyle çalkalanıyor. Diğer taraftan, devlet gözetim girişimlerini genişletmeye devam ediyor. Zira Çin ve Orta Doğu'dan büyük ölçekli yatırımcılar, teknolojilerini ülkede yaygınlaştırmak için çok hevesli.

2017 yılında, devlete ait telekom operatörü TelOne, 1,6 milyon dolarlık bir maliyetle Harare ve Mazowe (Harare'ye 38 km) kentlerinde, bulut tesislerine sahip iki veri merkezini hizmete açtı. Bu iki veri merkezi, Çinli Huawei firması ile yürütülen ve Çin İhracat-İthalat Bankası'nın sağladığı kredi ile finanse edilen, 98 milyon dolar tutarındaki ağ yükseltme projesinin bir parçasıydı. Devlete ait başka bir mobil ağ operatörü NetOne, kırsal alanları da içine alan genel ağ kapsamını iyileştirmek üzere 260 baz istasyonunu devreye almak için Huawei ile 71 milyon dolarlık bir ortaklık anlaşması yaptı. Proje kapsamında baz istasyonları 4G ve 5G'ye yükseltiliyor.

Daha da önemlisi, Zimbabve'nin önde gelen ağ operatörleri telekomünikasyon altyapılarını inşa etmek ve yükseltmek üzere Çin destekli krediler kullanıyor. 26 Şubat 2021'de Başkan Mnangagwa, Harare'de Ulusal Veri Merkezini (NDC) kullanıma açtı. “Önemli ekonomik oyuncular ve devlet kurumlarından” sağlanan bilgilere dayalı veritabanlarına bağlanacak olan bu merkez, devlet hizmetlerini dijitalleştirmeyi amaçlıyor. Merkez, Çin hükümeti ile ortaklaşa olarak tamamlandı. Ayrıca Mnangagwa rejimi, havalimanlarında ve uluslararası sınır karakollarında Çinli Hikvision firmasının yüz tanıma teknolojisini kullanıyor. Hikvision yazılımı, Zimbabve'de bir Yapay Zeka (AI) ve ulusal yüz tanıma sistemini uygulamaya sokmak üzere yerel olarak geliştirilen teknolojiyle entegre ediliyor.

İşin kötüsü Zimbabve'de gözetleme teknolojilerinin konuşlandırılması, demokratik denetim mekanizmasının çok ötesine geçti. Devlet güvenlik görevlileri, dijital casus yazılımını kullanarak vatandaşları izleyebilir ve verilerini herhangi bir kontrol olmaksızın depolayabilir. 2020'de Mnangagwa hükümeti, Huawei ile ortak olarak bir kitlesel polis gözetim şebekesinin ilk aşaması için 20 milyon dolar (2025'te sona erecek olan ve 100 milyon dolar tutarındaki bir sözleşmenin ilk dilimi) harcadı. Anlaşmaya göre, CloudWalk Technology ve Hikvision yüz tanıma teknolojisi tedarik edecek. CloudWalk Technology şirketi, halihazırda milyonlarca Zimbabvelinin verilerini biyometrik seçmen kaydı oluşturmak (ülkedeki seçimleri daha güvenli hale getirmek) adına topluyor. Bu verileri Çin'de depoluyor ve işliyor. CloudWalk Technology'in Zimbabve devletiyle iş birliği anlaşmasındaki talepleri arasında, güçlü ve istikrarlı veri iletişim ağlarının kurulması ve kapsamlı kamera kurulumlarının geliştirilmesi yer alıyor. Yüz tanıma kamera sisteminin piyasaya sürülmesi büyük ölçüde güvenilir internet protokollerine bağlı olduğundan, bu anlaşma, Çin ve Zimbabve hükümeti arasındaki yapay zeka ortaklığının bir sonraki aşamasına işaret ediyor.

Foreign Policy'de Amy Hawkins, Çin'in ülkedeki bu girişimlerinde temel niyetinin altyapı sağlamanın ötesine geçtiğini ve Pekin'in Kuşak-Yol Girişimi (BRI) aracılığıyla ideolojisini - özellikle gözetim ve kontrol etrafında - Afrika ülkelerine ihraç etmeye çalıştığını belirtiyor.

Bütün bunlar neden önemli?

Pek çok vatandaş, açıkça aktivist, siyasi aktör veya gazeteci olmadıkları sürece hükümetin gazabından uzak olacakları inancıyla, mahremiyete ve diğer kritik insan haklarına müdahale eden bir gözetim devletinin yaratılmasına kayıtsız kalıyor. İnsani ve dijital hakların ihlalinin kendileriyle bir ilgisinin olmadığına dair bu inanç, Zimbabve'de yaygın gözetimin gelişmesi için verimli bir zemin oluşturdu.

Zimbabve'de gözetleme teknolojilerinin piyasaya sürülmesi, hükümet anlatılarına göre, vatandaşların güvenliğini sağlamayı veya modernize edilmiş bir devlete doğru ilerlemeyi amaçlıyor. Ancak durum tam olarak böyle görünmüyor. Daha ziyade, bu teknolojiler, insanların iktidar ve rejimle ilgili düşünme biçimlerini şekillendirmek ve anlatıları kontrol etmek suretiyle hem istihbarat hem de sosyal etki için fırsatlar sağlıyor. Yerel medyaya yansıdığı şekliyle üst düzey bir hükümet yetkilisi, Zimbabve hükümetinin yıllardır Çin teknolojilerini kullanarak vatandaşlarla ilgili bir yapay zeka veri tabanı oluşturduğunu savunuyor.

Zimbabve Anayasası’nın 57. Maddesi mahremiyet hakkını güvence altına alıyor. Ancak bu madde, vatandaşların gözetlenmesi ve vatandaş bilgilerinin biyometrik seçmen kaydı adı altında saklanması, muhtemelen siyasi amaçlarla kullanılması dolayısıyla devlet tarafından açıkça ihlal ediliyor. Zimbabve'nin bir Veri Koruma Yasası olmasına rağmen, bu yasa, insan hakları savunucuları tarafından, mahremiyetin korunmasına yardımcı olmaktan ziyade, çevrimiçi ifade özgürlüğünü suç saymaya ve sivil alana baskı yapmaya imkan sunan bir yasal zemin oluşturduğu gerekçesiyle eleştiriliyor. Gözetim, çevrimiçi platformlarda otosansürü teşvik ediyor ve aynı zamanda Anayasa’nın 61. ve 58. Maddesi kapsamında özetlenen ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü haklarını baltalamaya hizmet ediyor.


Bu analiz, 10 Ocak 2023 tarihinde Global Voices’ta yayınlanan “How Zimbabwe is building a Big Brother surveillance state” başlıklı yazısı ile The Economist’te 15 Aralık 2022 tarihinde yayınlanan “Big brother will see you now: China is helping Zimbabwe to build a surveillance state” başlıklı yazının çevirisidir. Yazılar kısaltılarak çevirilmiş ve çeviride editoryal düzenleme yapılmıştır.